Çok net hatırlıyorum, Harry Potter’ın son kitabı Ölüm Yadigarları 2007 senesinde yayınlanıp, fenomenleşmiş o seriyi sonlandırdıktan sonra belirli zümrelerde tartışılan bir mefhum vardı. Harry Potter zamana karşı ayakta durabilecek miydi? Şimdi çok popülerdi elbette, bu tartışılmazdı, ama 10 sene sonra, 20 sene sonra, 30 sene sonra hâlâ bir klasik olarak anılacak mıydı?

Bu sorunun tam cevabı elbette hâlâ bildiğimiz bir şey değil, ama bana soracak olursanız bu yönde güçlü emareleri görmek şimdiden mümkün. Belki de en önemlisi, hayranların Potter dünyasıyla ilgili hâlâ teori üretmeleri. Son kitabın çıkıp, elde avuçta kalan tüm soruları yanıtlamasının üzerinden sekiz sene geçti; ama bu sekiz senelik süre zarfında hayranlar ilginç teoriler bulmaya, acayip uç noktaları birleştirmeye daima devam ettiler.

Harry Potter Deathly Hallows

İşte bu teorilerden bir tanesi, geçtiğimiz günlerde serinin yazarı güzide insan J.K. Rowling tarafından ön plana çıkartıldı. Tumblr çıkışlı olan ve bir süredir internette dolanan teori, Harry Potter hikayesinin alegorik tarafına odaklanıyor. Rowling bu teoriyi “Evet, ben böyle yazdım” diye çıkartmadı ortaya, ama Twitter üzerinden “Çok güzel bir teori, ve uyuyor da…” diyerek paylaştığı için, en azından eserinin bu okumasını takdir ettiğini söylemek mümkün.

Peki nedir mesele? Ozan Beedle’ın üç kardeş hikayesini anımsıyorsunuzdur. Son kitapta çok önemli bir yer taşıyan bu hikayede üç kardeş Ölüm’le tanışıyorlar ve ondan birer Yadigar alıyorlardı. İlk kardeş, güç istiyor ve Mürver Asa’yı arzuluyordu. İkinci kardeş, kaybettiği aşkına ulaşmak için Diriltme Taşı’nı istiyor, en küçük kardeş ise sadece Görünmezlik Pelerini’ni talep ediyordu. İlk kardeş Mürver Asa’yla düello kazanıyor, sonrasında bununla övündüğü için bir handa hırsızın biri tarafından öldürülüyordu. Ölüm onu öyle alıyordu. İkinci kardeş, sevgilisini ölüm dünyasından geri getiriyordu; fakat sevdiği kadın artık fani dünyaya ait değildi. Bunun üzerine ortanca kardeş, çıldırıyor ve sevdiğine gerçekten kavuşmak için kendini öldürüyordu. Ölüm de onu öyle alıyordu. En küçük kardeş ise, görünmezlik pelerini’nin altında sakin bir yaşam sürüyor en sonunda vakti geldiğinde pelerini çıkartıyor ve Ölüm onu bir dost olarak karşılıyordu.

Harry Potter Deathly Hallows Three Brothers

İşte bu teori, bu hikayenin Potter serisindeki dört karakter için bir alegori olduğunu söylüyor. İlk kardeş, Voldemort. Güç tutkunu ve kibri onun sonunu getiriyor. İkinci kardeş, Snape. Her şeyi kaybettiği aşkı için yapıyor, onu atlatamıyor ve Ölüm, onu bu zaafıyla yakalıyor. Üçüncü kardeş ise Harry Potter. Ölüm’den korkmuyor, ve onu bir dost olarak karşılıyor en sonunda. Peki Ölüm kim? İşte o da teorinin en güzel kısmı: Kitapların hikayesinde, Ölüm’ü Dumbledore temsil ediyor. Voldemort’un da, Snape’in de, Harry’ninde ölümlerini sağlayan olayları düzenleyen bizzat kendisi. Ve Harry “öldüğünde”, onu bir dost olarak King’s Cross istasyonunda karşılayan da bizzat o.

Ben şahsen Rowling’e katılıyorum. Bu gerçekten de çok güzel, ve uyan bir teori. Yazar özellikle niyet etmemiş olabilir; ama her zaman dendiği gibi, bin tane okur varsa, bin tane kitap vardır. Birisi o hikayeyi böyle algılamış, dünyayla paylaşmış, iyi ki de yapmış. Siz ne diyorsunuz?

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.