Çizgi roman geek’i olmasanız da hayatınızın bir noktasına kadar en azından bir iki tanesini okursunuz. Ya arkadaşınız tavsiye eder ya o çok sevdiğiniz filmin uyarlandığı bir kitap olduğunu duyarsınız. Bunlardan biri değilse de evde bulduğunuz Tommiks, Teksas, Mandrake gibi kitaplardan birine göz gezdirmişsinizdir. Hiç yoktan küçükken Miço’nun veya karikatür dergilerinin bir sayısını edinip okumuşsunuzdur. Bundan sonra “E iyiymiş” deyip kenara bırakmış da olabilirsiniz, bu işin müptelası olup kalın ciltli eserleri, uzun uzun serileri devirmiş de olabilirsiniz.
Bugün bahsedeceğimiz kitap tam da ilk gruptan birinin, hayatı boyunca eline bir iki kereden fazla çizgi roman almadan orta yaşına gelmiş bir şarap üreticisi ile ikinci gruptan birinin, “şarap mı, ne bulduysam mideye indiririm” kafasındaki bir çizgi roman sanatçısının arkadaşlığını anlatıyor.
Fransız çizgi roman sanatçısı Etienne Davodeau’nun hem hikâyesini yazıp hem de çizerliğini yaptığı Cahiller (Karşılıklı Bir Aydınlanmanın Hikâyesi), başlığın görüldüğü andan başlayarak herkesin muhtemelen kendinden bir şeyler bulabileceği bir kitap. Yazarın Richard Leroy adındaki butik bir şarap üreticisine yaptığı bir teklif sonucu iki dost, karşı tarafın uzmanı olduğu ve kendilerinin hiç bilmediği bir sanata adım adıyor. Bunlardan biri çizgi roman, diğeri ise şarap üretimi.
Kitapta Etienne ve Richard’ın arkadaşlığının bir yılına odaklanıyoruz. Etienne Davodeau, şarap üreticiliğinin bütün inceliklerini öğrenmek ve bu incelikleri kitabına işlemek istiyor. Richard Leroy ise gençliğinde karıştırdığı birkaç sayfadan ileri gitmemiş çizgi roman kültürünü geliştirmek için kolları sıvıyor. Başa alırsak; süper kahraman türünde eser vermekten özellikle uzak durmuş, insan hayatından enstantaneleri yansıtmayı seven ve kendi ülkesinde dahi niş bir kitlesi olan bir yazarın gözünden hikâyeye dâhil oluyoruz. Rihard Leroy ise şaraba takıntılı derecede âşık bir şarap üreticisi ve muhtemelen aynı masada bir şişe şarap içecek olsanız; o, menüden beğenip seçene kadar onun şarap sevmediğine kani olursunuz. Seçim yaparken o kadar ince eleyip sık dokuyor ki bazen masadaki kimsenin tadını kaçırmamak için yemeğin yanında sadece su söyleyip geçiyor.
Beraber geçirdikleri bu bir yılda Etienne buz gibi havada, tarlada; budamadan hasata, fıçılamaktan şişelemeye ve hatta satışa kadar bir sezondaki bütün iş yükünü Richard ile beraber omuzluyor. Üzüm yetiştirip şaraba dönüştürmenin yanında damak tadını da geliştiriyor ve yalnızca kadehe burnunu daldırmak suretiyle önündeki şarabın özelliklerini tahmin etmeye çalışıyor. Hayatı boyunca çizgi roman okumaktan yana bir keyif duymamış olan Richard’a gelince, o da Etienne’in ona getirdiği çizgi romanları okuyarak işe başlıyor. İçerisinde Etienne’in kendi yazdığı kitaplar da bulunan bu kalabalık liste, Fransa’da popüler olmuş kitaplardan ve Dünya’da ilk olma özelliği taşıyan grafik romanlardan oluşuyor. Hatta aralarında bir tane süper kahraman kitabı bile var: Wathcmen.
Etienne’in yolculuğu Richard’ınkinden daha zorlu olsa da Richard’ın işi sadece kitap okumakla bitmiyor. O, hepimize nasip olmayacak fırsatlar ediniyor. Bunların arasında yayınevi ve basımevini ziyaretten tutun da Fransa’nın çizgi roman fuarına gitmesi ve hatta büyük çizgi roman yazarlarının eşlik ettiği gezilere katılması bulunuyor. Bunlar olurken de Richard, her zaman yanına bir iki şişe şarabını alıp, gittiği yere hediye olarak götürüyor. Misafir olduğu evlerde kendisine ikram edilen şaraplara ise genellikle burun kıvırıyor.
Bir yılın sonunda ikisi de diğerinin işini yapacak konuma gelmese de en azından diğer işin de en az kendisininki kadar incelik ve özveri gerektirdiğini öğreniyor. Bunun olması için burada bir kere söyleyip, altını tekrar tekrar çizmek istediğim kelime var: Mükemmeliyet. İkisi de mükemmelin peşinden gidiyor ve yaptıkları işe önce kendileri için önem veriyor.
Bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim bir konu var ki o da Vedat Milor’un yazdığı muhteşem ön söz. Kitaba başlamadan önce kendinizi hazırladığınız o iki-üç sayfada kitap ancak bu kadar iyi tanımlanabilirdi. Vedat Milor için bu karakterlerin motivasyonları o kadar tanıdık ki sanki birkaç sayfada kaleme aldığı kişiler, bizzat kendi dostları. Onun altını çizdiği şey de yine o aynı tek kelime. Utanmasam ön sözü okuyarak neredeyse kitabı okumuş kadar olursunuz diyebilirim.
Cahiller, muhtemel bir rastlantı olmadığı sürece herkesin eline geçmeyecek ama eline geçenlerin de tanımlaması zor bir huzurla okuyacakları bir kitap. Su gibi akan yaklaşık 300 sayfa sonunda da şaraplar hakkında, bir önoloji dersinde görebileceğiniz kadar çok kavramla tanışıyorsunuz. Bunlar; omca, teruar, rekolte ve sayısız üzüm çeşidi olarak uzayıp gidiyor. Biz de Michelin yıldızının yenice ülkemize girdiği bu zamanlarda hem çizgi roman geek’i hem de yeme-içme geek’i olarak bu kitabı okumuş olmaktan ayrıca mutluyuz.