Bir edebiyat öğrencisi olarak kitapları ve bir geek olarak da garip şeyleri sevdiğim doğrudur. Cthulhu Mitosu da beni kendine muhtemelen işte bu sebepten çekiyor. Bugün, yazılarımda da hakkında bol bol konuştuğum Lovecraft evreni içinde beni kendisine en çok hayran bırakan detaydan bahsetmek istiyorum size. Hatta sadece beni değil, o kadar çok kişiyi kendisine hayran bırakmış ki Lovecraft’ın kendisi bu konuyla ilgili sayısız mektup almış, açıklama yapmak zorunda kalmış. Hayır, bahsettiğim şey Cthulhu’nun adının nasıl telaffuz edildiği değil –yani eminim ki onu soran da çok vardır- ama ben farklı bir şeyden bahsediyorum.
Bir kitap düşünün.
Bu kitap tamamen kurgusal, aslında böyle bir kitap yok.
Ama o kitabı yazan adam öyle inandırıcı yazmış ki istemeden de olsa milyonları ikna etmiş varlığına. İşte Necronomicon bu!
H.P. Lovecraft evreninde var olan bir kitap Necronomicon. Diğer ismiyle “The Kitab al Azif” olan bu kitabın yazarı Abdul Alhazred adındaki Arap bir şair. Şairimiz bilinmeyen bazı sebeplerden ötürü yaşadığı şehirden ayrılır ve çöllere atar kendini, on yıl boyunca oradan oraya dolaşıp durur. Bu yolculuğun sonunda bazı eski günlüklere rastlar. Onları okuyarak Yüce Eskiler hakkında bilgi sahibi olur. Elbette bu hikâye de mutlu sonla bitmez zira denir ki Alhazred, zaman içinde aklını yitirir. Yazının konusu olan Necronomicon’u da delirdiği dönem yazar işte! Hatta delirdikten sonra insanlar ona “Mad Arab” demeye başlarlar. Neyse işte, yazar bu kitapta insanların dünyaya inmesinden önceki zamanlar hakkında bilgi verir, Cthulhu’dan ve Yog-Sothoth’tan bahseder. Tüm bunlara rağmen yazarımız Abdul Alhazred, ne yazık ki M.S.738 yılında, iddiaya göre “canavarlar tarafından yenilir” ve ortadan kaybolur. Necronomicon ise sonrasında farklı dillere çevrilerek günümüze ulaşır.
Yani, en azından Lovecraft bize böyle söylüyor. Çünkü bu kitap da, hikâye de uydurma. Cthulhu Mitos adını verdiğimiz kocaman Lovecraft evreninin kurgusal detaylarından biri sadece. Lovecraft, eserlerinde Necronomicon göndermesi yaptığı zaman, bunu o kadar doğal bir şekilde yediriyormuş ki hikâyelerine, artık insanlar ona mektup gönderip Necronomicon’un gerçek olup olmadığını sormaya başlamışlar. Dolayısıyla Lovecraft birden fazla kez böyle bir kitabın olmadığını, tamamen kendi uydurması olduğunu söylemek zorunda kalmış. Döneminde yüz bin kadar mektup yazdığı düşünülen bir adam için pek zor olmasa gerek tabii, yine de inanılmaz gerçekten. O kadar kişiyi nasıl kandırabildin ey yazar? Okurlarının duygularıyla oynadın! En azından bir yan kitap olarak çıkartsaydın ya… Senden de hiç kapitalist olmaz he.
Yan kitap demişken, Lovecraft “işte spin-off çıkartırım da hayranlar zaten alır da falan filan” düşüncesiyle Necronomicon için bölümler yazıp bir kenara da koymamış. Aksine, bu kitap evrene yeni hikâyeler ekleyen yazarların uydurduğu paragraflarla büyüyen ve genişleyen karma bir külliyata dönüşmüş.
Necronomicon’un gerçek zannedilmesinin en büyük sebebi, Lovecraft’tan etkilenen diğer yazarların çıkarttıkları kitaplar. Bir nevi hayran çalışması olarak tanımlayabileceğim bu kitaplar tamamen masum işler değil tabii ki, şöyle bir gerçek var ki birçoğunun asıl amacı Lovecraft’ın yapmadığını yapıp hayranlardan para koparmak. Uzun lafın kısası, üzülerek belirtmek istiyorum ki şu an satışta olan Necronomicon kitaplarının hiçbiri, Lovecraft’ın kendi eseri değil. Elinizde bir kopya varsa üzgünüm ama bunu bilmek sizin hakkınız.
Necronomicon’un ne olduğunu size güzelce anlatabildiysem bu kitap nasıl oluştu, ondan bahsedebilirim. H.P. Lovecraft’ın küçüklüğünden beri edebiyata ilgi duyduğunu söylemiştim ya hani (tam burada), Necronomicon da bunun kanıtı gibi. Şöyle ki biz okurlar olarak Abdul Alhazrad karakteri ile ilk defa 1921 yılında, yani Lovecraft 31 yaşında iken tanışmış olsak da bu karakteri yazarımız esasında 1001 Gece Masalları’ndan etkilenip yaratmış. Yani, mektuplarından anladığımız kadarıyla muhtemelen okumayı yeni yeni öğrendiği zamanlarda kafasında yarattığı bir karakter iken çok sonradan yazıya dökülüyor. Bazı insanların düşüncelerine göre ise Alhazrad aslında Lovecraft’ın alter-egosu. Ne diyebilirim ki, olur mu, olur.
Esasında Arapça yazılan Necronomicon, sonrasında farklı dillere tercüme ediliyor. Hatta Arapça ismi Necronomicon değil, “geceleri duyulan, şeytan uluması gibi duyulan böcek sesleri” manasına gelen Al Azif. 1228 yılında Olaus Wormius adındaki bir papaz tarafından Arapça’dan Latince’ye çevrilse de aradan çok fazla geçmeden bu kitap toplatılıyor ve Latince tüm kopyaları da dönemin Papa’sı tarafından yakılıyor. Akabinde yıllar süren bir sakinlik sonrası Necronomicon, 1586 yılında Wormius’un çevirisinin kaybolmuş bir kopyasını bulan Dr. John Dee tarafından İngilizce’ye çevriliyor.
Cthulhu Mitosu’na sonradan farklı yazarlar tarafından eklenen hikâyelerde, bu kitabın farklı dillere çevrildiği belirtilmiş olsa da bu evren içinde Lovecraft’ın sözünden çıkmak bir miktar rahatsız edici olabilir hayranlar için, dolayısıyla herkes buna tamam demiyor. Birçok hayran için yalnızca Lovecraft’ın sözleri doğru -ki o da bu kitaptan yalnızca beş kopya bulunduğunu söylemiş. Bu beş kopya sadece şuralarda bulunuyor:
- Paris Ulusal Kütüphanesi (Latince)
- İngiliz Müzesi (Latince)
- Arkham Miskatonic Üniversitesi (İspanyolca)
- Buenos Aries Üniversitesi (İspanyolca)
- Harvard Widener Kütüphanesi (İspanyolca)
Cthulhu Mitosu’nda bahsi geçen tek kitap aslında Necronomicon değil fakat okuyanların delirdiği gibi sağlam bir iddia ile ortaya çıkınca, insanların en çok ilgisini çeken kitap olmayı başarmış. Tek kitap olmamasından kastım şu; evrenin içinde aslında bazıları gerçek, bazıları sahte birçok kitaba gönderme var. Necronomicon’un gerçek olmasının düşünülmesi de bu sebepten olsa gerek. Yazarımız, gerçekte var olan eserler ile kurgusal eserleri ustaca bir araya getirerek okurlarına neyin doğru neyin yanlış olduğunu sorgulatmayı başarmış. Bunu yalnızca başarılı bir kalem yapabilir, yanlış mıyım?
İşte Necronomicon’un garip hikâyesi de böyle. Bu yazıyı size bu kitapta geçen en ünlü vecizelerden birini hatırlatarak bitireyim diyorum, böylece Cthulhu efendimizi anmış ve ona saygı göstermiş oluruz– Pardon, yok canım, Cthulhu takipçisi mi?! Ben mi?! Yok öyle bir şey, ağzımdan kaçtı işte! Hadi görüşürüz bir sonraki yazıya kadar, gidiyorum ben!
Sonsuza dek yatabilen ölü değildir,
H.P. Lovecraft
Ve tuhaf uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir.
2 Comments
Lovecraft yazılarını çok büyük keyifle okuyorum, devamının gelmesi dileğiyle.
ia ia cthulhu fhtagn