Bugüne kadar hepimiz çok fazla fantastik dünya gördük. Kimilerinde goblinler ile orkların dövüşmesine kimilerinde uçan süpürgelere binip maç yapılmasına kimilerinde de krallıkların yıkılmasına şâhitlik ettik. Son gruptaki tanıklık ettiğimiz krallık yıkılmalarına ise çoğu zaman, bir istihbarat açığı yol açtı. Yani, çoğu durumda yiğit bir ordu gelip, savaşarak krallığı yıkmadı. Bunların çoğu, bir casustan alınan bilgiler sebebiyle yıkıldı. Ben de buradan ilham alarak hem de hazır Netflix’in The Witcher dizisi de gündemdeyken sizlere, belki de gelmiş geçmiş en büyük casusluk organizasyonunu ve onun hikâyesini anlatacağım.

Kurgusal organizasyonlardan bahsettiğim bu ikinci yazıda, The Witcher serisinin yaratıklarla dolu dünyasında sıradan bir casus olarak tanınan, iki metre boyundaki bir adamın; Sigismund Dijkstra‘nın başında olduğu Redania’nın Gizli Casusluk Örgütü’nün hikâyesini anlatacağım. Witcher kitaplarını okuyanlarınız veya oyunları oynayanlarınız varsa zaten Dijkstra ismine aşinalardır. Hikâyemizin başında Dijkstra, Novigard’daki herhangi bir casusken, Redania’nın Dışişleri Bakanı Micheal de Noailles’in hatalarını kanıtlayan belgelere ulaşması sonucunda, kariyerinde hızlıca yükselmeyi başarmış bir adam.

Bizim Çakal Dijkstra, Dışişleri Bakanı’nın yaptıklarını, daha doğrusu yapamadıklarını öğrenince, Kral İkinci Vizimir’e direkt beceriksiz bakanı ispitleyen bir mektup yazıyor. Mektubun girişi de aşırı havalı bu arada, “For Your Royal Eyes Only” diye başlıyor, “Sadece sizin soylu kulaklarınız için”. Kral Vizimir de bakanının beceriksizliklerini öğrenince doğal olarak sinirleniyor ve bakanı hapsetme kararı alıyor. Bu mektup ile Kralın Gözüne giren Çakal Dijkstra’nın kraliyete yakınlaşma yolu da açılıyor. Redania İstihbaratı’nda, Kral Vizimir’e yakın bir görev alan Dijkstra, birkaç yıl içerisinde de konumu yükseltiyor ve Redanian Gizli Casusluk Örgütünün başına geçiyor. 

Redanian’nın Gizli Casusluk Örgütü’nün geçmişi hakkında elimizde pek de fazla bir bilgi yok. Ne zaman kuruldu, tam olarak hangi olaylarda faaliyet gösterdi, net olarak bilinmiyor. Sonuçta bu, gizli bir örgüt; hakkında yazılı bir belge bulunmaması da oldukça doğal bir şey ama bir yandan da serinin yazarı Sapkowski, bu konu hakkında bilgilendirme yapmamış. Bildiğimiz sınırlı sayıda şeyler ise şunlar: Bu gizli örgütten hem Redania içinde hem de Redeania dışında, genel olarak nefret ediliyor ve korkuluyor. İçteki korkunun en temel gerekçesi ise bu örgüt tarafından hain ve casus olarak kabul edilenlerin, sık sık infaz edilmeleri. İşin açığı, bu istihbarat örgütünün içindeki insanlar da sütten çıkmış ak kaşık değiller, neticede onlar da birer hain ve casuslar ama “Bizden olmayan hain ve casusları yaşatmayız”, mottosu ile hareket ediyorlar ve Redanian Intelligence’tan gelen bir bilgi, sorgusuz sualsiz doğru kabul ediliyor.

Kuruluşu ve ilk faaliyetlerine ilişkin bilgimiz olmayan bu organizasyonun, Dijkstra’nın Redanian Intelligence’ın başında olduğu dönemleriyle ilgili ise bir sürü kaynağımız var. Sapkowski, yazmak istediği hikâyeyi ilgilendirdiği için, bu kısımları eksik bırakmamış. Dijkstra her ne kadar eylemleriyle çakal lakabını hak edecek biri olsa da onun liderliğinde, hiçbir şey de tamamen güllük gülistanlık ilerlememiş.

Birinci Kuzey Savaşı zamanlarında, Nilfgaard’ın Askeri İstihbaratı karşısında geride kalmışlar;  Nilfgaard’ın ajanları, Redania’yı cehenneme dönüştürmüş. Bunun sonucunda Redania’nın askeri depoları yıkılmış, masum süvari atları zehirlenmiş, komutanlara suikastlar düzenlenmiş. Çakal Dijkstra abimiz, Nilfgaard’ın istihbarat şefi Vattier de Rideaux karşısında ciddi bir darbe almış kısaca. Bu darbeden sonra da deliye dönüp, suçlu yahut masum dinlemeden, eline kimi geçirirse kılıcını saplasa da, ateşkes anlaşması sonucunda araştırmalarını durdurmak zorunda kalmış ve olayın arkasındaki isimleri, hiçbir zaman tam olarak açığa çıkartamamış.

Bu olaylardan sonra ekibe Büyük Ozan Dandelion’un yahut orijinal ismiyle Jaskier‘in girmesi ile de Dijkstra ve Redanian Intelligence’ın yolları, bir şekilde Geralt ve Ciri ile kesismiş oluyor. Bunlar, hikâye için spoiler olabilecek şeyler olduğu için sadece bu kadar bilgi verip, derinlerine inmeyeceğim. Sıradan Casus Dijkstra’nın, Witcher dünyasında nasıl önemli bir yere geldiğinin hikâyesi böylece tamamlanıyor. Bir mektup nelere sebep olmuş, görüyorsunuz.

Yazının bu kısmında ise dizideki Redanian Intelligence hakkında konuşacağım. Bu yüzden Witcher’ın ikinci sezonunu izlemeyenler için, buradan sonrasına spoiler uyarısı verme ihtiyacını duyuyorum.

Bir savaşta istihbaratın ne kadar önemli olduğunu çok net olarak görebildiğimiz örgütlerden biri Redanian Intelligence. Çoğu zaman fantastik dünyalarda bu tarz şeyler pek anlatılmaz, işin aksiyon tarafı yani, çatışma tarafı daha ön planda olur ama arka plandakilerin, birbirleri arasında çatışmasını takip etmek de en az ön taraftaki çatışma kadar sürükleyicidir; en azından benim düşüncem bu yönde.  Sonuçta bir savaşın kazananını, askerlerden daha çok, ajanlar ve diplomatlar belirler. Witcher evreni için de durum böyle açıkçası.

Bizim Çakal Dijkstra, dizide de anlattığım kadar önemli bir yere sahip. Dizinin başladığı yerden itibaren Dijkstra, çoktan Kral Vizimir’in gözüne girmiş durumda. İkinci sezonun dördüncü bölümünden itibaren görmeye başladığımız Dijkstra, sezon geneline göre çok az bir sahne süresine sahip olmasına rağmen, içinde olduğu tüm sahnelerde gücünü, iyi bir şekilde izleyiciye geçirmeyi başarmış. Göründüğü her sahnede, hikâyenin gidişatına önemli bir ölçekte etki ediyor. Temennim ise üçüncü sezonda daha fazla Dijkstra görmek ki bunun da olacağına dair birtakım ipuçları mevcuttu dizide. Dizinin gidişatı konusunda daha fazla okumak isterseniz de sizi sevgili editörümüz Deniz’in yazdığı Witcher incelemelerine davet ediyorum. 

İşin özü, Witcher evreninde Redanian Intelligence, gerçekten de önemli bir yere sahip. Hatta o kadar önemli bir yere sahip ki hayranlar, Netflix’in bir Witcher dizisi yapacağını duyunca, Reddit’te Redanian Intelligence adında bir subreddit oluşturdular ve burada, dizi hakkında bilgi paylaşmaya başladılar.

İş, sonrasında o kadar büyüdü ki aynı isimle bir haber sitesi oluşturuldu ve bu haber sitesi şu anda, The Witcher dizisi hakkındaki en büyük haberleri paylaşan bir gerçek hayat organizasyonu hâline geldi. Hatta geçen gün, bizim ekibin yaptığı Witcher röportajından bir alıntı da yaptılar.

Dilim döndüğünce sizlere, roman sayfalarından gerçek hayata taşınan bu casusluk örgütünün hikâyesini anlatmaya çalıştım. Keşke Sapkowski, örgütün geçmişi hakkında daha da fazla bilgiyi bizimle paylaşsaydı da size daha da detayları ile birlikte bu örgütü anlatabilseydim. Peki, siz ajanların çatışmasını takip etmek konusunda ne düşünüyorsunuz; sizce de ajanların çatışmasını takip etmek keyifli mi yoksa tamamen askerler çatışsın, diplomatlar bağırsın hikâyelerini mi tercih edersiniz? Yorumlarda cevabınızı bekliyorum!

Author

Viking gibi göründüğüne bakmayın, içinde sarhoş bir İrlandalı yatıyor. 7 yaşından beri yarı zamanlı geeklik kariyerine sahip bir birey. @olhnms

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.