Bir Geekyapar yazarı olarak İthaki ile birlikte yaptığımız işlerden ötürü ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Sanki böyle sevdiğiniz iki dizi karakteri crossover bölümünde bir araya gelmiş gibi; müthiş!
Bugün de bu güzel ortaklığın sayesinde 5 Nisan’da çıkacak olan Tüm Sistemler Çöktü kitabını inceleme ve sizler için naçizane yorumlama şansı buldum. Eh ben baya heyecanlıyım, daha fazla uzatmadan başlamak istiyorum izninizle.
Tüm Sistemler Çöktü, Martha Wells’in 2017 yılında yayınlamaya başladığı Katilbot Günlükleri serisinin ilk kitabı. Araştırma yapmak için geldikleri gezegende, bir grup araştırmacının koruması olarak kiralanan ve kendine “Katilbot” lakabını takan bir güvenlik birimimiz var. Bu güvenlik ekibinin, gezegenin idari birimini hackleyip başına buyruk hareket ederken başından geçenleri okuyoruz bir bir; ancak gel gelelim, asıl hikaye bundan çok daha fazlası.
Size bu kitabı anlatmak için kullanabileceğim en doğru kelime sanırım “uyum” olacak. Kitabın en başından sonuna kadar devam eden mizah tonu, sürekli olarak artan gerilim inanılmaz bir uyum içerisinde ilerliyor. Öyle ki, ne fazlasıyla sizi gerilimin içine sokuyor, ne ana karakterimizi robotlaştırıyor, ne de çok fazla mizaha yönelip size gelmekte olan tehlikeleri unutturarak atmosferden çıkmanıza sebep oluyor… Tam tadında, tam kıvamında her şey anlayacağınız üzere. Aslında bunu bütün duygular için kullanıyor diyebiliriz. Hikayede sizi bunaltacak kadar büyük hissiyatlara fazla yer verilmiyor. Bütün duygu değişimleri tam bir “uyum” içerisinde ki bu da hikayenin çok akıcı bir şekilde ilerlemesini sağlıyor.
Ama benim kitabı beğenme sebebim bu değil; aksine Katilbot’un ta kendisi. Organik parçaları neredeyse yok denilecek kadar az olan bir robot, ancak bu kadar bizden biri olurdu herhalde. Bakın; çok istese idari modülünü hackledikten sonraki 35,000 saatte, önce korumakla yükümlü olduğu araştırma ekibinden başlama şartıyla, toplu bir katliam gerçekleştirebilirdi. Fakat o ne yaptı dersiniz? Tam 35,000 saat dizi izledi, kitap okudu ve müzik dinledi. Tamam, bir Katilbot için başarısız sayılabilirdi ama yine de bu benim onu sevmeme engel değildi. En tehlikeli görevlerde bile izlediği pembe dizi Mabet Ay’ın gelecek bölümlerinde ne olacağını düşünen bir robotu nasıl sevmeyebilirsiniz ki?
O, insan içine çıkmaktansa kargo bölümünde maskesini matlaştırıp dizi izlemesiyle, hacklediği idari modülüne düşen önemli güvenlik uyarılarını göz ardı etmesiyle, korumakla yükümlü olduğu insanlara karşı duyduğu basit duygularıyla ve harika mizahıyla tam olarak bizden biri. Bir robotla empati kurabileceğini düşünmeyen herkese ne kadar yanılabileceğini kanıtlar cinsten bir robot. O bir Katilbot! Katil falan dediğime bakmayın ama, çok tatlıdır kendisi aslında. Tanısanız seversiniz.
Kitabın iyi yaptığı şeyler haricinde İthaki ve kitabın çevirmeni Cihan Karamancı’ya da ayrı bir parantez açmak lazım. Kitabın içerisinde geçen SecUnit, HubSystem, MedSystem gibi terimleri tamamen çevirmek yerine GüvBirim, MerSistem, TıpSistem gibi terimler halinde bırakması oldukça yerinde bir karar olmuş. Bu şekilde, size defalarca içine düştüğünüz ana karakterin de bir insan olduğu yanılgısından kurtarıyor ve onun bir robot olduğunu hatırlatıyor; hatta ve hatta Katilbot’u daha da fazla sevmenize neden oluyor.
Okurken kitabın nasıl bittiğini anlayamayacağınız ve bir sonraki kitabın çıkması için gün saymaya başlayacağınız Tüm Sistemler Çöktü; Hugo, Nebula, Locus, Philip K. Dick, ALA Alex, Goodreads gibi ödülleri kucaklamış bir eser. Bizden de bütün bilim kurgu ve macera severlere tavsiyemizdir; okuyunuz efendim! Siz de bu aralar hem gerilim hem macera hem de mizah içeren bir kitap arıyorsanız mutlaka bakın. Eh baktıktan sonra da bizden yorumlarınızı esirgemeyin.