La Casa De Papel, 2017 sonbaharında Netflix sayfalarına teşrif ettiğinden bu yana tüm dünyada dev ilgi görüyor. Diziye kendi vatanı İspanya’dan sonra en sıkı sahip çıkan ülke ise Türkiye oldu. Bunun sebeplerini uzun uzadıya konuşabiliriz fakat şimdilik sonuçlarının keyfini sürelim. Türkiye’nin La Casa De Papel’e gösterdiği sevgiden elbette Netflix de haberdar. Bu yüzden Netflix, sokaklarımızda büyük prodüksiyonlu reklamlara imza atıp niteliksiz siyasetçilerin gündemlerine oturmaktan geri durmuyor. Dizinin büyük aklı Profesör’ü canlandıran Alvaro Morte ile Netflix’in müstakbel Koruyucu’su Çağatay Ulusoy’u aynı kareye sokup fotoğrafı boy boy servis ediyor ve dizinin karakterlerine direkt Türkiyeli izleyicileri hedef alacak mesajlar okutuyor.
Bu jestleri, milletçe ilgi gösterdiğimiz başka yapımlardan da gördük. Özellikle Netflix son zamanlarda diğer dizileri için de benzer güzellikler yaparak Türkiye’deki yerini sağlamlaştırıyor. Ancak gösterdiğimiz ilgiye en net karşılığı verecek dizi yine La Casa De Papel olacak gibi gözüküyor: Geçtiğimiz gün bir sürpriz yaparak 3. kısmın geleceğini duyuran ve karakterlerine şehir isimleri vermesiyle ünlenen diziye İstanbul adlı Türk bir karakter ekleneceği söyleniyor. İstanbul’u canlandırması beklenen isim ise Nesrin Cavadzade!
Hem oyunculuğuyla hem estetiğiyle dünya çapında bir diziye çok yakışacak Cavadzade, Nacho Ruiperez’in El Desentierro filminde rol almak için İspanyolca öğrenmişti. Bu da ana dili İspanyolca olan La Casa De Papel için Azerbaycan asıllı aktristi oldukça cazip kılıyor. Karakteri bir şehir ismi taşıdığından Cavadzade’nin diziye suçluların tarafından katılacağı ortada. Söylentilerin büyük çoğunluğu İstanbul karakterinin tüm sezon değil, birkaç bölümlüğüne dizide yer alacağını belirtse de kesinliği belli olmayan bu haber hakkında haliyle kesin bir detay da yok.
Söylentiler doğru çıkar mı bilmiyoruz ama doğruysa çok sevineceğimizi biliyoruz. Böyle bir durum hem Türkiye’deki seyircilerin de önem taşıdığını yapımcılara duyurur hem dünyanın dört bir yanındaki Netflix seyircilerine Türk bir oyuncuyu izlettirir hem de bizler yabancı bir diziyi kişiselleştirebilmenin keyfini yaşarız. Kısacası La Casa De Papel’de bir İstanbul görmek fena işimize gelir. Sizlerin bu konu hakkında fikirleri ne? Şık olmaz mıydı Berlin’den sonra karizmatik bir İstanbul izlemek?