Kevin Feige yılın çok büyük bir bölümünü Marvel’ın senede üç filme çıkan temposunun peşinde koşarak geçirdiği için, tarihin en fazla gişe hasılatı getiren serisini yöneten adamın neler düşündüğünü genelde duyamıyoruz. Feige’nin kamera karşısına geçip, soruları yanıtladığı yegane zaman dilimleri bir filmin çıkışı yaklaştıkça vuku buluyor. O esnada da Feige’ye hep ilginç sorular soruluyor, çünkü bu sorular yıl içinde birikiyor; ve Feige hep enteresan cevaplar veriyor.
Şu dakikaya kadar gelen Marvel – DC savaşları içerisinde herhalde mutabık olunan bir şey varsa, o da MCU’nun başarısındaki en büyük payın Feige’ye ait olduğu yönündedir, değil mi? Feige’nin bu başarıyı sağlamasının sebebi de şüphesiz ne yaptığını biliyor olması. Deneyimli yapımcının io9’a verdiği beyandan anlıyoruz ki, Feige ne yapmadığını da bilen bir sinemacı. Spesifik olarak, Marvel’ı kötü adam probleminin farkında ve bilhassa, bunu bilinçli olarak almış. Şöyle diyor Feige:
“Her şey her zaman hikayeye en çok hizmeti neyin vereceğini konuşarak başlıyor. Kahramanımıza en çok hizmeti neyin vereceğiyle. Bize gelen en büyük eleştirilerden biri, kötü adamlardan çok kahramanlara odaklandığımız yönünde. Bu sanırım doğru bir eleştiri. […] 2008’de iki tane süper kahraman filmi çıktı. Biri kötü adama odaklanıyordu, biri de kahramana. Biz Marvel olarak buna baktık ve dedik ki: ‘Tamam, biz kahramanlara odaklanıyoruz. Sorun değil. Bunu seviyoruz.’”
Feige’nin göndermede bulunduğu şey The Dark Knight ve Iron Man elbette. Marvel bu dakikaya kadar Loki hariç hiçbir kötü adamını Dark Knight’ın Joker’i ya da Superman 77’nin Lex Luthor’u kadar ön plana çıkartmamıştı, en azından film tarafında. Üstelik pek çok efsane oyuncu da kötü adam tarafından geldi geçti; Jeff Bridges, Mickey Rourke, Ben Kingsley, Hugo Weaving, Christopher Eccleston, Mads Mikkelsen… Ama hiçbiri bir iz bırakamadı. Bunun kasti bir karar olduğunu birinci elden duymak enteresan.
Feige’nin dediğinde bir kıymet var, neticede kötü adamları daha karikatürize ve çiğ bırakmak Marvel’ın iyi çocukları daha güzel derinleştirebilmesine sebebiyet verdi; bu sayede de Tony Stark ve Steve Rogers gibi karakterler çizgi romandaki karakteristiklerini daha net verebildiler, daha katmanlı yapılara sahip olabildiler. Onların karşısında ise hep güdük, iki espri veya en çok bir cool sahneden ibaret karakterler kaldı. Üstelik MCU içerisinde bu planın geçerliliğini ispatlayan iki karakter de var. Bugüne kadar çıkan filmler arasında kötü karakterine derinlik, gerçekçilik ve nüans katmaya kasan tek film, aynı zamanda kahramanı en az geliştirilmiş film: Thor. Üstelik gerçekten de The Dark Knight’a getirilen en büyük eleştirilerden biri de Batman’in kendi filminde ikinci planda duruyor olmasıydı yani.
Bu iyi ve güzel, ancak yine de Feige’nin söyledikleri biraz bahane kategorisinde duruyor. Çünkü bir senaristin veya yönetmenin elinde rol yapma oyunlarının yetenek ağaçlarına dağıtılacakmışçasına bekleyen kısıtlı sayıda “hikaye puanları” yok. Hele ki üzerine konuştuğumuz şey, tek bir film değil de, bir mega-film hanedanı ise, o zaman hiç yok. Daredevil’ın Kingpin’i, Agents of SHIELD’ın Ward’ı, Jessica Jones’un Purple Man’i pişirdiği gibi, MCU’da birkaç film arkada sonradan coşacak kötüler pişirebilirdi. Bence buradaki sorun “biz iyilere odaklanmayı seçtik” cümlesinden ziyade, “biz iyileri birkaç filmlik, kötüleri tek filmlik kullanmayı seçtik”’in kullanılmasının gerekmesi.
Bu da biraz yapısal bir karar. Örneğin, atıyorum, Guardians of the Galaxy’nin kötü adamı çok rahatlıkla Red Skull olabilirdi. Hiçbir şey değiştirmeye de gerek yok, Skull’ı en son gördüğümüzde adam zaten uzaya ışınlanıyordu. Açıklaması kolay yapılırdı, üstelik Star-Lord ve ekibi onu yendiği zaman ispatladıkları liyakat da daha yüksek mertebede olurdu. Ya da bu örnek size uçuk geliyorsa, şunu soralım: Winter Soldier’ın kötü adamlarını sayarken, aklınıza daha önce Pierce mı geliyor, yoksa Zola mı? Zola’ya yaptığını Marvel, en azından başka formlarda, başka filmler için yapamaz mıydı?
O yüzden evet, bir düzlemde Feige’nin seçimi doğru. Ama yine de, daha fazlasının yapılamayacağını söylemek de komiklik. En azından villain oynasın diye getirdiğiniz efsane aktörleri saçma sapan makyajlar altına gömüp üç satır İngilizce diyalogla eve yollamayın be Marvel!