Şimdi elbette oturup “Easter egg nedir?” temalı bir girişle başınızı şişirmeyeceğim burada, bunu peşinen söyleyeyim. Fakat sanırım bu easter egg olayı üzerine birkaç kelam edeceğim, evet. Hatta her şeyden önce bir soru yönelteyim: Easter eggleri sever misiniz? Bu soruya “hayır” cevabı verebilecek çok fazla insan tanımıyorum, zira içinizden biri böyle bir yanıtla karşıma çıksaydı oldukça şaşırır ve sebebini saatlerce dinlemek için patlamış mısırımı alır karşısına geçerdim. Ciddiyim, bunu yapardım. Çünkü easter egg dediğimiz şey bana kalırsa bir yapım için ortaya atılmış en güzel şeylerden biri. Evet, bunu kendimce kanıtlayabilirim de sizlere!
Bir kere easter egg dediğimiz şey basit bir anlatımla “gönderme” olarak tanımlanabilir, öyle değil mi? En basit örneği sanırım MCU’dan verilebilir diye düşünüyorum. Yıllardır çıkan onca film arasında, gerek hayranların keşfettiği ve gerekse de yapımcıların açık ettiği sürüsüne bereket onlarca easter egg konusunda nedense aklıma ilk önce onlar geliyor sürekli. Peki bu gönderme muhabbeti sadece çizgi roman filmlerine mi özgün? Elbette hayır! Muhtemelen izlediğimiz çoğu filmde bu tür göndermeler mevcut, hatta seri ya da uyarlama olanlarında bunların tadına varmamız bir tık daha fazla.
E tamam, her şey güzel de, o zaman neden easter eggler bu kadar harika, öyle değil mi? Anlatayım: Bir kere easter egg dediğimiz şey, bir hayranın kalbine giden yegane yollardan biridir. O hayranı tavlamanın, bir sonraki yapıma heyecanlandırmanın ya da direkt olarak o film için ortalığı aleve vermesi için uygulanan en güzel şeydir bana kalırsa. Bir filmi izlerken falan çok uçta, köşede bir yerde dikkatinizden kaçan minik ayrıntılar olan bu tatlı easter eggler, bir film üzerine defalarca kafa patlatan ve hatta onu defalarca izleyen hayranlar için bırakılmış minik ekmek kırıntılarıdır. Hatta öyle ki, bu kırıntıları takip ettiğinizde bazen çok harika bilgilere ulaşmanız da mümkün oluyor. Şimdi hanginiz, o filmi izlerken çok sevdiğiniz bir karaktere gönderme olunca sevinmez ki mesela? Hiç yani.
Türkçe söylemek istesek gönderme olarak tanımlayabileceğimiz bu easter egg durumunu şöylece bir tartıştığımıza göre, yazımızın asıl odak noktasına doğru ilerleyelim isterseniz. Filmler, çizgi romanlar ve bilimum çoğu yapımda bulabildiğimiz bu minik ekmek kırıntılarımız, karşımıza bir animasyonda çıktığında ne yapmalıyız sizce? Animasyonları da bir film ciddiyetiyle değerlendiren biri olarak bu soruya ben şahsen, birinci sınıf öğrencisi edasıyla “HEYECANLANMALIYIIIIZ” şeklinde uzatarak cevap verebilirim.
Evet heyecanlanlanabiliriz bana kalırsa; çünkü bu kış, soğuk havanın dondurduğu ve sıcak çikolatanın bile ısıtamadığı yüreklerimizi ısıtmaya gelen tatlı animasyon filmi Moana için, tam iki adet birbirinden şeker easter eggimizin olduğunu yönetmenler John Musker ve Ron Clements açıklamış. Bu konu üzerine çok fazla ayrıntı vermeyen yönetmenlerimizin sözlerini sizlere hemen aktarıyorum:
“Flounder filmde kesinlikle var. Ama nerede olduğunu söylemeyeceğim, onu siz bulmalısınız.” (-Musker)
Flounder kim diye soranlar için hemen açıklayayım; görselde de görmüş olduğunuz balığımız, Küçük Deniz Kızı animasyonundan oldukça sempatik bir karakterimiz. Ariel’in en yakın dostu görevini üstlenen Flounder’ın, Moana’da karşımıza neredeyse 20 yıldan uzun bir süre sonra çıkıyor oluşu gerçekten de harika bir haber doğrusu! Flounder’ı, yeni Disney filmi Moana’da nerede göreceğimiz konusunda tahminlerimiz aslında o kadar da zor olmuyor, zira Moana’nın filminde bol bol deniz, okyanus ve benzeri bütün su kütlelerine rastlayabileceğimizden, bu minik endişeli canayakın balığımızı oralarda bir yerlerde Ariel’in peşinden onu azarlayarak koştururken görmemiz bile mümkündür belki de. Eh kim bilir, Disney bu, yapar bir şeyler. Tek yapmamız gereken su gördüğümüz her yere dikkatli bakmak! (Bu bütün bir ekran demek oluyor, evet, farkındayım. Çaktırmayın. Şşş.)
“Olaf filmde oldukça kısa bir süre için var.” (-Clements)
“Nerede olduğunu fark ettiğiniz anda, anlayacaksınız. Ama daha fazla bir şey söylemek istemiyoruz.” (-Musker)
Flounder easter eggi, kapsam olarak aslında o kadar da tuhaf veya kafa karıştıran bir şey değildi aslında. Asıl garip olanı, Frozen’dan bazı insanların erimeye değer olduğunu bizlere kanıtlayan tatlı kardan adamımız Olaf‘ın da filmde karşımıza çıkacak olması sanırım. Evet, yanlış okumadınız Olaf. Onca su kütlesinin, tropik adaların arasında bir Olaf gerçekten de çok tuhaf geliyor kulağa. Fakat Musker’ın da dediğine göre, onu gördüğümüz anda aslında olayı çakozlayacakmışız. Bu konuda hiçbir fikir yürütemiyorum henüz, Olaf’ı görebilecek olmak çok güzel, harika ama nerede karşımıza çıkar gerçekten bilemiyorum. Bu nedenle, Flounder’ı görmek için arayacağımız çabanın büyük bir çoğunluğunu Olaf’a ayırmamız gerekebilir güzel animasyon severler. Zira dörtte üçünden fazlası suda geçen bir animasyonda bir balığı bulmak, bir kardan adamı bulmaktan daha kolay olacaktır. O zaman şahin gözlerinize kuvvet, filmde Olaf’ı bulmaya odaklananın, olur mu?
Şu animasyon yazılarını girerken hissettiğim heyecanı, sizin de hissettiğinizi var sayıyorum ve bu haberden sonra neler diyeceğinizi de fazlasıyla merak ediyorum doğrusu. O halde adettendir, sorayım: Bu iki birbirinden tatlı easter eggler hakkında neler düşünüyorsunuz bakalım animasyon geekleri? Flounder ve Olaf ne şekilde karşımıza çıkabilir? Hatta daha da önemlisi, sizce hikaye üzerinde sağlayacakları etki ne derecede olacak? 23 Kasım 2016 tarihinde sinemalara gelen (eğer bu da bizde geç gösterime girerse saçlarımı yolacağım artık) Disney’in yeni prensesi olacak Moana’nın maceralarını konu alan Moana animasyonu için yorumlarınızı bekliyoruz ey dostlar! Takipte kalın, bizle kalın; ama en önemlisi de geek kalın!
