Size çok samimi bir itirafta bulunacağım: Bölümümü ve işimi gerçekten çok seviyorum. Özellikle de geek dünyasına dair yorumlanacak bir olayda ikisinin çizgileri birleştiğinde, gerçekten şahane hissediyorum kendimi. Çok değil, geçenlerde yaptığım şöyle bir haber sayesinde aynı şeyleri düşünüyordum ki, üzerinden çok geçmeden yine benzer duyguları yaşayabilmek için elime bir fırsat geçti sonunda. Umarım birazdan bahsedeceğim meselede sizler de aynı hissiyatı paylaşıyor olursunuz benimle.
Haberi hiç acımadan, direkt olarak veriyorum, sıkı durun. Sherlock ve Hobbit’ten başrol olarak tanıdığımız gönüllerimizin şahı Martin Freeman‘ın yapımcılığını üstleneceği bir Paradise Lost televizyon dizisi geliyor! Ortak yapımcılarından birinin “İncil’i ele alan bir Game of Thrones gibi” sözünü kullandığı yapım için ise Martin şunları söylemiş:
“Kayıp Cennet destansı, heyecan verici ve inanılmaz derecede modern. Ve belki de ‘şeytan’ ilk defa, en iyi dile getiriliş öyküsüne sahip olacak!”
Henüz başka detayları belli olmayan yapımın konu alacağı Paradise Lost’tan, yani Kayıp Cennet‘ten, bahsetsek bir de, ne düşünürdünüz acaba? Zira uyarlanacak malzemenin önemi ve derinliği konusunda buraya kısaca bir şeyler yazmak boynumuzun borcu dedik. Eğer siz de tamamsanız, gelin hep beraber Freeman’ın kurtaracağı kayıp cennetin detayları neymiş bir ona bakalım.
Öncelikle minik sorularla başlayalım: On yedinci yüzyıl hakkında neler biliyorsunuz? Bu dönemdeki İngiltere’ye dair ne tarz bir bilgi birikiminiz var? Daha önceden hiç John Milton adını duymuş muydunuz? Peki ya Paradise Lost ismi size bir şey çağrıştırıyor mu? Soruların çoğuna olumsuz bir yanıtınız varsa üzülmeyin; çünkü bugün size bunu anlatmak için buradayım!
Paradise Lost, aslında dönem olarak oldukça karmaşık yılların bağrından kopup gelmekte. İngiltere’yi büyük bir iç savaşa sürükleyen Birinci Charles‘ın hüküm sürdüğü senelerden bahsediyoruz. Parlamentoyu fazla hafife almasıyla kral taraftarları (Cavaliers) ve meclis yanlıları (Roundheads) arasında tarihe izini bırakacak önemli bir anlaşmazlığa yol açmıştır kendisi. Zaten bu sorun sebebiyle yaşamasına çok da izin verilmemiş ve katledilen ilk İngiliz kralı olarak adını İngiliz kraliyet kayıtlarına yazdırmıştır. Öldürülmesinin ardından “cumhuriyet” adı altında bütün ülkeyi kontrol etmeyi hedeflemiş Oliver Cromwell‘in monarşik yöntemlerine maruz kalmıştır İngiltere bu yıllarda. Yani anlayacağınız o yıllarda batmayan güneş, Arap saçından hallice vaziyetlere karışmış.
Tabii tüm bunlar yaşanıp bittikten ve İngiltere tekrardan belli olan düzenine kavuştuktan sonra, John Milton’ın bu yıllara referanslar verebileceği çok önemli bir eseri yayımlanıyor: Paradise Lost. “Tanrı’nın yöntemlerini gerekçelere dayandırma” amacıyla yazdığı bu eseri, görme yetisini kaybettikten sonra İngiliz edebiyatına kazandırmıştır Milton. Şeytan’ın, Tanrı’ya olan isyanı ile başlayan epik şiir; meleklerin düşüşünü, Tanrı’nın ilk insanları yaratışını, Şeytan’ın hırsı ve kibri yüzünden açmış olduğu savaş sonucunda ilk günahın işlenmesine ve dolayısıyla da ilk insanların cennetten düşmesine neden olması gibi konuları öyküleştiriyor. Genel anlamda Adem ile Havva’nın kanına girerek kendi amacı uğrunda onları harcıyor Şeytan, en kısa özetiyle bunu söylersek yanlış olmaz sanırım.
Tanrı’nın krala ve onu öldürmeye ant içmiş Şeytan’ın da tıpkı kralı katledenlere benzetildiğinin düşünüldüğü bu önemli eserde, Milton’ın yer yer klasik mitolojilere verdiği referanslar da bulunuyor. Çoğu eleştirmenin, Milton’ın anlatışı üzerinden tartışma yaratan konuları gündeme getirdiği Paradise Lost’un, bir de Paradise Regained isminde devam kitabı bulunmakta. “Kayıp Cennet”in sonraki öyküsü “Cennet Yeniden”de ise, Adem ile Havva’nın tekrardan Tanrı tarafından affedilmesi konu edinilmiş. Betimlemeleri, karakterlere kazandırdığı detaylar ve çoğu kez hoş karşılanmayan misojenistik tarzıyla kendinden çokça bahsettirmieyi de başarmıştır Milton.
E o zaman adettendir, bir soralım: Birtakım tarihi ve edebi bilgiyi de aldıktan sonra, dizisi gelecek olan Paradise Lost hakkında fikirleriniz neler? Martin Freeman’ı bir şekilde kamera önünde görmeyi ister miydiniz? Şeytan ve Tanrı’nın birer karakter olduğu, Şeytan’ın Günah ve Ölüm adında çocuklarının bulunduğu ve inanılmaz derecede birçok ilginç öyküye sahip bu eser konusunda kişisel düşünceleriniz neler peki? Ha bir de, diziye dair gelişmeler geldikçe Paradise Lost üzerine farklı konularda meramımızı anlatsak ne derdiniz? Hepsinin cevabını yorumlarda bekliyoruz bak!
