Hayır hayır, başlıkta yazanlar sırf tık alabilmek uğruna çarpıtılmış sözler değil, inanın. Sahici ve tüm dünya tarafından kabul görmüş bir gerçekten bahsedeceğiz. Anlayacağınız gerçekten de “Kıyamet Günü Saati” diye bir şey var ve maalesef bu DC’de Geoff Johns’un yazarlığını yaptığı aynı isimli seri ile ilgili değil. Yani, en azından realistik açılardan.
Kıyamet Günü Saati dediğimiz şey elle ayarlanabilen kocaman bir saat aslında. Dünyadaki küresel etki yaratan olaylar neticesinde ileri ya da geri alınabilen metaforik bir sembol. İfade ettiği konu ise insanlar dolayısıyla neticelenebilecek potansiyel bir küresel felaket.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Chicago Üniversitesi’nin Bulletin of the Atomic Scientists yayıncıları tarafından ta 1947’den beri süregelen bir gerçeklik aslında. “Geceyarısına birkaç dakika” diye bahsedilen kavram ile dünyaya verdiğimiz zararın birleşiminden ortaya çıkmış bu metafor. Geceyarısı anlayacağınız üzere burada küresel çapta bir felaketi simgeliyor.
1947’de ayarlama yapıldığında malum geceyarısına yedi dakika varken bu süre milenyum sonrasına kadar defalarca değiştirildi. 2012’de tamı tamına beş dakika kaldı olarak ayarlanan saat, 2015’te üç dakikaya düşmüştü. Geçtiğimiz 2017 senesinde ise Donald Trump’ın nükleer silahlara yönelik yorumları ve neo-milliyetçiliğin yükselişi üzerine bu süreç iki buçuk dakikaya kadar düştü.
Başladığı yıldan bu yana nükleer tehditler, iklim değişiklikleri, bio-terörizm ve kötücül yönde gelişme gösterebilecek yapay zekalar gibi birçok tehditlere göre şekillenen bu saatin süresi sonunda iki dakikaya kadar düştü. Yani metaforik anlamda da olsa ciddi çapta bir küresel felakete sembolik olarak son iki dakikamız kaldı. 2017’den beri yarım dakika daha ilerleyen bu sürenin sebebi ise Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Kuzey Kore’nin oyuncakmışçasına bahsi ile oynayıp durduğu nükleer silahlar meselesi. Eh bir de yanında iklim değişiklikleri, dünyanın bozulan dengesi ve daha birçok sebep de mevcut haliyle.
Dünya tarihi boyunca bütün insanlık üzerinde çok ama çok büyük etkiler bırakmış olan birçok olay var elbette. Bu gerek fiziksel gerek de mental olarak insanlık tarihini etkilemeyi sürdürmeyi bırakmıyor. Mesela geçtiğimiz yüz yılın en mühim olaylarından olan dünya savaşları. Hala da psikolojik ve birtakım somut etkilerinin devam ettiği bu küresel çaptaki korkutucu olaylar, aslında Kıyamet Günü Saati’nin başlatılma amacını da açıklıyor bizlere: Başka bir dünya savaşına karşı kendimize minik bir hatırlatma.
25 Ocak 2018 tarihi ile iki dakikaya kadar ilerleyen bu saat, elbette ki Kim Jong-un ve Donald Trump’ın karşılıklı “hayır benim nükleer silah butonum daha büyük” tartışması üzerine gerçekleşti. Bulletin of the Atomic Scientists cemiyeti kısaca “Aklınızı başınıza devşirin, bu iki manyak küresel bir felakete sürüklüyor bizi, uyanın!” mesajını veriyor. Haliyle insanlar da bu konuda ufak endişeler duymaktan geri duramıyor ne yazık ki.
Bir senede yarım dakika ilerleyen bu sürenin korkutuculuğu bir kenara, her şeyi gerçekçi bir şekilde düşünerek tartışalım hadi. Sizce yarım dakikalık bu ilerleme insanlığın gidişatında nasıl tezahür edecek? Daha kısa sürede çok daha fazla saniye ilerlemesi mümkün mü? Ne dersiniz, gerçekten de Portakal Adam ile Psikopat Velet küresel çapta büyük bir felaketin sebebi mi olacak?