Bir önceki yazımızda Hitler yönetimindeki Almanya’nın nesilden nesile anlatıla gelen bazı mit, destan ve masalları kullanarak üstün Alman ırkı düşüncesi için yaptığı propagandadan bahsetmiştim. Bu yazının da ana unsuru aynı kalmakla birlikte, bu sefer rotamızı soğukları ve elbette votkasıyla meşhur Rusya’ya – dönemsel olarak daha doğru bir ifadeyle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne çeviriyoruz. Yazının ve yazarın selameti açısından bundan sonra uzun uzun yazmak yerine SSCB kısaltmasını kullanacağımı da arz etmiş olayım.

Yakın tarihin bir ucundan tutmuş olanlar bilirler, SSCB’nin durumları Hitler Almanya’sından biraz daha farklı. Birkaç istisna dışında Almanya’nın meseleleri daha çok dıştaki düşmanlara karşıyken; takribi olarak on sekizinci yüzyılın sonu itibariyle Rusya’nın meseleleri daha ziyade iç düşmanlara karşı şekilleniyor. I. Dünya Savaşı’nın henüz neticelenmediği yıllarda Rusya’da çarlığa karşı yükselen sesler beliriyor; bu seslerin neticesinde Rusya’da bir ayaklanma peyda oluyor ve Çar, tahttan indiriliyor.

Ekim Devrimi

Çok geçmeden bunu bir devrim izliyor, Ekim Devrimi ismiyle de bilinen bir devrim bu. Bana çok enteresan gelen bir şekilde imparatorlukların tek tek yıkıldığı zamanlarda Rusya, Vladimir Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin kurduğu SSCB sayesinde çok uluslu bir devlet yapısında varlığını sürdürebiliyordu. Bu noktada SSCB’nin üç temel problemi var: Rejim değişimine uyum sağlayabilmek, içteki ayrık sesleri bastırabilmek ve dıştaki mücadeleye karşı kendisini koruyabilmek. Bunların en azından ilk ikisini sağlayabilmek için de tıpkı Almanya ve o dönemin pek çok Avrupa ülkesi gibi halk anlatılarına başvuruyorlar.

Rusya semalarında komünist devrimden önce de bunlarla ilgili çalışmalar yapılıyordu ancak Çarlık ve Kilise gibi iki büyük kurum sebebiyle sıradan halkın kültürüne olan ilgi henüz dallanıp budaklanamıyor.  Zira Ortodoks Kilise açısından pek çoğu mitolojik unsurlara dayanan çeşitli kültürel icralar içerisinde putperestlerin inanış ve ayinlerinden izler var. Çarlık ise halkın aklının başına gelmesinden, diğer bir deyişle aydınlanmasından korkuyor tabii ki. Tanıdık geldi değil mi? SSCB ile birlikte bu iki kurum ortadan kalkıyor. Bahsi geçen halka ait unsurlar, halkı ve komün yaşamı merkeze alan Marksist kuramın yaygınlaştırılabilmesi için oldukça faydalı görülüyor.

manasheykel

SSCB toprakları içerisinde farklı etnik kökenlere sahip birçok topluluk var. Dolayısıyla SSCB, Almanya gibi tek bir etnik kimliğe yönelik değil, çok fazla farklı etnik unsura uygun olarak propaganda yapmak zorunda. Devletin idari sınırları içerisinde bulunan tüm bu ulusları yönetebilmek için SSCB’nin ilk yıllarında bu ulusların dil ve edebiyatlarına yönelik bölümler açılıyor ve bu bölümlerden de hatırı sayılır miktarda uzman yetişiyor. Bir ‘demir perde’nin yaşandığı bu dönemlerde, dışarıyla iletişimini ancak yöneticiler izin verdikçe sürdürebilen halkların kendi kültürlerini öğrenme süreci yine SSCB tarafından yetiştirilmiş ve yetkilendirilmiş kimselerin ağzından oluyor. Şimdiki Kuzey Kore gibi düşünebiliriz.

İlk olarak yazı diline el atıyorlar ve bu topluluklar Kiril alfabesine geçiriliyor. İkinci olarak da onların edebiyatları inceleniyor. Halkın arasına karışıp sözlü olarak anlatılan metinleri öğrenen araştırmacılar, SSCB politikaları gereği bu metinler üzerinde değişiklikler yaparak, yer yer de alenen sansür uygulayarak, bu metinleri yayınlıyorlar. Yayınların dışında da propagandalar var; bir örnekle, Kırgızların ünlü Manas Destanı’nda destancılara baskı yapılarak, Rus akınlarını bastıran Türk kahramanların bulunduğu yerler tersine çevriliyor ve bu şekilde anlattırılıyor.

Bu uygulamaların amacı, toplumların kafasından etnik köken bilgisini silmek.  İnsanların kendilerini X milleti, Y milleti değil, bütün bir halk gibi görmelerini sağlamaya çalışıyorlar. Nihayetinde de komünizme uygun şekilde, halkın işçi sınıfı (ploretarya) olduğu aşılanmaya çalışılıyor. Komünist Parti’nin izlediği bu politika doğrultusunda halktan alınmış tüm malzemeler Marksist kurama uygun olarak temizlenmiş ve ideolojik sürümleriyle var olan bütün kitle iletişim araçlarından tekrar halka gönderiliyor. Bir nevi Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’te anlattığı şekilde işliyor olaylar yani. Dahası, köylerde yaşayan halk şairleri Lenin, Stalin gibi önderleri ve devrimi öven şarkı, destan ve efsaneler yaratmaları konusunda teşvik(!) bile ediliyorlar.

1984

II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte halk edebiyatında yer alan yiğitlik, kahramanlık, vatanseverlik temalı örnekler de yine devlet eliyle cephede Nazilerle savaşmakta olan askerlere dağıtılıyor ve savaş şartlarında da benzer bir propaganda devam ediyor.

Yazının başından itibaren dilim döndüğünce anlatmaya çalıştığım bu propaganda meselesi, ancak 1990’lardan sonra anlaşılıyor. SSCB’nin dağılış yıllarında, hem Rusya içinden hem de dışından gelen araştırmacılar, halk anlatılarıyla ilgili çalışmalar yapabilmek için arşivlere girebilmeye bu zamanlarda başlayabiliyorlar çünkü.  Bir destan derlemesinin yazıya geçirilmiş ilk haline baktıklarında, propaganda amacıyla birçok kez elden geçirilmiş olan metinlerin orijinallerini, üzerleri çizilip karalanan kelimeler veya bazen sayfalarca sansürlenen cümlelerle birlikte görüyorlar.

Küçük bir not düşerek çenemi kapatıyorum sevgili geekler; ne önceki yazıda, ne bu yazıda, ne de ilerleyen yazılar için asla taraf göstermeye çalışmadım, çalışmayacağım. O yüzden işin ne “Vay pis X Ülkesi, insanlara neler etmiş!”, ne de “X İdeolojisi çok güzel bir şey, kötüleyemezler!” tarafındayız. Yazılan, çizilen her şeyle, biz de bunları anlatanların yalancılarıyızdır belki? Bunun haricinde katkısı olan, eksiğini bulan, yama yapmak isteyen vb. olursa, her zaman heyecanla iletmenizi beklerim!

 

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

1 Comment

  1. Cloudblood Reply

    En az diğeri kadar güzel bir yazı. Bu tür yazıların sitede çoğalması dileğiyle.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.