Nedir Batılı RYO? Bunu daha önce türün klişelerini anlattığımız yazıda belirtmiştik. İngilizce’de eskiden “Computer-RPG” denilen, fakat artık sadece bilgisayarlarda oynanmadığı gerçeği iyice ayyuka çıkınca ismi “Western RPG”‘ye çevrilen türün Türkçe karşılığıdır. RYO soslu oyunlardan söz etmiyoruz. Her level aldığınız oyuna RYO demiyoruz. Aynı zamanda daha önce listesini yaptığımız hack n’ slash RYO’lardan da ayrıştırıyoruz.
Yani anlayacağınız, BioWare diyoruz, Obsidian diyoruz, Bethesda diyoruz. Interplay, Black Isle, Origin diyoruz. En iyi itemlerinizi alın, diyalog tercihlerinizi yapın; parti üyelerinizi peşinize takın ve listeyi okumaya başlayın.
Kriterlerimiz her zamanki gibi, yazıdan önce bold ve listelenmiş vaziyette, şu şekildeler.
- Her seriden sadece bir oyun alıyoruz.
- Batılı Rol Yapma Oyunları, bizce; diğer rol yapma oyunları gibi Deneyim Puanı toplama, yetenek dağılımı yapma ve ırk/sınıf bazlı bir oynanış özelliklerine sahipler. Fakat J-RYO’lar ve Hack n’ Slash RYO’lardan farklı olarak diyaloglar, dallara ayrılan hikayeler ve gerçek zamanlı, zar bazlı ve/veya yetenek puanlarının hesabına dayalı bir savaş sistemi ile ön plana çıkıyorlar. Türü böyle belirledik, elemeyi böyle yaptık.
- Ve her zamanki gibi, tarihi önemlerinden çok, safi kalitelerini ele aldık, eğer aynı seride bir oyun ilk oyunun tüm hatalarını düzeltmişse, sadece ilkinin ehemmiyeti fazla diye almamazlık etmedik.
Bu serideki diğer listelerimiz ise şu şekildeydi:
- Taktiksel RYO
- Gerçek Zamanlı Strateji
- Sıra Tabanlı Strateji
- Tycoon
- Arcade Yarış
- Müzik
- Stealth Action
- Puzzle
- MMO
- Macera
- Dövüş
- Korku
- Hack n’ Slash RYO
- Açık Dünya Serüven
Tamam mıyız? Buyurun o zaman!
10. Fable II
Peter Molyneux’nün kariyeri yerine getirilmemiş vaatlerle dolu olabilir. Ama adamın gerçekten bir dehaya sahip olduğunu da göz ardı edemezsiniz. İlk Fable ağırlıklı olarak bu boş vaatlerin altında ezilmiş, üçüncü Fable ise kimsenin beklentilerini yerine getirememişti. Ama Fable II ayrıydı. Pek çok sitenin 2008’in oyunu seçtiği Fable II, gerçekten de dokunaklı bir oyundu. Bunu da çoğunlukla, o muhteşem köpeğe ve içi size gerçek tepkiler veren insanlarla dolu canlı Albion’a borçluydu. Uğruna Xbox 360 almaya bile değer.
9. Deus Ex: Human Revolution
Buraya ilk Deux Ex’i de almayı düşündük. o da gerçekten türün mihenk taşlarından biriydi. Fakat bir yandan baktığımızda, Human Revolution’ın daha zor bir yükün altından kalktığı kanaatine vardık. Zira Human Revolution’ın sadece iyi bir oyun olması yetmezdi, onun bir de orijinal Deus Ex’in adına leke sürmemesi gerekiyordu. Eidos Montreal bunu kusursuz bir şekilde başardı. Oyunun görsel dili eşsizdi ve oynanış mekanikleri, tekrar tekrar tecrübe etmeye çok müsaitti. İster stealth oynayın, ister bangır bangır gidin, isterseniz de diplomatik takılın. Oyun sizin seçimlerinizle ilerliyordu.
8. The Witcher II: Assassins Of Kings
İlk Witcher hiç beklemediğimiz ufak bir sürpriz gibiydi. Polonya’dan çıkıp gelen oyun, 2007 senesinin tatlı şaşkınlıklarından birine sebep oldu; ama dürüst olalım, teknik olarak bir faciaydı. Kontrolleri çok kötüydü ve baştan aşağıya irili ufaklı bug’lar karşılıyordu sizi. Ne zaman CD Projekt RED oyunun halihazırda var olan güçlü dünyasını ve hikayesini alıp, bütün bu teknik pürüzleri attı; karşımıza Witcher II ile çıktı; işte o zaman Batılı RYO’lar tarihine adını altın harflerle kazıyacak bir seriye dönüştü oyun. O kadar etkileyiciydi ki…
7. Vampire the Masquerade: Bloodlines
Batılı RYO’ların kaderidir. Muhteşem bir hikaye, baş döndürücü bir dünya ama elinizi sallasanız ellisine çarpacağınız bug silsileleri. Troika bu kaderin hükümdarıydı resmen. Yaptıkları her oyun, gerçekten de huşu uyandıracak denli epik, omuz silktirecek denli buglıydı. Vampire the Masquerade: Bloodlines bizce onların başyapıtıdır. Kaç genci White Wolf’un World of Darkness’ıyla tanıştırmıştır, sayısı bilinmez; ama Ocean House bölümü yüzünden milyonlarca insana travma yaşattığına yüzde yüz eminiz.
6. Baldur’s Gate II: Shadows of Amn
BioWare efsanesi bu oyunlarla yazıldı. 1998’de ilk Baldur’s Gate’i çıkaran firma, o zamanlar ufaktı; tanınmıyordu. Devam oyununda bu başarıyı yakalamaları zor gözüküyordu belki de. İki sene sonra, Shadows of Amn’i çıkardılar ve öyle bir aştılar ki kendi koydukları çıtayı, kuvvetle muhtemel dönemin RYO hayranlarının ağızları açık kaldı. Küçük oyun kitabımızda, “ilk oyunun koyduğu çok yüksek çıtayı geçmeyi başarabilen oyunlar” diye bir kategori var ve Shadows of Amn, o kategoriye de, bu listeye olduğu gibi kafadan giriyor.