Geçen yazımda da söyledim, burada da yineliyorum. Gotham, kendine çok güzel fikirler bulup diziye heyecan katabilecek karakterler yaratıyor. Ancak dediğim gibi biçim olarak ne kadar başarılıysa, işleyişte de bir o kadar her şeyi eline yüzüne bulaştırıyor. Bir potansiyel olduğu çok ortada ama asla tam anlamıyla bu gücünü kullanamıyor. Ucuzluğu seviyorlar ve ucuz olduklarını göstermekten de çekinmiyorlar. Ama bazı şeyler var ki ‘campy’ diyerek işin içinden çıkamıyorsunuz. Ciddi ciddi berbat bir senaristlikten ileri gelen noktalar var ve neden ilk sezon yarıda bıraktığımı tekrar hatırlıyorum bunları gördükçe. Yine de Jerome sonrası bölümler arasında By Fire, açık ara en iyisi olmayı başardı benim gözümde.
Resimden sonra her zamanki gibi spoiler var.
Her şeyi bir kenara bırakıp önce Firefly hakkında konuşmamız gerekiyor. Kendi kendime ‘keh keh’ güldüğüm gerizekalı bir kelime oyunuyla aklıma sürekli ‘firijit’i getiren Bridgit’in önceki bölüm başlayan 2 bölümlük hikayesi sona erdi. Veya son sahneyi düşünürsek daha yeni başlıyor da diyebiliriz ama ona biraz daha zaman var sanıyorum ki: Öncelikle çizgi romanlarda erkek olarak bildiğimiz Firefly’ın dizide Bridgit Pike suretinde karşımıza çıkmasından memnunum. Bildiğiniz gibi Gotham, karakter diyebileceğimiz kadınlar konusunda bayağı kısır bir dizi.
Morena Bacarin’i psikolog rolüne koydular, elinde hiçbir materyal yok, kaç bölümdür boş boş oturuyor. Diğer iki kadın desen, ikisi de deli ve seksi seksi malikane içinde dolanmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Bir tanesi zaten baştan aşağı fetiş öğesi. Bir çizgi roman karakteri mi izliyoruz yoksa konulu pornoya giriş mi belli değil. Her bölüm Theo Galavan’ın sanki “konuklarımızın paltolarını alır mısın?” der gibi “Tigress’çim, misafirlerimize biraz bdsm yapar mısın canım?” demesini ve oradan da üçlü bir ilişkiye geçmelerini bekliyorum. Bunlar dışında kayda değer tek karakter Selina, ona da her bölüm yeterince yer verilmiyor zaten. Bu yüzden Firefly olarak Garfield Lynns ya da Ted Carson yerine bir kadın karakter görmemizden pek şikayet edemeyeceğim. Elbette yine elimizde inanılmaz bir karakter yok ama hiç yoktan sempati besleyebiliyoruz.
Bridgit’in şehirden gidebilmesi için paraya ihtiyacı var. Bu sebeple iki ergen Selina ve Bridgit, en hafif tabirle ifade edersem kadınların açık arttırmayla pazarlandığı ve tehlikeli suçlularla dolu bir mekana giderek, buradakileri soymaya çalışıyor. Ellerindeki tek koz da Bridgit’in alev silahı. Eğer fikir size yeterince gerizekalı gelmediyse bir de işleyişini görün. Kadınların sergilendiği sahneye çıkarak “paralarınızı bize verin yoksa arkadaşım ateş edecek” diyor Selina. Koca salonda yalnızca 1 kişi öne çıkıp elinde silahla ikiliden korkmadığını söylüyor. Neden 1 kişide silah var? Çünkü Dünya’nın en gerizekalı suçluları Gotham’da toplanmış. Bu bir kişi de zaten Firefly kendisine ateş püskürttüğünde ceketi yanınca “oldu o zaman, ben kaçayım” diyerek silahı cebine koyup geri çekiliyor. Yani ateş silahının menzilinden biraz uzaklaşıp uzaktan Firefly ve Selina’yı vurmaktansa bunu yapmak mantıklı geliyor.
Hadi neyse bu salaklardan paralı topluyor kızlar bir şekilde ama bu kez de Bridgit’in kendisine sözlü ve fiziksel şiddet uygulayan Gotham’ın ünlü kundakçı kardeşleri geçen bölüm zorla çalıştırdıkları Bridgit’i bu bölüm kaçırıyorlar ve “geleceksin ailemizin kızı olacaksın” diyorlar. Bu esnada bir takım şaklabanlıklarla kendisini korkutup aileye geri dönmesi için ‘sözde’ ikna ediyorlar. İlk işleri, kendilerinden nefret ettiğini bildikleri Bridgit’e hemen güvenip alev silahını teslim etmek oluyor. Kızcağız da doğal olarak ilk iş kendilerini kızartıyor. 1 gram beyin yok yemin ederim. Firefly’ın kötüye dönüşme sürecini de çok hızlıca geçiştirip yalapşap bir finale bağlamış olmalarına rağmen karakteri ve Michelle Veintimilla’yı sevdim.
Nygma ve Ms. Kringle cephesinde ise işler beklendiği gibi Nygma için boka sardı. Başından beri Nygma’nın ne kadar ürkütücü olduğu belli değilmiş gibi Ms. Kringle’ın kendini kaptırmasını bir kenara koyuyorum, zira hepimiz zaman zaman manyaklara gönül vermiş olabiliyoruz. Fakat yattıktan sonra “eski sevgilim peşime düşer mi” deyip Nygma’dan “ben onu öldürdüm merak etme” cevabını alınca giriştiği tavır nedir? Az önce yattığım ve psikopat bir katil olduğunu öğrendiğim adama bağırıp çağırıp tokat atıp kafasında vazo kırayım da polise gidemeden beni şuracıkta boğazlasın. Bir karakter ancak bu kadar aptal olabilirdi. Bunun da ötesinde bu kadında Gotham’a göre bile fazla kaçan bir ‘campy’lik vardı ve ucuzdan ziyade bayağı geliyordu bana. Sanki Michelle Pfeiffer’ın Batman Returns‘teki sekreter halinin basit bir kopyası gibiydi. Açıkçası bu muhabbetin bittiğine seviniyorum. Nygma’nın tırlatıp The Riddler’a dönüşme sürecine geçebiliriz artık sanıyorum ki.
Penguin-Butch-Theo üçgeninde ise durum biraz enteresan ve ilgi çekici bir hal almaya başladı. Geçen bölüm Butch’un elini kesip anasının yerini öğrensin diye Theo’ya gönderen Penguin, kıç üstü oturmak üzere sanırım. Tigress muhtemelen Theo’nun Bruce ile olan akşam yemeğinden önce Butch’a uzunca bir süre işkence etti ve beynini yıkadı. Şu anda Penguin’e kanlar içinde geri dönen Butch, büyük ihtimalle Penguin’i tuzağa çekmek için gönderildi. Garibim, anasını kurtaracak diye öyle aklını kaybetti ki hemencecik inanıyor. Verin çocuğun anasını, yazıktır. Bu arada Barbara ve Tigress’in Butch’un kopan elinin yerine ne taksak acaba, elektrikli testere mi çeyrek altın mı şeklinde tartışıp çekiç takmaları çok eğlenceliydi. Bana böyle ucuzluklarla gelin.
Son olarak finaldeki konuya da çok vakit kaybetmeden dalarlarsa seviniriz. Rise of the Villains temalı bir sezon için dişe dokunur çok az kötü adam var zira. Oh, bu arada Alfred halen çocuk dövmeye devam ediyor. Tamam, Bruce’u eğittiği için yumruklamış olabilir ama fiske fiskedir. Resmen istismar. Birisi Sosyal Hizmetleri çağırsın!
Küçük Notlar:
- Indian Hill nedir? Geçen sezonda da bir zikredilmişti ama bu bölümün finaliyle birlikte herkesin kafasını meşgul eden bir soru olmayı başardı. Bölümün sonunda Firefly’ın getirildiği gizli tesis Indian Hill, besbelli ki Wayne Enterprises tarafından işletilen bir yan proje. Ne olduğunu bilmiyoruz ama birkaç tahmin yürütmek de mümkün. Burası muhtemelen ölenleri diriltmekten tut yaralıları güçlendirmek veya sağlıklı olanı belki de bir makineye dönüştürmeye varana kadar envai çeşit deneyin yapıldığı bir yer olabilir. Eğer Jerome’u son görüşümüz olmadığı konusunda senaristler ciddilerse Jerome da pekala Firefly gibi buraya getirilmiş olabilir. Adamların konuşmasına bakılırsa kıyafeti derisine işlediği için artık alevler vücuduna işlemiyormuş. Buradan bunun gibi bir sürü DC kötüsü çıkabilir önümüzdeki zamanlarda. Deri kıyafetler içinde gördüğümüz ablamızın ya da sargılarla kaplı abimizin kim olduğunu çözemedim ama gösterdilerse bir noktada karşımıza çıkacaklardır. Catwoman’ı andıran kıyafetiyle Selina’nın anası çıkarsa pek de şaşırmayalım. Indian Hill’den iki beklentim var: 1) Solomon Grundy: Böyle bir tesis, Solomon Grundy gibi bir zombinin hortlaması için ideal bir yere benziyor. Orijin hikayesini düşünürsek pekala burada Frankestein misali can verilecek ve terör estirecek olabilir. 2) Doctor Hugo Strange: Tesisi işleten kişi bu kaçık heriften başka biriyse benim de adım Alfred.
- Theo’nun Bruce ile anlaşmaya oturma sebebinin de bu Indian Hill olduğunu düşünüyorum. Thomas Wayne’nin zamanında, hatta belki daha da önce başlatılmış bir proje olabilir bu. Bence Theo’nun Gotham’ın kurucularından olduğu gibi bu Indian Hill tesisinden de haberi var ve erişmek veya en azından yerini öğrenmek istiyor. Bruce’un babasının mağarasında bulduğu bilgisayarlarda da buraya ait proje bilgileri yer alıyor olabilir. Lucius Fox, bilgisayarların harddisklerindeki şeyleri kurtarmayı başarırsa Bruce ve Alfred’in de buradan haberi olacaktır.
