Yine Dream On ile bezeli ikinci The Creator trailer’ı geldi.
Rogue One: A Star Wars Story‘nin yönetmeni Gareth Edwards’ın yeni filmi The Creator, uzun zaman sonra izleyeceğimiz ilk orijinal ve dolu dolu bilim kurgu filmi olacak gibi gözüküyor, daha önce de söylemiştik. Bir süredir uyarlama, devam filmi ya da yeniden yapım olmayan bir bilim kurgu izleyemiyor; bunlarda da açıkçası bilim kurgudan çok fantastik gözlüyorduk. Dolayısıyla The Creator, hiçbir şey olmasa orijinalliği açısından izlenmeye değer bir film olacak ki yayınlanan iki tanıtım filminden hareketle görselliğinden hikâyesine kaliteli bir bilim kurgu olmanın sözünü veriyor. Buyurun ikinci The Creator trailer’ı aşağıda:
The Creator’ın dünyasında uzak bir gelecekte insanlar ve yapay zekâlar -daha doğrusu yapay zekâ tarafından kontrol edilen insanımsılar arasında bir savaş- uzun zamandır devam ediyor. Başında John David Washington’un canlandıracağı Joshua karakterinin bulunduğu bir ekip ise “Yaratıcı” ismi verilen ve savaşın sonunu getirmek, insanlığı yok etmek üzere bir silah üretmiş olan yapay zekâyı bulmak için görevlendiriliyor. Ekip, görevlerini başarıyla yerine getiriyor ve karşılarındaki yaratıcı yapay zekâ olarak küçük bir kız çocuğu buluyorlar. Bizler de filmde hikâyeye buradan itibaren dâhil olacağız.
Öyle görünüyor ki The Creator, daha önce pek çok kez bilinç kazanan robotlarla karşılaşarak girdiğimiz ve muhtemelen eserine göre değişebilecek bir şekilde, kafamızda çözüme kavuşturmaya yahut en azından kendimize bir karar tarafı seçmeye yakınlaştığımız ikilemleri, bu sefer kolay kolay kimsenin tek seferde umursamama tercihini yapamayacağı bir çocuk ile gündeme getirecek.
Diğer yandan bu ikinci tanıtım filminde insanlar ona henüz bilmediğimiz sebeplerle sırtını çevirmişken yapay zekâ ile programlanmış robotlarca büyütülen bir insanın varlığı ve az önce bahsettiğimiz küçük çocuğun da ‘büyüyor‘ olması gibi detaylar var, bunlar da tartışması yapay zekânın uzak bir gelecek senaryosunda yarattığı tehditlerden daha ilginç konular çünkü dürüst olalım, adına yapay zekâ değil ‘uzaylı‘ veya ‘hayalet‘ de deseydik buraya kadar olan kısımda temadan bir şey eksilmeyecekti. Hatta zombi de diyebilirmişiz belli ki çünkü The Creator için yapılan yorumlarda hikâyenin Terminator filmleriyle The Last of Us serisinin Star Wars ile birleşimi kıvamında olduğu çıkarımları bulunuyor.
Bir de tabii daha henüz Mission Impossible’ı izledik ve orada da dünyayı yapay zekâdan kurtarmak üzere iki kısımlık bir hikâyenin içerisine atılmıştık, salt bu olunca insanın ta Dial F for Frankenstein‘dan beri konuştuğumuz şeyleri devam ettirmekten bunalmaması pek mümkün değil. Hele ki benim gibi insan eli değmeden var olamayacak suni, metal yahut silikon birtakım ‘şey‘lere çok iyi veya çok kötü bir anlam yüklemenin saçma olduğuna inanan biriyseniz.
Çıkmamış bir filmin henüz tamamını bilmediğimiz hikâyesiyle ilgili konuşmayı burada kesiyorum. Bilim kurgunun jenerik hikâyeler ve sadece yazıldıkları dönemde bilim kurgu olabilecek eserlerden vazgeçip, korkuyu mu ilgiyi mi, artık hangisini dert edinirse onu kaşımak üzere yeni eserlerle hayatımızda olması, önümüzü görmek için harika bir şey. The Creator da umuyoruz ve iki tanıtım filminden yola çıkarak bekliyoruz ki tam da bunu yapmak için 29 Eylül’de geliyor.
