Merhaba.
Görmüşsünüzdür belki, geçen Salı günü küçük bir yazı yayınladık. Hobbit serisinin üçüncü filminin galasından çıkılıp, sıcağı sıcağına yazılan bir fikir yazısıydı. Ben yazdım yazıyı. Filmi beğenmedim. Baya baya, öyle böyle değil. Herhangi bir beklentiyle gitmediğim bir filmden, bu kadar üzülerek çıktığımı hatırlamıyorum. Akşam eve gelince Yüzüklerin Efendisi DVD’lerimi toparladım, sarılıp ağladım kendilerine. Yüzük Kardeşliği‘nden başladım, hepsini baştan izleyesim geldi. Hani bazen bir filme bakıp, “ulan potansiyelini iç etmişler” dersiniz, hayıflanırsınız ya keşke birileri bunun iyisini yapsa diye? İşte birilerinin bunun iyisini yaptığını hatırlamak istedim. Hatırladım da.
Bence Yüzüklerin Efendisi filmleri hâlâ kendi janrlarında dünyanın en iyisi konumundalar. Geçen on iki, on üç yılda hâlâ onların üzerine çıkan olmadı.
Buna Hobbit üçlemesi de dahil.
Yazıyı gece yazdım, Facebook’a da sabah bastık. Balya balya roket fırlattanlar oldu üzerine, beğenip paylaşanlar da. İyi, kötü, yorum ve eleştirilerin tamamını okudum. Hiç bu pozisyonda bulundunuz mu bilmiyorum, ama insana birden aynı anda 60 kişi bağırmaya başlayınca kendinizi müptelası gibi her şeyi takip etmeye çalışırken buluyorsunuz. Bir tarafınız gelen fikirleri kavramaya ve hakkında yorum yapmaya çalışıyor; bir tarafınız da bir yerlerde size arka çıkmış birilerini bulmaya uğraşıyor. Bazen ikisi de mümkün olmuyor, ama devam ediyorsunuz.
Bu yazı, tüm o yorumların sonunda yazılmış bir yazıdır. Editöryeldir, şahsidir. Sitenin de genel yayın politikalarıyla ilgilidir. Kesinlikle ne Hobbit filmi, ne de yazıda savunulan fikir bu makalenin anlatmaya çalıştığı şeyle ilgili değildir. O yüzden bunu bir rövanş yazısı olarak kabul etmeyin. Bu, tamamen, başlığın da anlattığı gibi Hobbit yazısından çıkarttığımız derslerle ilgilidir.
Anlaştık mı? Hazırsanız, başlayalım.
1. Asla Vizyon Öncesi Sinema Eleştirisi Yapmamak
Dediğimiz gibi Hobbit’e film vizyona girmeden önce, Cinemaximum‘un galasıyla gittik. Neden bilmiyorum ama kafamda bir yerde “olabildiğince erken yazalım bunu” gibi bir şiar vardı.
Ne alaka? Tık mı kaybetmekten korkuyoruz, işin raconu mu, prestij mi yitiririz? Sebep her neyse aldığım ilk ders bu oldu. Daha önceki tecrübelerimiz hep filmi vizyon günü izleyip, akşama doğru yazıyı yayına almak şeklindeydi. Ve gerçekten de istisnai durumlar vuku bulmazsa, bundan sonra da böyle devam etmek istiyorum.
Çünkü ortada iki sorun oluştu. Birincisi, ben yazıyı gerçekten anlatmak istediklerimi anlatacak kadar spoiler kullanarak yazdığımda, haklı olarak tepki gösterdiniz. Yazıyı redakte edip tekrar yayınladığımızda bu sefer ise filmi izlemediğinizden, okuyucu olarak ciddi anlamda bir eksiklik vardı size sunulan naratifte. Ben sıklıkla filmin zırt pırt gaipten gelen kurtarıcılarla sorun çözdüğünü, bunun da bir noktadan sonra bir savaş filmi olması gereken şeyde savaşın ciddiyetine inanmamamıza yol açtığını söylüyor, ama altını dolduramıyor gibi gözüküyordum. Filmin diyalogları çok odun, duygusal ağırlık taşıması gereken sahneleri pek zayıftı mesela. Ama bunu net örneklerle anlatamıyordum. Daha da önemlisi, filmin konu niyetine neredeyse hiçbir sahip olmadığını; var olan birkaç şekilli aksiyon sekansının filmin geneline yayılmış eksiklikler altında ezildiğini parmakla göstermiyordum.
Bu yazı spoiler’sız da yazılabilirdi şüphesiz, fakat sorun zaten sizin filmi izlememiş olmanızdı. Spoiler’sız yazılarda filmi izleyenlere üstü kapalı olarak bir şeyler anlatılabilir daha net bir tasvir yapılması için. Hobbit’te böyle bir şey mümkün olmadı. Böyle olunca da eleştirinin altı boşaldı, sadece üzerindeki -kabul ediyorum ki bir sinirle, ve partizanca yazılmış- “bu nasıl bir film be?” cümleleri kaldı.
İkinci sorun ise şu, film ile ilgili çoğunuz saf bir beklenti içerisindeydiniz. O an biz çıkagelip, “o çok beklediğiniz, gitmek için işinizden izin almayı planladığınız, aylardır fragmanını çevirip çevirip izlediğiniz şey var ya, hah, o BOK gibi” deyiverdik. Bunun için gerçekten özür diliyorum. Eğer film vizyona girene kadar bekleseydik, bizim de sizinle aynı beklentiye sahip olduğumuzu ve bu beklenti yüzünden hayal kırıklığına uğrayıp, o denli sinirlendiğimizi görürdünüz. Ben eminim, ciddi bir çoğunluğunuz bu sinirimizi de paylaşırdı. Film çıktıktan sonra aranızdan bazıları “ya hakikaten kötüymüş…” diye yorum attılar zaten. Ama kalanınızı aksine ikna etmek için dönülmez akşamın ufkundaydık, çünkü sizin kişisel hype’ınızın ortasına böcek gibi konduğumuz için haklı olarak inat yaptınız. “Ne var be, o kadar da kötü değildi” oldu mevzu. “Çamur atmışsınız…” oldu.
Bu da bizi ikinci derse getiriyor.
24 Comments
Samimi yazılar güzeldir ve evet filmi beğenmek zorunda da değilsiniz. Ama o inceleme cidden çok amatörce ve anlamsızdı. Hele “The Hobbit: Beş Ordunun Savaşı – Herhalde Böyle Bir Rezalet Başımıza Bir On Sene Daha Gelmez” gibi bir başlık yaraya tuz basıyordu resmen. Yediğiniz “flame” de yazıda kullanılan dile bakarsak gayet normal. Ben yazıyı “hipster detected” modunda okudum ve cidden canım sıkıldı. Bu tür eleştiri yazıları her zaman “poz vermek” gibi görünüyor bana..
…Ama sizi seviyoruz Geekyapar! 🙂
ilk iki paragraftan sonrasını okumadım.. dostum zaten hobbit’ten bi yüzüklerin efendisi çıkmasını bekleyerek hata etmişsin zaten.. tamam p.j’in hataları elbet var ama roman açısından da hobbit lotr’in çok çok gerisinde bir roman.. klişe olucak ama bir çocuk romanı zaten ki bu kitaptan 3 film çıkarmak (iyi veya kötü) yine de bir başarı.. ne umarak gittin anlamadım..
Şu film çok iyi olsa ne olur olmasa ne olur, bir olumsuz yazı yazıldı diye kendini kaybedenlere el yüz yıkama tavsiye ediyorum, benim için önemli olan samimiyettir samimiyetle yazılmış her yazının başımın üstünde yeri vardır, internetin bu saçma sapan linç kültürüne prim vermeyin lütfen bildiğiniz gibi devam edin…
Bir yıldır beklediğim filmin gösterime girmesine 3-5 gün kala filmi itin götüne sokup çıkaran babam da olsa tekme tokat dalarım. Kimse kusura bakmasın.
“Yazik ya kimin cocuguysa” lafini bu kadar hak eden kimse gormemistim, babasi olsa dalarmis, 1 yil bekledigi filme mi yanarsin ettigi lafa mi…
kardeş adam beğenmediği halde siz mutsuz olmayın diye yalan mı solesin incelemeyi okumaya başlarken olumsuz eleştri olma olasılığını düşünmen ve bu riski alman lazım inceleme başlığı konusunda size katılıyorum ama
Arkadaşım şimdi o dediğin öyle olmuyor işte. Site içerik olarak filmi dört gözle bekleyen kitleye hitap ettiği için ve yaptığı yorumları , eleştirileri ve tavsiyeleri mümkün mertebe dikkate aldığımız için film hakkında yazılan olumsuz yazı ister istemez can sıkıcı ve umut kırıcı oluyor.Bir yıl bekle tam “ulan çok az kaldı ” dediğin anda o bir yıllık bekleyiş toz duman olsun !
Bence Geekyaparı kendisi yapan samimiyetiniz. Ben Agents of S.H.I.E.L.D izleyip kendi yorumumu yapıp lan acaba Yiğitcan ne yazmış bu bölüme kesin şu olaya şöyle yorum yapar diyecek kadar samimi takip ediyorsam yazılarınızı bunun net sebebi samimiyetimin karşılığını almamdır.
Normalde filmleri izlemeden yazılarınızı okumam ama attığın başlık ve yazıyı erken girmen merakımı arttırdı ve okudum. Doğrusu o yazıyı okuduktan ve arkadaşlarıma okuttuktan sonra filme bir önyargı besledik ve filme çıktığı gün gitmek içimizden gelmedi. Haftasonuna bıraktık. Yani tabii ki filmi beğenmeyebilirsin ama yazı biraz fazla sinir doluydu. Keşke bıraksaydın da vizyon tarihinden sonra hep beraber sinirlenseydik. Başka hata arama kendinde kardeşim. Yazmaya, beğenmeye, beğenmemeye devam et.
Bence tek bir yazıyla bu kadar üstünüze gelerek haksızlık ettiler(ettik). Ancak vizyon öncesi paylaşmama konusundaki fikrinize katılıyorum. Farkındalık yaşamak güzel bir şey. Ben ikinci Hobbit filminden sonra filmle olan bağımı kaybettim ve zaten üçüncü filmi izlemeyeceğim için spoilerları önemsemeden okudum ve evet doğru bir karar vermişim dedim. Öte yandan övgü dolu bir yazı olsaydı kalkıp filme gidecektim. Burda değinmediğiniz bir şeye ben değineyim. yapılan yorumlarda çok sayıda küfür hakaret benzeri sözler vardı. Sebep ne olursa olsun Geekyapar okuruna yakıştıramadım.
Geekyapar’ı kurulduğu günden beri belki de en çok ziyaret eden insanlardan birisiyimdir. İstisnasız bütün yazıları okudum sitedeki. Yazıları okumakla da kalmadım ve nerdeyse bütün yorumlara ve yazarların bunlara nasıl tepki verdiğine de baktım (örneğin, Yiğitcan Erdoğan’ın “plagiarism” konusunda hassas olması). Okuyucuların yorumlarını dikkate alıp böyle bir yazı hazırlanmasını da bu sitenin sempatikliğine çok uygun buldum açıkçası. Gerek “geek” kültürü gerekse yazı hazırlarkenki tutumlarınız hakkında söylediklerinize de yürekten katılıyorum. Ancak sitenin daimi bir müdavimi olarak, sevmediğiniz işlerden bahsederken (özellikle en aktif yazarlar Yiğitcan ve J.H.) o işleri sevmiş olabilecek insanları da düşünerek görüşlerinizde biraz açık kapı bırakmanızı ve özellikle okuyucuyla karşılıklı “laf dalaşına” girmeminizi (örneğin, bir Geekyapar yazarı olan Can Sungur’un mevzubahis Hobbit eleştirisi altındaki yorumu veya Facebook sayfasındaki Kara Murat paylaşımı) tavsiye ederim. Daha nice güzel ve kafa açıcı yazılara!
Ben biraz sinirleniyorum ya, doğru.
Tüm konu uzun süredir beklenen çıkmamış bir filme ‘çıkmadan’ kötü demeniz.Bir film zevkimiz var, dediğiniz doğru olsa bile bir zahmet gösterim tarihinden sonra bu yazıyı girin.Kafadan başlık atmışsınız bide sadece içerikte değil.Reyting kaygımız yok diyorsunuzda, yazının başlığına yayınlanma zamanına bakın, bu filmle ilgili başka muadil yazıların olmadığı bir dönem, ilk yazıyı yazma telaşı. Reyting böyle kazanılır,bununla gelen nefretide kabullenmeniz gerekir. Ben geekyapar’ı okumayı seviyorum diye bu yaptığınızı normal kabul etmek zorunda da değilim. Çok zor değil, film gösterime girmeden böyle iddialı başlık atmayın. Umarım Star Wars g.tüm gibi olmuş diye başlık görmeyiz zamanı gelince,gösterimden önce^^
IGN de çıkmadan yayınladı. Amacın tık fazlalığı değil okuyucuya erken ulaşma olduğunu düşünüyorum
Part-1: Yazarlara kasızlık yapıldığını ve yazarların kendilerine haksızlık ettiğini düşünüyorum.
Burası bir yorum, bir inceleme sitesi. Bir insan herhangi bir filmi, diziyi vs. beğenmeyebilir. Benim deli gibi hayran olduğum bir karakteri yerden yere vurabilir, çocukluğumda iz bırakmış bir filmi “bu ne biçim film be” diye ayaklar altına alabilir. Bu kişinin yorumudur. Bunu yaparken belli bir uslubu koruyorsa, küfür-ırkçılık türevi ofansif (böyle mi yazılıyo bu yaw?) bişey içermiyorsa istediği gibi de yazabilir. Yazıyı beğenmediysen, sana hitap etmediyse kapatıp unutursun. Karşıt bir görüşün varsa yorumlarda paylaşırsın, herhangi bir katkın varsa altına eklersin. Yazarı yerden yere vurmanın çok anlamsız olduğunu düşünüyorum. Mesela Terminator yazısında “Keşke Terminator kulliyatına hakim biri yazsaydı” demek bir katkıdır, bir eleştiridir, “Ne biçim yazmışsın böyle yazı olmaz” demek anlamsızdır, gereksizdir. Sonuçta zorla okutmuyolar. Zaten belli bir kadrosu olan sitelerde (ve dergilerde, gazetelerde vs.) kendi düşüncene yakın birileri olur, onun yazılarını yorumlarını takip edersin. Bide sevmediğin adamlar olur, onları pas geçersin. Olay bu kadar basit.
Yazarların kendine haksızlık ettiği kısım da şudur; abi herkes yorum yapar yaw, siz niye bu kadar ciddiye alıyorsunuz? İçinden geldiği gibi yazıcaksın tabi. Herkesi mutlu edebilmek mümkün değil. Hele ki sanal alemde bir iş yapıyorsan, her türlü insan her türlü yorumu yapacak. Siz kendi kendinize belirli prensipler koyup (illa ekip olarak değil, bireysel olarak da olabilir) onları takip edeceksiniz. Bir süre sonra bu prensiplere saygı duyan, yazı şeklinizi beğenen bir kitle kalacak. Tümüyle umursamayın demiyorum (beni umursayın 🙂 ) ama eleştirileri kendi süzgeçinizden geçirip, size uygun olanları ciddiye almak yeterli bence. (Hakaret küfür içerenleri sil gitsin silinebiliyosa, bu disqus’ı anlamıyorum çok)
Part-2: Bide yazının önermeleriyle ilgili üç-beş yorum yapayım.
Vizyona girmeden inceleme yayınlamamak kararını saçma buluyorum. Çünkü ben bu siteyi takip ediyosam, yazarların görüşlerini önemsediğim için takip ediyorumdur, dolayısıyla buradaki negatif yazı beni saçma sapan bir filme para harcamaktan kurtarabilir. Bunun kötü birşey olduğunu söyleyen herkesle tartışırım. Bir filmle ilgili negatif bir önyargın olmasını istemiyorsan yazıyı okumazsın. Filme gider sonra bakarsın. Ben mesela dizilerin bölüm incelemelerini o bölümü izlemeden okumam. Basit yani. Başlıklar konusunda dikkatli olunması bu noktada kafidir bence. Erken inceleme iyidir, ayrıca siteye hit getirir, böylelikle topluluk büyür, güzel olur.
Spoiler konusunda sitenin teknik altyapısını bilmiyorum ama o spoiler’ları kapatacak birşeyler kurabiliyorsanız faydalıdır. Yok “bizim paramız bu kadarına yetiyor” diyorsanız, başlığa “spoiler” yazmak ve ilk paragrafta da spoiler var ona göre okuyun demek yeterlidir bence. Böylelikle okuyan kişi (aklı çalışan birileri olduğunu varsayarak) “Haa, filmi izlemeden okumayayım o zaman” diye düşünebilir. (Başlıklar konusunda sıkıntınız var bence bu arada. Daha sade ve konu odaklı bir yöntem kullanılabilir kanımca)
Bir de yeni gelen, eski giden, kimseye birşey anlatma derdiniz olmasın. Siz yaparsınız, beğenen beğenir, beğenmeyen başka yerde arar mutluluğu. Genel olarak güzel iş yapıyosunuz bence, editör, yazar kadrosunun hemen hepsini beğeniyorum (Can Sungur’a ayrı bir sempatim var, farklı üslupları takdir edelim, koruyalım). Ufak tefek hatalar yada hoşuma gitmeyen yerleri de anlayışla karşılıyorum, IGN değil burası sonuçta milyon dolarlar dönmüyo (Reklam alırsanız bi gün çok abartmayın (başka bişey yazıcaktım, ne kadar argoya müsade ediyosunuz bilemedim), üste, kenara bi yere koyun yeter, gözümüze gözümüze sokmayın). Profesyonellikle amatörlük arasında iyi bi yerdesiniz. Biraz daha özenle geleceğin geeklerine yön gösterme ve daha nice başarılarla dolu falan filan. Seviyoruz sizi. 🙂
Yazıda spolier vermemek icin ugrastin ve bu yüzden disardan bakilinca ici bos laflarla dolu bir elestri gibi gözuktu. Spolier konusunda kasman, söylediklerini kanıtlamanı engelledi ki bu da normal birseydi. Açikçasi ben bir sıkıntı görmedim bu yazı hakkinda. Niye bu denli büyütüldü anlamis degilim. Tam tersi ben cok içten bir yazi oldugu icin (ki her yaziniz böyle) tebrik ediyorum. Bu hafta sonu izleyecegim filmi,beklentim zaten pek fazla degil.Bakalim artik..
Gösterime girmeden önce eleştirip insanların istemeden manipüle olmasına yol açmanız hoş değildi evet. Bu yüzden yazıyı filmin vizyona girdiği gün okumak için bekletmiştim. Keşke herkes öyle yapsaydı.
Ancak eleştirinizin her kelimesi haklıydı ve bana göre az bile denmişti. Hobbit üçlemesi başlı başına bir rezaletken, en azından son filmden, Orta Dünya’ya vedadan bir şeyler beklemek hakkımızdı. Kitabın tamamen katledilmesini geçtim, sinematik olarak da çok başarısızdı film. Savaş sahneleri hiç epik değildi, duygusal sahneler duygusal değildi, müzik yok gibi bir şeydi, gereksiz tonla sahne vardı vesaire vesaire. Bütün bunları yaşamış gerçek bir Tolkien hayranı çıldırıp böyle bir yazı kaleme almasın da ne yapsın? Öfkesini nereye kussun bu adam?
O yazınızın arkasındayım arkadaş, yerden göğe kadar hakkınız var öyle ağır eleştirmekte.
İlk kelime hariç aynen katılıyorum. Ama eleştirilerin, incelemelerin erken olmasında hiçbir sakınca görmüyorum. Hobbit güzel örnek olmasa da başka bir filme gidip gitmeme konusunda kararsızsam, güvendiğim bir yazarın incelemesini okuyup o film yerine başka bir filme gitmeyi tercih edebilirim. Ya da hiç aklımda yokken sevdiğim yazarın övdüğü filmi ajandamda öne alabilirim. Bence bu tarz sitelerin misyonlarından biri de budur. Burada spoiler’la ilgili bi durum olabilir (Hobbit’te spoiler yiyen adama da tuhaf bakarım, o yüzükte bi işler var şimdiden söyliyim ben 🙂 ) o konuda da biraz hassasiyet yeterli olacaktır kanımca. Onun dışında yorumdan etkilenmek istemeyen aklıselim kişiler, senin yaptığını yapar..
çoğumuzun dahil olduğu Y-kuşağı (80-90 doğumlular) çok kısa sürede yaşadıkları teknolojik evrim yüzünden belki de, biraz şaşkın yetiştiler. hele ülkemizin y nesli ayrı bir içine kapanıktır siyasi- kültürel çalkantıları yüzünden. düşünsenize 90 lı yıllara bile nostalji gözüyle bakıp dizi çeker olduk, şunun şurası 20 yıl öncesi. ne kadar hızlı bir değişim yaşamışız.
neyse işte bu nesil 5 yıl öncesine kadar böyle değildi. sanal ortamda düşüncelerini açıklarken bile çekingen davranırdı. ekşideki incideki en cevval yazarların bile kimlikleri açığa çıkar gibi olduğunda yaşadıkları korkuları hatırlayın. o korku en baba klavye delikanlılarını bile dizginlerdi. amcam polis ip ni tespit ettirdim geyiği bile niye koçyiğitlerin yüreğine inme indirmiştir.
ammaa ne zamanki twitter çıktı apayrı bir linç güruhu peydah oldu. cahil cesaretiyle hareket eden ve gazla çalışan bu güruh, hakareti küfürü gayet meşru görür oldu. tck “şerefsiz” kelimesine bile 3 aydan başlıyor yazmaya. yüzüne etmen de şart değil hani, şahidi varsa dedikoduya bile ceza yazıyor. varın siz kıyaslayın sosyal medyada bloglarda edilen küfürleri. hani artık nikinin arkasına sığınma durumu da kalktı twitter sağolsun. nasıl bir cesaretle insan tepkisini küfürle hakaretle gösterir, aklım mantığım almıyor. şeye benzetiyorum bunu lisede bir kural topluca çiğnenirse görmezden gelinir diye bir ergen inanışı vardı. ilk denemede patlardı o kural 😀 bu da aynı, insanlar hakaretin hukuki yaptırımını farkettikçe azalarak biter bu durum diye umuyorum.
diyeceğim o ki bu cesaret timsali linç güruhu elbet beğenmediklerini karalayacaklar, sövecekler, sayacaklar. siz takmayın onları işleri o. şu an parlama dönemleri, bir kaç yıla söner kıvılcımları. takmayın derken söylemesi kolay farkındayım. para kazanma amacı gütmüyorsunuz, alt-kültürleri tr ortamlarında yaşatmaya çalışıyorsunuz sadece.neden hakarete katlanmak zorunda kalasınız ki. benim asla beceremeyeceğim bir iş o yüzden takdir ediyorum hepinizi. tanrı hakemlerimizi ve bloggerlarımızı korusun.
Acı ama gerçek bizim milletimizi tatmin etmek zordur. Herkes art niyet arar ne yazık ki. Uzun süredir düzenli olarak film ve dizi yazılarınızı takip ediyorum ve kendime paylar çıkartıp kendi yorumlarım ile kıyaslar yapıyorum. Katılıp katılmadığım yerler oluyor ama bunların hepsi adı üzerinde ” görüş/yorum ” bunlar kişiseldir ve farklı olmak zorundadır. Hele ki kör kütük daha kitaplarının kapağına dahi el sürmemiş fakat ota boka laf söyletmeyen insanları komple geçin. Hobbit’i ben de okumadım fakat gitmeden önce ön araştırmamı yaparak gittim ve sizinde bildiğiniz üzere kitap ile alakası olmayan sadece ” para ” için yapılmış bir üçleme filmini hala savunanlar var. Bu benim gözümde Avengers’a benziyor içerik çok yok konu çok yok. Belli başlı karakterler küçük birde plot var. Oynatırız izlenir nasıl olsa. Fanboylarımız var her türlü gidecekler. Zaten kitaptan bağımsız bir sürü karakterin ve kurgunun olduğu filmde gerçek anlamda içerik olmaması. Sadece kuru ve saçma bir savaştan oluşması. Orta Dünya hype ına yakışmadı. Kötü film mi? Değil. Güzel film mi? O hiç değil. Peki değdi mi o kadar çekime, emeğe? Hiç zannetmiyorum hani derler ya keşke hiç çekmeselerdi filmini daha iyi olurdu, akıllarda daha iyi kaldırdı. Aynen o hesap. Ve zaten işiniz dediğiniz üzere internet üzerinden olduğu için. Eleştri olmayan herhangi birşeyi takmamaya özen gösterin çünkü. ” Bok gibi yazmışsın çocuk musun? Süper film idi. ” diyen bir adamın yazdığı şey ne yorumdur ne düşünce. Esas onun yazısı rage in kendisidir. Eleştri denilen şey negatif dahi olsa belli bir yönden yapıcı olmak zorundadır. Yazıda sizin de bahsettiğiniz gibi tek hatanız bizim gibi bir halka “iyi” niyetle erkenden çıkarılmış bir negatif yazıdır. Görüldüğü üzere toplumumuz hazır değil 🙂
Yiğitcan, sen çok iyi bir yazarsın ama benim eleştirdiğim şey, yazdığın yazının sadece bir RAGE olmasına yönelikti.
Ben filmi zerre sevmedim, hatta ikinci filmde uyuduğum da doğrudur. Ama eleştiri/kritik yerine RAGE (bilerek büyük yazıyorum, o kadar abartıydı çünkü) yapmak, yazar insana yakışmıyor. Hayır samimi de gelmiyor insana. Çıkıp site yazarlarının milletin yorumlarını afişe etmesi, “bakın ne kadar geri zekalılar” havası yaratması da hoş değil.
Evet, film kötü, hatta ikinci filmden bile kötü. Belliydi zaten. Ama RAGE konulu, sahne sahne anlatımlı kritik yazmak ipin ucunu kaçırıyor. Neyse en azından dikkat çektiniz, millet yazınızı konuştu. Site sahipleri de tartışmaları pişpikledi.
Sıkıntı yok sen süper yazarsın. RAGE yaşama yeter 🙂
Bence yazılan yazıda bir sorun yok yazanın kendi dusuncesidir istediğini yazar, eğer elestircegim yer olursada o da hobbit yazısına atilan başlık. Ben dahil izlememis olup izlicek olan birçok kisinin kafasında önyargı oluşturdu ve keşke gormeseydim dedim, ve bence o başlığı görüp icine girmis bi kisinin yazıdaki spoilerı onemsicegini düşünmüyorum istenildigi gibi spoilerlı yazilabilirdi. Siz yine istediğiniz gibi samimi, içten yazın geekyapar biz sizi böyle sevdik böyle de sevecegiz 🙂
yok artık abartmışsın yani tamam lort un yerini kesinlikle tutmaz ama bu filmden neden lort bekleniyor çok istiryosanız açıp izleyin. bu hobbit ve bence kaliteli(Bazı küçük problemler haricinde)yapım olmuş müthiş kurgulanmış savaş sahneleri ve birebir çarpışmalar gayet hoştu filme çok haksızlık etmeyin..
özeleştiri amaçlı yazınız bile “siz anlamadınız, sorun sizdeydi, biz mutlu olun diye yazmıyoruz” gibi klişe altmetinlerle yazılmış. dijital ortamda üstü çizilen bir şeyi geri kazandırmak imkansıza yakındır. görünen o ki bunu zor yoldan öğreneceksiniz. asıl sorun kitlenin yazıdan tatmin olmaması veya sizin çok beklenen bir filmi kötülemeniz filan değildi. fevkalade kötü bir eleştiri makalesi yazdınız ve aldığınız feedback tamamen bunun karşılığı oldu. umarım bu amatör yaklaşımınızdan ders çıkarır, aynı hatayı tekrarlamazsınız.