Oyun dünyasının belki de en eski türlerinden biriyle karşınızdayız bu sefer de. Pong’u bertaraf edersek, ahşap oyun makinelerinin ilk yıldızları neredeyse tamamen bu türe aitlerdi. NES, SNES, Mega Drive, PlayStation, Dreamcast gibi konsollar hep ilk olarak platform oyunlarıyla çıktılar karşımıza. Uzunca bir süre oyun dünyasının bir numaralı yıldızıydı platform türü. Sonra o yıldız söndü üçüncü boyut işin içine girince.
Fakat efsaneler öyle kolay kolay ölmezler! Indie oyun camiasının yükselişiyle beraber platform türü de tekrar göz önüne çıktı. Bir anda, bitti bir daha da gelmez sanılan platform türü, tekrar popülaritesini arttırmıştı. Mario – Sonic kapışmasının herkesin dilinde olduğu günlere geri dönmedi belki ama, yine inanılmaz klasikler çıkardı; kendini hatırlattı. Biz de serimiz dahilinde kendisini onurlandırmaya geldik. Çünkü platform oyunlarına gönül verenler bilirler; bu oyunların yeri ayrıdır!
Kriterlerimiz her zamanki gibi, yazıdan önce bold ve listelenmiş vaziyette, şu şekildeler.
- Her seriden sadece bir oyun alıyoruz.
- Platform oyunlarında merkezi mekanik harekettir. Bir platformdan diğerine sıçramak, oyunun size sunduğu çevresel tehlikeleri (uçurumlar, dikenler, lavlar vb.) hız ve isabetle atlatmak ve bu sırada da düşmanlarla çatışmak türün temelini oluşturur. Kamera açısı side-scrolling ya da üçüncü şahıs olabilir; oyunun temeli A noktasından B noktasına yukarıda saydığımız şekilde gitmek olduğu müddetçe “aksiyon” kategorisine kaymaz. Türü böyle belirledik, elemeyi böyle yaptık.
- Ve her zamanki gibi, tarihi önemlerinden çok, safi kalitelerini ele aldık, eğer aynı seride bir oyun ilk oyunun tüm hatalarını düzeltmişse, sadece ilkinin ehemmiyeti fazla diye o oyunu listeye almamazlık etmedik.
Bu serideki diğer listelerimiz ise şu şekildeydi:
- Taktiksel RYO
- Gerçek Zamanlı Strateji
- Sıra Tabanlı Strateji
- Tycoon
- Arcade Yarış
- Müzik
- Stealth Action
- Puzzle
- MMO
- Macera
- Dövüş
- Korku
- Hack n’ Slash RYO
- Açık Dünya Serüven
- Batılı RYO
- Beat ‘Em Up
Sıçramaya hazır mıyız? Tamamız değil mi? Buyurun o zaman!
10. Mega Man 2
Listemizde genel olarak yeni oyunlar görmeye alışık olduğunuzdan, çıkışının üzerinden 26 sene geçmiş bir oyunu ne demeye açılışa koyduğumuzu merak edebilirsiniz. Sorun şu: bizim kıstasımız “yeni” olma mecburiyeti değil, sadece nostaljik gözlükleri çıkartıp, oyunların tarihi önemi pahasına objektif artılarına bakıyoruz. Ve maalesef Mega Man serisi bize 26 senede çok ileriye gitmiş gibi gelmiyor. Arada kuşkusuz tonlarca güzel ana ve yan oyun var, ama Mega Man 2’nin bütünlüğünü yakalayabileni pek yok. Emülatör bulun, oynayın. Dediğimizi anlayacaksınız.
9. Super Meat Boy
Team Meat’in geliştirdiği Super Meat Boy’un retro oyunlara bir selam çaktığı isminden belli, ama mesele oynamaya gelince, ne kadar modern olduğunu da fark etmeden geçemiyorsunuz. Super Meat Boy, sadece ve sadece iki şeyi mükemmel yaptığı, onların da biri mükemmel yapması tüm oyunun mükemmel olması anlamına geldiği, diğeri de üzerine artı değeri kattığı için burada. İlki, oyunun kontrolleri. Super Meat Boy belki de oyun tarihinin en iyi in-air kontrollerine sahip. Diğeri ise acımasız replay’leri. Bir bölümü bitirip, kaç kere öldüğünüzü görmek resmen dahiyane değil de nedir?
8. Mirror’s Edge
Battlefield serisiyle ünlenmiş DICE, 2008’de farklı bir şey denedi: Free-running temelli, gerçekçi, üç boyutlu ve birinci kişi perspektifinden oynanan bir platform oyunu. Mirror’s Edge çıktığında kutuplaşmış yorumlarla karşılaştı. Bazıları birinci kişi perspektifine platform oynanışını hiç yakıştıramadı. Ama bazıları tam manasıyla bayıldı. Kamera açısı, diğer tüm platform oyunlarının aksine oyuncuyu düşmekten korkar hâle getiriyor, her sıçrayış daha da büyük bir gerilime yol açıyordu. Bu gerilim de, en sonunda müthiş bir parkur tamamlayınca, yerini harika bir tatmine bırakıyordu ister istemez.
7. Rayman Legends
Platform deyince uzuvsuz kahraman Rayman’i anmamak olmaz. Ubisoft’un maskotu, Michel Ancel’in biricik yaratısı Rayman 2000’lerin ortasında küçük bir mola vermiş, yerini de Rabbidlere bırakmıştı. Geri dönmesi gerekiyordu artık. İlk önce 2011’deki Rayman Origins ile çıktı karşımıza. Ondan iki sene sonra, Rayman Legends geldi. UbiArt Framework’ün muhteşem grafikleri, Ancel’in eşsiz zihniyle birleşmiş; kusursuz bir oynanış da işin içine eklenince modern zamanların en iyi platform oyunlarından biri çıkmıştı karşımıza. Müzik bölümleri de ayrı efsanedir yani…
6. Limbo
Bazı oyunlar vardır; nereden geleceğini bilemezsiniz. Bir anda ummadık taş olarak fırlayıp, gariban başınızı yararlar ama şikayet etmezsiniz. Playdead’in 2010 yılında çıkardığı Limbo bu sürprizlerden biriydi. İnanılmaz karanlık atmosferi, neredeyse korkunç ses tasarımı ve yavaş, ağır ama vurucu oynanışıyla uzun, çok uzun bir süre aklınızda kalıyordu. Platform oyunlarının ellerinde sınırsız silah olduğunu kanıtlayan işlerden biriydi belki de. A noktasından B noktasına sıçrayarak giderken, bazen ürperebilirsiniz de…
1 Comment
Hiç mi crash bandicoot veya spyro duymadınız…