“DC Comics filmlerini nasıl kurtarırız” sorusu bizim kendimize günaşırı sorduğumuz bir soru. Wonder Woman’ı saymazsak Warner Bros dört beş sene önce Comic-Con’da Man of Steel’ın devamında Batman’in olacağını açıkladığından beri başarılı bir projeye imza atmadı. Bu başarılı proje eksikliği Flash ve Batman gibi projelerin başlamadan türlü çöküşler yaşamaları ve içeride yaşanan yönetici / üst akıl değişiklikleri ile perçinlendi. Şimdi de bir yandan evrenin içinde filmler yapmaya, bir yandan da evreni umursamayan projelere imza atmaya devam ediyorlar.
Bunun ışığında ünlü yönetmen ve podcaster Kevin Smith, Fat Man on Batman isimli podcast’ine konuk aldığı Avengers: Infinity War yazarları Christopher Markus ve Stephen McFeely’ye “Siz olsanız DCEU’yu nasıl tamir edersiniz” diye sordu. Infinity War haricinde Marvel adına First Avenger, Winter Soldier, Civil War, Thor 2 ve Agent Carter’da da yazarlık yapan ikiliden Markus, soruyu şöyle yanıtladı:
“Yani, Marvel’ın mecburiyetten yaptığı şeyi incelerdim; demek istediğim, A-liste karakterli yoktu. Örümcek-Adam yoktu, X-Men yoktu. Listede aşağıya indiler ve, yani, epey ünlü bir karakter biliyorum ama sonuçta Iron Man, henüz o seviyede değildi ve ona çok iyi bir film yaptılar. Ben olsam Batman’i ve Superman’i ve herkesi, gerçi Wonder Woman iyi iş yapıyor ama, kenara koyarım bir süre. Geniş çaplı dünyaya bakıp ‘Şu çocuk’ ya da ‘Şu kız’ diye seçer ve ‘Bir evren değil, sadece çok iyi bir film yapalım ve bakalım ne oluyor’ derim. Şimdiki durumda duvara çok fazla spaghetti atılıyor.”
Markus’un son kullandığı bir Amerikan deyimi, duvara spaghetti atmak “Rastgele sallıyoruz, bakalım hangisi tutacak” tipi bir yaklaşımı ifade etmek için kullanılır. Epey de isabetli. Zaten burada deneyimli yazarın söylediği her şeyi uzun süredir biz de söylüyoruz. Marvel imparatorluğunu önce çok iyi bir Iron Man filmi üzerine kurdu. Diğer karakterleri geçer not alabilecek orijin filmleriyle tanıttı. 2012’deki Avengers’tan sonra tam zamanlı, tam vitesli paylaşılmış evren moduna geçti. Koşmadan önce emekle diyor Markus. Biz de katılmadan edemiyoruz. Siz ne diyorsunuz?