Biraz kompleks bir husustan bahsedeceğiz. Kemerleriniz varsa, tutunmanız öneridir.
Geçtiğimiz gün, Beşiktaş Belediyesi’nin Twitter hesabı üzerinden bir tweet atılmış. Belli ki Pride haftası ve ayına özel, Beşiktaş Belediyesi’nden sarkıtılmış bir gökkuşağı bayrağı paylaılmış. Resimaltı yazısı olarak da hesabı yöneten kişi / ekip daha samimi bir dil kullanmak istemiş. “Freddie Mercury’nin askerleriyiz” yazmış. Sonra belediye başkanı Murat Hazinedar bizzatihi müdahale ederek kaldırtmış tweet’i. Görmek isteyenler için, sakıncalı tweet şöyleymiş.
Hazinedar, Birgün’ün yukarıda linklediğimiz haberinde paylaştığı şekilde, şu beyanla izah etmiş yaptığı müdahaleyi.
“Sosyal medyada çalışan bir arkadaşımızın işgüzarlığı için bizi seven ve takip eden tüm yurttaşlarımdan özür dilerim. Biz sadece Hz. Muhammed Mustafa (Sav) ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değerlerinin peşinde Devletimizin ve Milletimizin askeri oluruz…”
Hazinedar, Beşiktaş Belediyesi’nin resmi sitesinde bulunan bilgilere göre dededen halk partili, uzun süredir siyasi örgütün farklı seviyelerinde kendi bildiği doğrulara göre hizmet vermiş, 2014’ten beridir de Beşiktaş’ın belediye başkanlığını yürüten bir isim. Yaptığı işin ederi ve giderini ölçmek bizim haddimiz değildir. Beşiktaş halkı ve ahalisi yaşıyor, yorumluyor ve yargılıyordur zaten muhakkak. Ancak büyük bir krediyle işe girdiği bariz, zira %77 oy ile bu göreve atanmış kendisi. Mutlaka işini düzgün yapmaya çalışan bir insandır. Bilgi ve bulgu olmadan aksini düşünmek bizim densiz ve hadsizliğimiz olur.
Ancak peki bu beyan nedir?
Tane tane gidelim, çünkü gerçekten katmanlı bir durumdan söz edeceğiz. Öncelikle şunu teslim edelim: Beşiktaş Belediye Başkanı’nın, kurumun sosyal medyasında verilen bütün beyanlara karışma ve bilfiil sansür uygulama hakkı vardır. Orası bir sözcülük makamı. Belediye’nin içindeki kişi ve ekiplerce oluşturulmuş mesajı / duruşu neyse o hesap da oraya yakın durmak zorundadır. Eğer Beşiktaş Belediyesi’nin LGBTQ+ konusundaki duruşu Pride haftasını kutlamayı kapsamıyorsa, Twitter’dan duyurmak zorunda tutulamazlar. Beşiktaş Belediyesi Freddie Mercury sevmek zorunda da değildir bu arada. Beşiktaş Belediyesi çöpleri toplamak, sokakları temizlemek, altyapıyı idame ettirmek ve genel olarak ilçe sakinlerine hizmet etmek dışında hiçbir şey yapmak da zorunda değildir zaten.
Sorun bu değil. Sorun buna yakın bir yerde bile dolaşmıyor.
Sorun bu beyanın asırlardır ülke aydınlarının içine düşmekten geri kalmadıkları ve gerçekten bu sözcük hariç hiçbir şeyin anlatmaya yetmeyeceği daimi bir gaflet. Akıl almayan, mantık ve izan dahilinde top oynamayan ancak devamlı da tekrar edilen bir gaflet. Aynı gaflet, vakti zamanında Cumhuriyet Halk Partisi’nin gösterdiği şu cumhurbaşkanı adayında da vücut bulmuştu.
Anımsıyor musunuz? Sene 2014’tü. Kemal Kılıçdaroğlu, şimdilerde kendisini düzenli olarak vatana hıyanetle suçlayan Devlet Bahçeli ile birlikte hayattaki en büyük vasfı İslam alimliği olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu büyük bir mutluluk ve keyifle cumhurbaşkanı adayı olarak açıklamıştı. Çatı aday kelimesi kullanılıyordu. Toplumun “her” kesimine ulaşacak biriydi Ekmeleddin İhsanoğlu. Çok kıvançlıydı CHP ve MHP cephesi. Planı açıklamak için niyet okuması yapmaya gerek yoktu, neredeyse transparandı arka planda yaşanan düşünce süreci.
- Türkiye Müslüman bir ülkeydi.
- Türkiye’yi o ana kadar 12 senedir yöneten iktidar, Müslüman kimliği üzerinden güç kazanıyor ve kitlesini yine bu kimlik üzerinden konsolide ediyordu.
- CHP ve MHP Müslüman kimliği üzerinden siyaset yapmıyorlardı. Demek ki bu yüzden kaybediyorlardı.
- Şimdi CHP ve MHP AKP’yi kendi oyununda yenecekti.
- Yenemedi.
Şimdi bütün bunların ışığında, rica ediyorum sayın Hazinedar’ın yorumunu bir daha alalım sahneye.
“Sosyal medyada çalışan bir arkadaşımızın işgüzarlığı için bizi seven ve takip eden tüm yurttaşlarımdan özür dilerim. Biz sadece Hz. Muhammed Mustafa (Sav) ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değerlerinin peşinde Devletimizin ve Milletimizin askeri oluruz…”
Bana söyleyebilir misiniz bu beyanda neden Hz. Muhammed’in adı geçiyor?
Hazinedar bir Belediye sosyal medya hesabının şaka bile olsa, vefat etmiş bir müzisyene atıfta bulunuyor dahi olsa birine askerlik ilanı yapıyor olmasından bittabi rahatsız olmuş olabilir. Bu rahatsızlığından ötürü tweet’i kaldırtmış olabilir. Bu kaldırtma eylemini açıklarken de, askerlik ilanını sadece devlete ve millete yapacağının altını çizmek istemiş de olabilir. Bunların hepsi belirli mantık çerçevesi dahilinde, Halk Partisi çizgisinde siyaset yapan bir Belediye’den görmeyi bekleyebileceğimiz, anlayabileceğimiz ve anlamlandırabileceğimiz hareketler.
Peki orada Hz. Muhammed’in adı neden zikrediliyor? Ne alakası var konuyla? Niye?
Çünkü:
Yanlışlıkla koymadım aynı resmi. 2014’te Kemal Kılıçdaroğlu ne düşünüyorduysa Hazinedar da ülkenin en sol muhitlerinden birinin, ülkenin en büyük sol partisine mensup Belediye Başkanı olarak bu beyanı verirken aynısını düşünüyor. Ben İslami değerlere değinmek zorundayım. Müslüman kimliğini siyasete dahil etmek zorundayım. En azından bahsetmek zorundayım. Neden? Daha iyi siyaset için mi? Daha güzel bir Türkiye için mi? Daha temiz bir Beşiktaş için mi?
Hayır. Çok basit bir biçimde, artık Müslüman kimliğine değinmeden siyaset yapmak ayıp Türkiye’de. Baksanıza, ilgisiz alakasız bir meselede bile peygamber adı zikrediliyor hiç de münasebeti olmayan bir yerde. Bu yapılıyor, çünkü güzel ve yalnız ülkemin sol siyaseti son on beş yıldır randımanlı bir şekilde yükselen kimlik siyasetine sonsuz sayısız kapitülasyonlar veriyor. Yol açıyor, yerini bırakıyor, boynunu eğiyor. İhsan için İhsanoğlu diyeceğine, Ekmek için Ekmeleddin diyor.
Keşke bunun yerine cümleten tek bir ağız birleşip Freddie Mercury’nin askerleriyiz deseler.
Hiçbir şey değilse iki gülümseriz yani.