Black Panther hayatına yüksek beklentiyle başlamış bir film. Bu beklentilerin bir bölümü kültürel; çünkü kendini popüler sinema ekranında temsil edilirken görme şansını bulamayan bir coğrafyayı konu ediyor. Bir bölümü markasal; çünkü Marvel Cinematic Universe’in Infinity War öncesi son çıkışında duruyor. Bir bölümü ise, ilginç bir şekilde, yönetmensel; zira filmin başında yirmi birinci yüzyılın en heyecan verici genç yönetmenlerinden Ryan Coogler duruyor.
Peki tüm bunların ışığında, film nasıl? İzledik, spoiler vermeden sevapları, spoiler vererek günahlarını anlatacağız.
Burası işin tatsız kısmı. Yüreği kaldırmayacak olanlar, sevap yazısına yönelsin.
1. Temponun Dengesizliği
Çatır çatır anlatacağım.
Film bir flashback sekansıyla girizgahını yaptıktan sonra, T’Challa’nın özel bir görevi ile başlıyor. İlk baştaki küçük diyaloglar, o an itibariyle nereye çıktığını anlamadığınız paslar, yavaş planlar sizi filme sokuyor. Sonra özel görev başlayınca çok şekill sekanslar çıkıyor karşınıza. Nabzınız iyice artıyor. Heyecan doruklara doğru çıkarken, Wakanda’ya giriş yapıyor T’Challa’nın gemisi. Artık bu noktada gönlünüz öyle bir titreşim frekansında ki, şehirde uç deseler kendiniz uçarsınız. Öyle bir coşkuyla geliyor film… Sonra da bu coşkuyu inşa ettiğini komple unutuyor ve hızı bir anda 7km/s’e çekiyor!
Bu çok inanılmaz bir şeydi sevgili geekler benim için. Hiçbir film bana bu kadar tempo konusunda ters köşe yapmamıştı. Film resmen iki adımdan sonra tekrar sağ ayağıyla turnikeye kalktı ama topu potaya bırakmadan yere indi; hkem düdük çaldı, film yine umursamadı, üç sayı çizgisinin gerisine gidip uzaktan bir şut denedi. Allah’ı var ribaunda çok hızlı koştu ama bu sefer de topu panyadan söktükten sonra da gidip bench’e oturdu. Filmin çok fazla yerinde nabzım yüksekken uzadıkça uzayan konuşmalar dinledim, çok fazla yerinde soluk verileceği yerde film vakit harcamadan bir sonraki konu başlığına geçmeyi tercih etti.
Bu metnin kabahati değil, bence metin çiçek. Oyunculuklarda ve görüntü yönetmenliğinde de eser miktardan fazla kusur bulunmuyor. Sorun kurgu. Gerçekten sahnelerin birbirlerine bağlanmaları konusunda enteresan tercihler yapılmış. Boşluklar düzgün dağıtılmamış. Bazı noktalarda ateşin altı yeterince kısılmamış. Bu filmin stilistik olarak da tutarlı olmasının önüne geçmiş. Hoş, onun en büyük müsebbibi şu:
2. Gidişatın Heyecansızlığı
Yani… Ne olacak Black Panther ölecek mi? Yoo. Black Panther tahtı terk edecek mi? Yoo. Wakanda’nın başına çok kötü bir şey gelecek mi? Yoo. Bunları ben müneccim miyim biliyorum? Ne münasebet. Infinity War fragmanı izledim. İşte taht orada, panter orada, memleket orada. Bu yüzden de filmin konusunu “T’Challa’nın tahtına göz diken hasetli kuzen” olarak belirlemiş olmaları gerçekten ahmak ıslatan bir tercih gibi geliyor bana.
Filmin %98’ini şaşkınlıktan çok uzak bir hissiyatta izliyor insan bu sebepten. On iki yaşından büyük ya da on ikiden fazla sinema filmi izlemiş kimsenin Black Panther izlerken “Oha?” diyeceği bir sahne yok. Merak uyandıran bir sahne de yok. Film esnasında T’Challa’nın önüne bir takım görevler konuluyor, bir takım sorunlar çıkıyor. Çözeceğinden kimsenin şüphesi yok. Ortada gerçek bir tehdit yok. Sizi terletecek bir gerginlik yok. İzleyeni yeni yerlere götürecek bir viraj da yok. Dümdüz gidiyor film. Bir noktadan sonra bunu kurtarabilecek olan tek şey, cesur bir iki hareket olacak; fark ediyorsunuz.
İşte onu da yapmıyor.
3. Konunun Cesaretsizliği
Bakın, filme çok sinirli değilim. Agresif kötü bir film değil Black Panther. Gelin görün ki ayıp. Artık sene olmuş 2018, gözünüzü seveyim biraz billur katın hikayelerinize. Kötü adama gariban öldürtmek bir cesaret örneği değil. Kötü adama gariban öldürtmemek de bir cesaretsizlik örneği değil. Gelin görün ki koskoca Wakanda Kralı T’Challa’yı kendisine taht için tüm kabilelerin gözü önünde ölümüne ritüel dövüşü için meydan okumuş düşmanına “Seni öldürmek istemiyorum, teslim ol” diyecek seviyeye çekerseniz bu yazık. Tahtı ele geçiren Killmonger’ın tek “iğrenç” icraatinin çiçek yakmak olacağını söylüyorsanız bu ayıp.
Dahası, evet, filmin çok enteresan bir “Dışarıya müdahil olup yardım mı edelim, içeride kendi yağımızda mı kavrulalım” tartışması var. Ama bunun haricindeki hiçbir sert konuya girmeye gözü yememiş. “Krallar zor kararlar verirler” demek gibi bir niyeti var, ama bu zor kararları karakterlerine konduramıyor. T’Challa’yı gözünü ve kalbini karartacak durumlara sokamıyor. Özellikle karakteri çizgi romanlardan tanıyanlara özellikle batacak bu mevzu.
Fakat şu, bence herkese batacak.
4. Kötü Adam Planının Çaresizliği
Yav kamon. Sene olmuş 2018. Hâlâ böyle soğan cücüğü anlamsızlığında kötü adam planları yazıyorsunuz. Neden?
Paşam küçüklüğünden gıcık T’Challa’ya. Sonra Wakanda’nın baş düşmanlarından biriyle ittifak kuruyor. Niye? Belli değil. Ne kadar zamandır, ne amaçla? Önem verilmiyor. Klaw’ı öldürüyor sonra Killmonger. Neden öldürdüğüne dair ufak bir açıklama var, ama bu açıklama neden o an öldürdüğü sorusunu görmüyor. Adamın taht üzerinde sahip olduğu hak, bu hakkı elde etmesi için yapması gerekenler, yaptığının karşılıkları falan hiç açıklanmıyor. Bir de yukarıdaki cesaretsizlik uyarıp T’Challa’yı belirgin bir şekilde öldürmekten imtina da edince olan Michael B. Jordan’ın bebeksi oyunculuğuna oluyor.
5. Kralın İktidarsızlığı
Ancak filmin en büyük problemi aslında bu. Filmde T’Challa etkisiz bir eleman. Öyle geliyor izlerken. Kendisine ait fazla düşüncesi yok. Etrafındaki karakterlere reaksiyon vererek var oluyor. Civil War’da daha belirgin hatları vardı karakterin, burada ise her biri silikleşiyor. Filmi izledikten sonra aklınızda sadece T’Challa’ya atfedebileceğiniz bir havalı an, bir şekil sekans, bir anlamlı karar anımsamakta zorlanacaksınız. İçinde T’Challa’nın geçtiği güzel sahneler var, ama bunların da çoğu ya başkasının fikirleri, ya başkasının başarıları, ya da başkasının hatalarına karşı Kral’ın aldığı tavırlar.
Genel olarak bir Kral yok yani karşınızda. Varsa da, iktidarsız.
Sevap yazısı da şu anda sitede, onu da arayan bulur. Ancak genel bir kanaat de isteyen olur, olacaktır. Puanlama vermek çok çiğ, o yüzden de son cümleye şöyle gelmek lazım: Black Panther kötü bir Ryan Coogler filmi. Black Panther iyi bir Marvel filmi. Bu cümlelerin birbiriyle olan ilişkisinden bir mana çıkarttıysanız, filme çok coşmayacaksınız. Bu cümleler birbiriyle ilgisiz geldiyse, muhtemelen çok eğleneceksiniz. Durum budur.