“1541 – Bu yılın 1 Mart günü, Kral Elessar göçüp gider. Denir ki, Meriadoc ve Peregrin’in mezarları büyük kralın mezarının yanına getirilmiş. Sonra Legolas İthilien’de gri bir gemi yapmış Anduin’den aşağı. Deniz’in ötesine yelken açmış; denir ki, cüce Gimli de yanındaymış. Ve o gemi de gittiğinde, Orta Dünya’da Yüzük Kardeşliği’nden kimse kalmamış.”
Yüzüklerin Efendisi okuyan herkes bu cümleleri yakından tanır. Üç kitabı arka arkaya okuyan ve Kralın Dönüşü’nün son sayfalarında bu cümlelerle karşılaşan herkes, buğulu gözlerle okumuştur bu cümleleri. Zira üç kitaptan sonra Orta Dünya sadece bir fantastik bir dünya değil, sizin de içinde bulunduğunuz dünyanın ta kendisidir. Boromir, Gimli, Legolas, Aragorn, Meriadoc, Pippin, Gandalf, Sam ve Frodo gibi isimler sizin için birer hayal kahramanı değil, dostlarınız, arkadaşlarınız, yüzük kardeşlerinizdir. Bu yüzden onlardan ayrılırken gözleriniz nemlenir. Arkadaşlarınızın bu dünyadan birer birer ayrıldığını görmek, ister istemez hüzünlendirir sizi. Bugün ise kardeşliğimizden bir isim daha göçtü bu dünyadan. Ömrünü Orta Dünya’nın hikâyelerini bizlerle buluşturmak için harcayan Christopher Tolkien aramızdan ayrıldı.
J.R.R. Tolkien seksen bir yaşında ölüp bu dünyadan ayrıldığında kendisinden geriye Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve koskocaman bir evren bırakmıştı. Bu evrenin balta girmemiş ormanlarına dalmak ve babasının bizler için bıraktığı hazineleri gün yüzüne çıkarmak, Christopher Tolkien’e düşmüştü. O da gözünü bile kırpmadan babasının ona bıraktığı bu yükün altına girdi. Babasının notlarını düzenleyerek Silmarillion, Hurin’in Çocukları, Beren ve Luthien, Gondolin’in Düşüşü, Roverandom, Tehlikeli Diyardan Öyküler ve Bitmemiş Öyküler gibi kitapları bizlerle buluşturdu.
Onun sayesinde, Feanor’un nasıl Balrog ordusunun karşısına dikildiğini öğrendik. Morgoth’un karşısına cesurca dikilen Fingolfin’in yiğitliklerini dinledik. Turin Turambar’ın yürek yakan hayat hikâyesini, Beren ve Luthien‘in her kötülüğe karşı gelen aşklarının şarkısını, onun sayesinde duyduk. Ve şimdi o da tıpkı bütün bu efsaneler gibi göçüp gitti bu diyardan. Ama Gandalf’ın da dediği gibi “Hayır bu yolculuğun sonu değil. Ölüm sadece başka bir yoldur, hepimizin aşması gereken.”
Ona bazen dizilerin bazen de filmlerin önüne taş koyduğu için bazen kızdık bazen de onu, dedebeylik ile suçladık. Ama hepimiz şimdi farkındayız ki o olmasaydı hayatımızdaki birçok hikâye de eksik kalacaktı. Bu yüzden hoşça kal sevgili Christopher Tolkien ve bizlere kattığın bütün hikâyeler için teşekkürler. Ve eğer öbür dünyada, babandan farklı hikâyeler dinlersen, birazını da bizim için sakla…