7. Destek lazım mı destek?
Rhodey Tony’e döner, “ya” der, “şu an var ya, bir zırh için adam öldürürüm“. Tony tabii pis pis gülüyor. “hadi ya?” diyor. Rhodey kafayı çeviriyor, uzaktan bir ışık. Yok yok, iki ışık. Yok yok… kaç tane ışık o? Sonra kamera oraya odaklanıyor, önce bir zırh, arkasından iki, üç, dört… Bir anda bir Iron Man zırhları taburu çıkıyor ortaya. Tamam, bu filme dair hislerimiz konusunda anlaşamıyoruz. Ama itiraf edin bu sahne güzeldi be ya!
8. Ona yardıma gitmek için, baya çaresiz olmak lazım…
Bilmiyorum, silik filmlerden ikonik sahne bulmak genel olarak daha mı kolay? Belki öyledir. Thor: The Dark World için buraya yazabileceğimiz çok fazla gerçekten ikonlaşmış sahne yok. Zaten içerisinde öyle insan titreten hikayeler de yok. Olan biten en elle tutulur şey, Thor ve Loki’nin git gelli ilişkisi. O ilişkinin cevheri, meyvesi de bu sahne işte. Loki’nin ilk başta poz kestiği, sonra Thor’un “ilüzyonu bırak” demesiyle birlikte, ne kadar derbeder olduğunu gösterdiği sahne. Harbiden unutulmaz…
9. Bir asansörde ne kadar aksiyon olabilir?
Ne kadar olabilir, varın düşünün. Bu sahne MCU’nun gelmiş geçmiş en iyi dövüş koreografisiydi Daredevil geçtiğimiz aylarda koridor sahnesiyle karşımıza çıkıp aklımızı başımızdan alana kadar. Hâlâ da zirveye oynar. Ama tek mahareti, çok iyi çekilmiş olması değil elbette. Tüm MCU, bu sahnenin oluşturduğu fay hattı üzerinden kırıldı neticede. Bu sahneyle beraber, SHIELD’ın içindeki HYDRA iyice ayyuka çıktı, reddedilemez oldu. Yani bu sahnenin öncesindeki Marvel evreniyle, sonrasındaki baya farklıydı.
10. Senin ağzını yerim Groot ağzını!
Guardians resmen bir kartpostallar dizisi. Knowhere’i ilk gördüğümüz sahne ayrı ikonik, Drax’in iki kolunu açıp Ronan’a gider yaptığı sahne bambaşka, Peter’ın daha ilk o karaoke sahnesi bambaşka… Yalnız tüm bunların yanında, bir de o final var işte. Her biri ayrı efsane onca sahnenin arasında, Groot’un şapşal şapşal dans edişi kaldı aklımızda. İyi de oldu. Çünkü filmin genel tonunu ve atmosferini bizce en iyi özetleyen sahne oydu.
11. Vision? Çekiç? Lan?
Geldik bu senenin MCU mahsullerine. Age of Ultron’ı tekrar izlediğimizde, belki kanaatimiz değişir diye düşündük ilk başta, ama dürüst olmak gerekirse bunun yaşanacağını sanmıyorum. Filmi iki kere, dolu salonlarda izleme şansına eriştim. Ve iki sefer de, herkesin en güldüğü, çıktıktan sonra en fazla konuştuğu sahne buydu. Vision zaten o filmin Marvel sinematik evrenine bahşettiği en iyi karakterdi açık ara. Bu sahne de onun perçinlenmesiydi. Paul Bettany, Whedon’a göre oynamak için doğduğu karakteri, Whedon’a haklı çıkarır bir zarafetle bize kısaca tanıttı, şu sahneyle de resmen kendine aşık etti!
12. Hayır, Thomas, hayııııır!
Ve listemizin sonunda, Ant-Man var. Karakterimiz görsel olarak çok eşsiz bir güce sahip olduğu için, film zaten irili ufaklı unutulmaz sahnelerle dolu. Scott’ın sulardan kaçtığı sahne, Falcon ile dövüştüğü sahne, karıncanın sırtında savaşa gittiği sahne… Hepsi apayrı, ama bize öyle geliyor ki, yıllar sonra en anımsadığımız an, Thomas the Tank Engine’in kurulu olduğu masada yaşanan eşsiz dövüş sekansı olacak. Elbette film çok taze olduğundan, fikrimizi değiştirme hakkımızı da saklı tutarak söylüyoruz bunu…