Bugün Ridley Scott tartışmasız bir sinema deviyse, bunda Blade Runner‘ın payı büyük. Amerikan bilim-kurgu sinemasını özgün işleriyle çok besleyen Philip K. Dick‘in Do Androids Dream of Electric Sheep? isimli kısa hikayesinden uyarlanan film, çıktığı zaman için de bir devrimdi; çıkışının üzerinden geçen 35 sene içerisinde de bu konumundan taviz vermedi.
Bu da devam filmi Blade Runner 2049 için azıcık bir problem. Blade Runner’ı bugün açıp izlemek gözlerinizin kanamasına sebep olmadığı için, hikaye de çok devamlı bir istikamette durmadığından; ortaya çıkacak herhangi bir devam işinin ispatlaması gereken şey sayısı çok fazla. Şükür ki, 2049’un bu tip bir ispatın altından kalkabilecek mutfağı epey sağlamdı. İlk teaser’dan da çıtayı utandırmayacağının izlenimini alınca, geek alemi filme dair heyecanı beşinci vitese attı.
Yalnız, o teaser’dı. Şimdi esas fragman düştü odalarımıza. Açıktan söyleyelim, eğer ilk çıkan ve en havalı sahnesi Harrison Ford’un atletiyle gölgelerin arasından belirmesi olan teaser’a coştuysanız, fragmanı izlerken size mukayyet olması adına bir eşinizi dostunuzu çağırsanız iyi edersiniz. Blade Runner 2049‘un esas fragmanı, en sakin durmaya meyilli geek’i bile ekrana sarılmaya itecek kadar iyi.
Şimdi bu bir fragman. Filmin ana kalitesiyle ilgili bize verebileceği izlenim belli. Ama en azından iki şeyi tartışmasız ortaya koyduğunu söylersek, itiraz çıkmaz herhalde. Bir: Oyuncu kadrosu Olimpos Dağı gibi. Gosling, Ford, Wright, Bautista, Olmos, Leto, Abdi… E buna bir de mutfaktaki Villeneuve + Scott ikilisini ekleyince, zaten dağ taş duman oluyor. İki: Film müthiş görünüyor. Gerçekten karelerin her birini kesip alsak, duvar kağıdı yaparken utanmayız. Bunların ötesinde bir şey söylemek için de 6 Ekim tarihini beklemek gerekiyor. Dert değil, bekleriz. Sağlam olsun da!
