Jessica Jones’un son sezonuna sayılı günler kala, Netflix’ten resmî bir tanıtım yayınlandı. Ufukta yeni bir aşk, yeni bir düşman ve elbette yeni bir son gözüküyor:
İlk sezondan itibaren kendisine bir kahramanmış gibi yaklaşılmasından hoşlanmayan ve küçük çöplüğünde takılmak isteyen Jessica’yı, ikinci sezonun sonunda annesinin de katkısıyla gücünü, gücünün getirdiklerini; sahip olduklarını ve olabileceklerini kabullenirken bırakmıştık. Üçüncü sezonda bu sefer -Trish’in mızmızlıkları ve bazı ismi lazım değil diğer yan karakterlerin saçma dramalarından fırsat kalırsa- Jessica’nın kendini bir kahraman olarak kabullendirmeye çalışmasını izleyeceğiz gibi gözüküyor.
Tanıtımdan gördüğümüz kadarıyla diziye yeni ve son bir düşman katılıyor. Jeremy Bobb’un canlandırdığı karakterin ismi Gregory Salinger. Kendisi Foolkiller ismiyle çizgi romanlardan hatırlayabileceğiniz gibi bir seri katil. Serinin önceki iki sezonundaki kötülerin aksine, Salinger’ın kötü adamlığının sadece Jessica ve onun geçmişi ile ilgili olmaması seyir zevkimizi artırabilir diye düşünüyorum.
Bu sefer karşımızda bir seri katil var. Sırf canı sıkıldı diye bütün dünyayı kontrol etmeye çalışan birinin aksine bir seri katil ile yollarının kesişmesi, Jessica’nın aslen özel bir dedektif oluşu ile de gayet uygun. Dizinin bizleri saplantılı bir âşık olduğuna ikna etmekte bence başarısız olduğu bir kötü adamın aksine Jessica’yla benzer karakter özellikleri gösteren, belirli türden insanları öldürmeyi amaç edinen ve bir seri katil olduğu için beklendik şekilde psikolojisi normal olmayan bir kötü adamın Jessica’ya kafayı takması da gayet mantıklı görünüyor.
Salinger’ın diziye girişiyle, bir önceki sezonda kötü bir noktada bıraktığımız Trish ve Jessica ilişkisi, ister istemez düzeliyor. Jessica’nın kendi ifadesiyle Salinger, ikisinin toplamından da zeki bir adam olarak karşılarına çıktığı için, iki kardeş, ona karşı güçlerini birleştirmek durumunda kalıyorlar. Öte yandan Salinger’ın avukatlığını yapan kişinin Jeri Hogarth olması da dizinin hikâyesi açısından bir başka problemin önünü açmış oluyor.
Bu sezon diziye katılan bir karakter daha var: Benjamin Walker’ın canlandıracağı Erik Gelden. Erik Gelden, her ne kadar Daredevil ve Punisher çizgi romanlarında zaman zaman gözüken Mind-Wave‘in ismi olsa da, en azından tanıtımdan gördüğümüz kadarıyla Jessica Jones özelinde böyle bir bağlantı kurmayacaklar. Jessica ile romantik bir ilişki içerisinde bulunan bu karakter hakkında serinin yaratıcısı Melissa Rosenberg’in söylediği kadarıyla Erik, dizinin mizahî ve seksî taraflarına katkı sunacak ve Jessica’nın farklı bir yanını keşfetmemize olanak sağlayacakmış.
Son sezon için yeni bir aşk hikâyesine daha ihtiyaç var mıydı cidden bilemiyorum, ikinci sezonda Oscar karakteri ile Jessica’ya zaten yeterince farklı bir yan vermişlerdi sanki. Öte yandan ardı ardına iptal edilen Iron Fist, Luke Cage ve Daredevil’in ardından; son kez The Defenders’tan kalma ufak bir şeyler görmek isteyenleriniz vardıysa, Oscar yerine ikâme edilen başka bir partnerin oluşunun, Luke Cage’i bir daha kesin olarak görmeyeceğimizi kanıtladığını söyleyebiliriz.
Jessica Jones’un final sezonunu izleyecek olmamız, aynı zamanda Netflix ve Marvel ortaklığının da son ürününü görmemiz anlamına geliyor. Sizleri bilemem ama ben iyisi ve kötüsüyle beş tane sevilen çizgi roman kahramanının hikâyelerini izleme imkânımız olmuştu diye düşünüyorum. Özellikle Daredevil’den yana boynumuz bükük kaldı, kader, ne yapalım. Umarım Jessica Jones’un bu son sezonu, çok büyük beklentiler olmasa bile, en azından ilk sezonun ayarında olur da güzel bir kapanış yapmış oluruz, ne dersiniz?