Müslüman bir ülkenin bireyleri olarak şu durumla empati yapamamak herhalde abesle iştigal. Benim etrafımda bunu ergenlik yıllarının heyheylerinde en az bir kere düşünmemiş veya dile getirmemiş tek bir kız bile yok. Eminim kadın okuyucularımız buna hak vereceklerdir. Burada isyan edilen şey Müslüman kültürüne oryantalist bir bakış açısıyla oluşturulmuyor. O kültürün ataerkil oluşu, gayet yerinde ve gayet içeriden yapılmış bir tespit. Çünkü biliyoruz ki Kamala’nın babası, eğer Kamala kız değil de erkek olsaydı onun o partiye gitmesine izin verirdi.Biz erkek çocuklar olarak o partilere elimizi kolumuzu sallaya sallaya gitmedik mi hep?
O yüzden bence hikayede herhangi bir gedik yan yok, en azından bu noktada. Kamala’nın kankasının Nakia isminde bir Türk oluşunu da sineye çekersek Ms. Marvel #1 bu sınavı sorunsuz atlatıyor. Yalnız öykünün bazı kritik diğer noktalarında sıkıntılar var. Belli ki bu bir orijin hikâyesi, yani temel atıyor, bina yapmıyor. Ama temel atarken bazı şeylerin daha da sindirilerek yapılması gerek. Mesela Kamala ve Bruno’nun ilişkisi doğru işlenmiş ve arada bir samimiyet olduğuna inanıyorsunuz. Ama Kamala’nın süper kahraman hayranlığı pek de yeterli işlenmiyor.
Güçlerin Kamala’ya geçmesi, muhtemelen bir süre serinin ana derdi olacak. En azından meselenin nasılı. Bu da beni korkutuyor. Pek çok çizgi roman “Güçlerim var, nasıl baş edeceğim” muhabbetiyle çok fazla vakit kaybediyor ve işin kötüsü bu muhabbet en az yüz milyon kere işlendi. Taze bir fikir bulurlarsa amenna, öteki şekilde aynı batağa saplanacak gibi duruyorlar. Bu noktada da umut fakirin ekmeğidir diyip, yerimize yatıyoruz.
Seri takip edilmeyi hak ediyor mu? Biraz bekleyin derim. Belki kitap olarak toplandığında bir göz gezdirirsiniz. Şimdilik biraz daha olgunlaşmasını beklemek gerekiyor zira. Umut vaat ediyor mu? Ediyor. Ama şüpheleri yıkmaya yetecek kadar değil. Siz şimdilik o şüphelerin hiçbirinin Müslüman bir karakterin yanlış tasvirinden kaynaklanmadığını bilin, yeter.