İlk doğumunda Marvel’ın seksi kızından fazlası olmayan Ms. Marvel titrinin Carol Danvers’tan beri ne kadar daha fazla şey ifade ettiğini söylememiz için, başlıktan fazlasını söylememiz herhalde gerekmiyor. G. Willow Wilson ve Adrian Alphana‘nın yeni serisine haftalar önce değindiğimizde bunu da belirtmiştik. O zaman kafamızda şöyle bir soru vardı: ilk sayısıyla umut veren yeni Ms. Marvel, ikinci sayısında ne yöne gidecek? Alıp ilerleyecek mi, yoksa tam doğru hissettirmeyen yerleri, tam doğru hissettirmemeye devam mı edecek? İşte bugün, bu soruyu cevaplandırmak için buradayız.
Bilmeyenler için kısa bir özet geçelim, Carol Danvers’ın Captain Marvel mahlasını devralmasıyla, yeni Ms. Marvel’ımız Pakistan asıllı Amerikalı, 16 yaşındaki Müslüman genç kız Kamala Khan oldu. İlk sayıda bu devrediş Danvers’ın tarafından istekle yapılmış gibi gözüküyordu ama ikinci sayı meseleyi daha farklı bir noktaya çekiyor. Bu olumlu, zira Danvers’ın meşaleyi devretmesinden daha heyecan verici ve pek çok noktada daha realist olan bir orijin hikayesi var elimizde. Zira tam olarak ne olup bittiğini bilmiyoruz, bildiklerimiz de hem Kamala’yı daha gerçek kılıyor, hem de daha fazlasını öğrenmek için bizi itekliyor.
Bu orijin hikayesinin gerçekçi yanı, Kamala’ya gelen şekil değiştirme kudretinin onu Ms. Marvel yapan şey olmasına bağlaması. Yani Kamala Ms. Marvel olduğu için şekil değiştirmiyor, -şimdilik anlayamadığımız bir şekilde- şekil değiştirme gücüne bir anda sahip olduğu ve ezelden beridir Carol Danvers‘ın hayranı olduğu için Ms. Marvel oluyor. Anlayacağınız Kamala kendisini idolize ettiği bir başkasının kıyafetleri içerisinde buluyor bilinçsizce. İşin ilginç tarafı? Üzerine düşündüğü vakit aslında olmak istediği kişinin o olmadığını fark ediyor.
Bu tam bir diyaspora hikayesi. Lamı cimi yok, Wilson metaforları da öyle çok gizlememiş. Bu, içinde bulunduğu kültüre ait olmayan, bu aidiyeti sağlamak için o kültürü kopyalamayı deneyen ama bunu yaparken o kopya içerisinde kendini çok rahatsız hisseden herhangi bir göçmenin hikayesi. Kamala tipik bir Amerikan kızı ve Amerikan oğlanı olan okul arkadaşlarını gördüğünde, kontrolsüzce, farkında olmadan Ms. Marvel olduğunu fark ediyor; sarışın, diz boyu çizme giyen, beyaz tenli bir Ms. Marvel. Ama onlar yaklaştıkça, bu yetmiyor, Kamala küçülüyor, bir hamam böceği boyutuna giriyor.
Bu hikaye Kamala’nın kendi kimliğini bulma çabasının hikayesi. Bunun en büyük kanıtı da, hemen bundan sonra gelen Kuran-ı Kerim alıntısı. Kamala, ilk kahramanca hareketini, Maide suresinin 32. ayetini alıntılyarak gerçekleştiriyor. Bu ayetin pek çok farklı Türkçe çevirisi var ama, biz Diyanet İşleri’nin tercümesini paylaşalım: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.“.
Kamala Ms. Marvel olduğu için kahramanlık yapmıyor, hatta bu sahnenin hemen öncesinde yaşananlar, Ms. Marvel olmanın Kamala için yeterli olmadığını kanıtlıyor. Ms. Marvel olsa da utanıyor, ufalıyor Kamala. Onu harekete geçiren, kendi kimliği oluyor. Daha doğrusu, üzerine yeni giydiği Ms. Marvel kostümüne gücünü veren, kendisinde saklı olanlar oluyor.
Bunun bir sentez metaforu olduğu, ilerleyen bölümlere dair paylaşılan görüntülerle daha da açığa çıkıyor: Kamala kendi kostümünü yaratacak gibi gözüküyor zira. Carol Danvers‘a dönüşmek ve Kamala Khan olarak kalmanın tam arasında, çatışan iki savı birleştirerek yaratılan bir orta yol. Bana kalırsa hâlâ Alphana’nın sanat tarzı Wilson’ın yarattığı bir hayli realist tabloyla çelişiyor ama mühim değil: Ortada okuması çok keyifli, birkaç kafamıza vuracak denli ağır metafor haricinde derinliği muhteşem bir seri var. Bize sorarsanız kaçırmayın.
