Süper kahraman kadar hayatımızda yer etmesine rağmen oturaklı bir tanımını yapamadığımız bir kavram daha yoktur muhtemelen. Biliyorum, işin içine sosyal bilimci gibi bakan birini eklediğinizde her şeyin tanımı blurlaşmaya, sınırlar belirsizleşmeye başlar; “kola nedir ki?” sorusunu bile soracak konuma gelirsiniz; ama bu öyle dışarıdan zorlama bir tanımsızlıkla belirlenen bir şey değil. Gerçekten de süper kahraman dediğimiz şeyin ne olduğunu tespit etmek zor. Ama yine de bu tabiri kullanıyoruz.
Vakti zamanında bu tip şeylerin ismini koymayı ya da var olan isimlerini değiştirmeyi sevenler bu bilinmezlik sorununa kostümlü kahramanlar gibi bir tabir bularak çözüm getirmeyi denediler. Neticede gerçekten de süper kahraman dediğimiz şeylerin çoğunun en belirleyici özelliği bir kostüm giyiyor olmalarıydı. Bunu yapmalarının sebebi süper kahraman dediğimiz herkesin süper olmamasıydı şüphesiz, ama hemen hemen hepsi kostümlüydü.
Bu iyi, hoş, ama yetersiz bir tanım. Zira olayı kostüme bağladığınızda –vakti zamanında Iron Man 3’ün de sorguladığı gibi– kahramanlığın ne kadarının kostümden, ne kadarının ise içindeki kişiden geldiğini hakkıyla belirleyemez hâle geliyorsunuz. Yani siz kahramanları kostümleriyle tanımladığınızda, açık ve net bir şekilde Tony Stark’ı değil, Iron Man’i kahraman ilan ediyorsunuz ki bu da pek çok karakteri bu tanımın dışında bırakıyor. Süper güçleri olsa dahi.
Üstelik modern uyarlamalarda çoğu zaman bu karakterlerin kıyafetleri senin benim giydiğim şeylerden çok da farklı gösterilmiyor. Örneğin gözünüzü kapatın, aklınıza Wolverine’i getirin. Muhtemelen aklınıza iki tarzdan biri gelecektir. Biri, evet, sarı-siyah uzun kulaklı kostümü. Diğeri ise filmlerin popülarize ettiği daha sade görünüm: beyaz atlet, mavi kot, asker künyeleri. Bu durumda Wolverine’in bu hâli tanımın dışarısında mı? Ne diyeceğiz kendisine o zaman?
Bence “süper kahraman” kelimesinde bir sorun yok. Sorun, bu kelimenin tabir ettiği anlamda. Bunu değiştirmemiz gerek, ve açık konuşmam gerekirse, nereden başlamamız gerektiğini biliyorum. Süper kahraman dediğimiz şeyin ne olduğunu tanımlayacaksak, işe yeni bir karakterin üzerinden başlamamız gerekiyor. Katniss Everdeen.
Bunu dün bir bölümünü haberleştirdiğimiz Joss Whedon – Buzzfeed röportajından sonra düşünmeye başladım. O röportajda Whedon, Hunger Games’in rüzgarıyla etrafta filizlenmeye başlayan ve İngilizce’de “young adult franchise” denilen Maze Runner, Divergent, The Host gibi örnekleri kapsayan filmleri süper kahraman filmi olarak gördüğünü söylüyordu. Dürüst olayım, bu ikisini şu sıralar sinema dünyasına damga vuran iki farklı trend olarak görmüştüm hep bugüne kadar. Ama Whedon haklı, burada mührü basan sadece bir trend var. Bunların hepsi süper kahraman filmi.
İşte burada da süper kahramanın ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Burada üç örnek üzerinden gitme taraftarıyım. Biri, Hunger Games’in ana karakteri Katniss Everdeen. Diğeri, bir başka young adult efsanesi Harry Potter, sonuncusu ise bu tartışmaların içerisinde sık sık kendine yer bulan bir karakter. Batman. Bu üçünün farklarını bulmak, ortak noktalarını tespit etmek tanımı tekrar yapmanın kilidini elinde tutuyor. Çünkü bana soracak olursanız, bu üçlü arasında bir süper kahraman olmayan tek karakter, gerçekten süper güçleri olan da tek karakter aynı zamanda.
Dilerseniz önce eldeki verilere bakalım. Katniss Everdeen, distopik, kastlara ayrılmış ve otorite tarafından şiddetli ve hunharca ezilen bir toplumda yaşıyor. Harry Potter, büyücülerin tarihindeki en büyük teröristlerden birinin güçten düşmesine istemeden sebep olduktan sonra, onun geri yükselmesini engellemeye çalışıyor. Batman ise suç ve yozlaşmanın kol gezdiği şehrine kendi yöntemleriyle düzen ve huzur getirmenin derdine. Bu karakterlerden Katniss ve Batman’in süper güçleri yok, Harry’nin ise var.
Ama bu üçlüden süper kahraman olanlar Katniss ve Batman, olmayan ise Harry. Açıklayayım.
Bence süper kahramanı tanımlarken, ne süper güçlere, ne de kostüme değinmeye pek bir gerek yok. Daha doğrusu süper güçlerden söz ederken işi doğa üstü şeylere bağlamak büyük bir yanılgının ürünü. Süper kahraman dediğimiz şey, ellerinden ateş çıkartma, kurşun geçirmeme ya da ışık hızında uçma gibi şeylerle tanımlanmıyor. Bir kahramanın süper olması için iki şey gerekiyor; sıradışı bir kötülüğe karşı mücadele etmeleri ve kendi evrenlerinde o kötülüğe karşı başka kimsede olmayan araç, donanım ve yeteneklerle mücadele ediyor olmaları.
Bu iki konsept birbirlerini besliyor. Batman’in mücadele ettiği şey, Gotham şehrinin sıradışı, inanması güç yozlaşması. Batman kıçından şimşek atarak mücadele etmiyor bununla, zira önemli olan şu, bu yozlaşmayla zaten kıçınızdan şimşek atarak mücadele edemezsiniz. Superman dünyayı Darkseid’dan kurtarabilir, ama Gotham’ı temizleyemez. Zira Gotham, sadece Batman’in taktiksel dehası ile sembolizm ve korku taktikleri kullanımının çözebileceği bir pislik batağı içinde yüzmektedir.
Katniss’de de hakeza. Öncelikle Katniss, o evrende kimsenin olmadığı kadar iyi bir okçudur. Onu ilk önce bu diğerlerinden ayırır, hikaye içerisinde gözümüze bu sokulur. İkincisi, Hunger Games’e adını veren açlık oyunlarında, daha baştan diğer kimsenin davranmadığı şekilde bir duruş sergiler. Kardeşi yerine gönüllü olmasıyla başlayıp, Peeta’yı öldürmek yerine onunla birlikte intihar etmeyi tercih etmesine kadar giden süreçte öykü bize şunu anlatır: Katniss’te sizin normal hayatınızda görmediğiniz, o evrende de daha önce görülmemiş olan bu iki karakter özelliği var ve Panem’i yıkabilecek tek kişi o.
Harry Potter ise gerçekten de üzerine uzmanlaşırsa kıçından şimşekler çıkartabilecek bir karakterdir, ama bir süper kahraman değildir. Zira o evrende Harry’nin yapıp da diğerlerinin yapamadığı tek bir şey yoktur. Hatta kitaplarda bu sık sık vurgulanır. Felsefe Taşı‘nın final sahnesi buna muazzam bir örnek teşkil eder. Harry, Quirrell’a ulaşmak için iki arkadaşının kendisinden daha iyi olduğu konularda maharetlerini sergilemesine bağımlıdır. Ron satrançta bu kadar iyi olmasa, Hermione de böylesine zeki olmasa, Harry o son odaya ulaşamaz.
Yanlış anlamayın, her kahraman yardım alır. Batman’in Robin’i, Katniss’in Peeta’sı vardır. Ama burada başka bir durum var. Süper kahramanların yardım aldıkları karakterlerle ilişkileri romantik ya da usta-çırak eksenlerinde olabilir, ama Harry’nin yan karakterleriyle sahip olduğu mutualist bağlılık şeklinde olamaz. Harry Potter kitaplarında hemen hemen her konuda Harry’nin yapabildiklerini daha iyi yapabilen karakterler vardır, hatta kitabın ana temalarından biri de budur zaten; arkadaşlık, ekipdaşlık, yardım alabilme ve isteyebilme. Harry ne savaşta, ne taktik belirlemede, ne de liderlikte ya da duruş sergilemede kendi evrenin en özel, en önemli, en süper karakteri değildir.
Evet, Harry seçilmiş olan titrini taşır ama bu titr ona onu seçen tarafından verilmiştir; yani yine özel bir durum yoktur. Kitaplarda da belirtildiği gibi, Voldemort Potter yerine Neville’i tercih etse, hortkulukun Neville’e geçme, kehanetin söylediği biri diğerini öldürecek cümlesi Longbottom için geçerli olma ihtimali mevcuttur. Neo gibi “bizi sadece sen kurtarabilirsin” durumu yoktur yani anlayacağınız. Daha doğrusu, mesele bu kadar düz değildir. Buradaki kehanet kendi kendini haklı çıkaran türdendir.
O yüzden uzun yazıyı toparlayalım, süper kahramanları süper yapan şey doğa üstü güçleri değildir. Senin benim de yeterli eğitimle ya da karakter meziyetiyle de sahip olabileceğimiz şeyler dahil kilit bazı parçalar, eğer mevcut evrende başka kimsede yoksa ve bu özellikler o karakteri yine o mevcut evrende bulunan sıradışı kötülükle savaşmak için tek geçerli aday hâline getiriyorsa, bahsi geçen karakter bir süper kahramandır. Ne kostüme, ne de şimşeklerle büyülere girmeye hiç gerek yok…
17 Comments
Yazılarınızı her gün takip etmekte ve bir hayli beğenmekteyim. Söz konusu yazınız da oldukça güzel olmasına karşın, “süper kahraman” ile “kahraman” kavramlarının ayrı tutulup buna göre bir analiz yaparak bir sonuca varmanın daha doğru ve isabetli olacağını düşünüyorum. Zira “süper güçler”in bir kişiyi süper kahraman yapıp yapmayacağı bu durumda hiçbir şey ifade etmeyebilir ki süper kahramanların çıkış noktası da aslında inkar edemeyeceğimiz bir şekilde süper güçlerdir.
Deadpool, Punisher, ghostrider tarzı karakterlerin süperhero olup olmadığı daha büyük bir konu veya başlık olurdu. Daha doğrusu özelgüçleri olup kötülerle savaşmasına rağmen insan öldüren karakterler süperkahraman mıdır bence bu irdelenmesi gereken konu.
Senin değindiğin nokta kahraman olurken izlenen yol ve yöntem farklılığın belirtmek olmuş,ayrı bir tartışma konusu ve güzel bir nokta.Bana kalırsa punisher kahramandır,diğerlerini ayrıca incelemek gerek.
Deadpool, Punisher gibi alışık olunmayan yöntemlerle (öldürme, vs.) ilerleyenler için zaten “antihero” tanımı yapılıp onların adı kondu tam bir açıklama ile.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Antikahraman
Yazı güzel ancak bahsedilen konu aslında bu kadar çetrefilli değil!İnsanlığın mücadele ederek oluşturduğu ve genel-geçerliliği olan bütün norm, kural ,kanun,asayiş gibi kavram ve değerleri korumaya çalışan her kimse, o özel güçleri olsun veya olmasın kahramandır,süper kahramandır.
bence bu tanım da hatalı. genel geçerliliği olan norm, kural, kanunları koruyan dersek o zaman insan tarihinde devrim yaratan herkesi kötü adam yapmış oluruz. buna hz. muhammed de dahildir, darwin de, atatürk de, martin luther king de.
yazdıklarından birşey anlamadım açabilir misin biraz?devrim yapmak nasıl olduda benim yazdıklarımla kötü oldu sonucuna vardın anlamadım?şimdi insan haklarını korumak kötü mü?ezilmişlere yardım etmek kötü mü?
demir, ozan’ın söylemeye çalıştığı şey, yazdığını direkt olarak alırsak atatürk’e de o zamanın genel-geçerliliği olan tüm norm, kural, kanun, asayiş ve adalet gibi kavramlarını bozmak için yola çıktığı için “kötü adam” demek gerekiyor. bu normlar yanlış olduğu zaman bunları bozmaya çalışanlar kötü adam değil, kahraman olurlar genelde.
yiğit kardeş ,arkadaş koskoca paragraf içinden sadece bir yeri cımbızla çekip alma hatası yapmış ve onun üstüne düşünmüş ki bu hatalı. cümle aynen söyle “İnsanlığın mücadele ederek oluşturduğu ve genel-geçerliliği olan bütün norm, kural ,kanun,asayiş, adalet gibi kavram ve değerleri korumaya çalışan her kimse”, bu durumda örnek olarak insan hakları beyannamesini ele alıcam şimdi insan hakları beyannamesindeki belirtilen haklar evrestin tepesinde de geçerli ,dünyadan 100 mlyon ışık yılı ötedeki boşlukta da geçerli bu genel geçerlilik deniyor.İnsan hakları insanların canlarını vererek ve uzun mücadeleler sonunda elde ettiği tolumsal yaşam veya bireysel yaşam haklarını içerir,bunların hepsi birer kural kanun veya normdur,hepsi adalet ve asayiş için vardır.Yine örnek marvel civil warda gördüğümüz üzere american devleti kahramanlar kaytı yasası çıkarıyor bir kısım kahraman kabul ederken ,başa cap olmak üzere insan haklarına aykırı oldugu için kabul etmiyor,işte burda devlet kanundan değil,genel geçer olan ve insanların haklarına önem arz eden kuralar daha önemli oldugu ortaya çıkıyor.kısacası burda bahsettiğim herhangi bir devletin çıkardıgı kanun veya kurallar değil,tüm insanların oluşturduğu genel geçer kanunlar ve kurallar ki bunlarda pozitive ve iyilikten yana olurlar zaten yoksa kahraman tanımı içnde zeten kullanılamaz.
melez prens’te muggle başbakanı ile sihir bakanının görüşmesi bölümünde bir kısım vardır, muggle başbakanı tam sihir bakanı çıkmak üzereyken “ama siz büyücüsünüz! istediğiniz her şeyi halledebilirsiniz?” der.
fudge ise buruk bir gülümsemeyle, “mesele şu ki, başbakan, karşı taraf da sihir kullanabiliyor…” der.
Ayrıca incelemenin kitaplar üzerinden yapılmış olmasını sevdim. Çünkü o berbat filmlerde David Yates’in üstün yaratıcılığı ve sinematik yorumu devreye girerek tüm mesaj “sen seçilmiş kişisin Harry, bizi ancak sen kurtarabilirsin, başka şansın da yok.” düzeyine indirgenmişti.
Karşıt fikir bence Süper Kahraman ile Kahraman farklı şeyler. Her kahraman süper değildir bence.
İtiraz etmeye hazır bir şekilde okumaya başladım, ikna olup beğenip bu yorumu yazarken buldum kendimi 🙂
Kahraman-süper kahraman-anti kahraman diye genişleyen bir yazı senden çok güzel çıkar bence.
Yazını doğru buluyorum ama insanlar umarım bunu süper gücü olan süper kahraman olmaz gerçek değildir tarzında anlamaz supermanin süper kahraman olduğunun farkındasınızdır umarım ayrıca şurada bir takılma var kendinden güçlülerin olması harry pottera zate n süper kahraman demek saçmalık ama kendinden güçlü kişiler olması bu kişinin süper kahraman olmadığı anlamına gelmez çırak usta ilişkisi olayı sadece o çözebilir derken nightwinginde batman olduğunu unutmamak lazım
@yiitcanerdoan:disqus abi şu sitede istediğim tek yazı dizisi, “Türkiyede Süperkahraman Olmak” gibisinden bir yazı dizisi. Neden yok, varsa hangileri, olması için ne lazım gibisinden birkaç makale.
Türkiyede özgün bir süperkahraman neden yok? Süperkahraman filmi neden yok?
Takip edilen bir site haline geldiği için umarım güzel bir mesaj olur bu tarz yazılar çizerlere, senaristlere ve yönetmenlere.
Karmakarışık yazdım ama çok doluyum abi, anla beni. Altar’ın oğlu Tarkan’ı sıfırdan ve mükemmel efektlerle neden sinemada görmeyelim ki be abi.
Yiğitcan Erdoğan abi şu sitede istediğim tek yazı dizisi, “Türkiyede Süperkahraman Olmak” gibisinden bir yazı dizisi. Neden yok, varsa hangileri, olması için ne lazım gibisinden birkaç makale.
Türkiyede özgün bir süperkahraman neden yok? Süperkahraman filmi neden yok?
Takip edilen bir site haline geldiği için umarım güzel bir mesaj olur bu tarz yazılar çizerlere, senaristlere ve yönetmenlere.
Karmakarışık yazdım ama çok doluyum abi, anla beni. Altar’ın oğlu Tarkan’ı sıfırdan ve mükemmel efektlerle neden sinemada görmeyelim ki be abi.
yani polat alemdar bir süper kahramandır diyosun 😀
İşin tanım kısmı hakkında pek bir fikrim yok, yani “Süper Kahraman” kime denir, doğrudan bir tanım yapamam. Ancak yazının içeriğindeki Harry, Katniss ve Batman örneğinde, Katniss ve Harry’yi farklı bir yere, Batman’i ise farklı bir yere koyulması gerektiğini düşünüyorum. Bu düşüncenin temel sebebi de, hem Katniss’in hem de Harry’nin “zorunluluktan” kahraman olması en büyük özellikleri, Batman ise “kendi tercihi” ile kahraman oluyor. Katniss, kız kardeşini korumak için, Harry ise “villain” karakterin tercihi yüzünden kendileri seçmedikleri halde kahraman potansiyelinde oluyorlar, kendilerine has özellikleri ve karakterleri ise “kahraman” olma yolunda, mevcut durumlarını destekliyor.
Katniss’in okçuluk yeteneğinin, ve yarışma sırasındaki “humanist” tavrının, Harry’nin konumuna göre çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Yazıda Harry’nin, -kitapta da kendi ağzından sıkça belirtildiği gibi- şans ve yardım ile başarılı olduğu belirtilmiş ancak Harry’nin de yaşıtlarına oranla oldukça iyi olduğu durumlar mevcut. Yaşına göre patronus büyüsündeki yeteneği, karanlık sanatlara karşı savunmada “olağanüstü” yeteneği, ve hatta bu yetenek sayesinde kendi yaşıtlarına D.O. döneminde ders vermesi örnek gösterebilir. Nitekim, Harry’nin de tıpkı Katniss gibi “humanist” ve “kahraman olma egosu” özelliklerini gösterdiği birçok durum mevcut, hatta rakibi Voldermort bu özelliklerin farkında olarak “Zümrüdanka Yoldaşlığı” kitabında kendisine tuzak bile kurmuştu.
Gotham’da, Bruce Wayne kadar zeki başka birileri de mutlak vardır, ya da iyi dedektiflik özelliklerini olan başka birileri de vardır, ya da -çeşitli sebeplerden- yozlaşmanın ve kötülüğün karşısında durmak isteyen başka birileri de vardır, ya da Wayne kadar zengin olanaklara sahip başka biri daha olabilir. Ancak bu özelliklerin tamamına sahip olan başka bir karakter bulunamaz. Katniss’in evreninde ise, özellikle yarışma sırasında, diğerlerinden farklı bir tutum sergilediği bir gerçek. Ancak aynı evrende Katniss’in yerine başka birini koyamama durumu çok mümkün değil. Yani eğer Katniss, kız kardeşini kurtarmak adına yarışmaya katılmasaydı, benzer durumda olan başka biri “kahraman” statüsüne ulaşabilirdi. Batman için ise bu durum pek geçerli değil.
Sonuç olarak, Katniss ve Harry “zorunluluk” ve/veya “kader”den dolayı “kahraman” olmuş, kendi kişisel becerileri ve istekleriyle de bu “kahraman”lık konumunu sabitlemiş, “sıradan insanların da kahraman olabileceği” tezini öne süren karakterlerdir. Ortak özellik olarak bakıldığında da kendi tercihiyle “kahraman” olan Batman’den farklı bir konumda olurlar.