Co-op oyunları çok seviyorum. Gerçekten. Hayatımın hiçbir evresinde rekabet içeren multiplayer oyunlarda fazla başarılı olamadım. Birkaç istisna haricinde, rekabette ezildikçe daha iyi olmak için hırslanmak yerine vazgeçmeyi tercih eden bir bünyem var. Ama işte insan bu, bazen arkadaşlarıyla en sevdiği hobisini paylaşmak istiyor. Evine sevdiği insanları davet edip, biraz eğlenmek istiyor. Rekabet içeren multiplayer oyunlardan uzaksa ne yapıyor? Co-op’lara sarılıyor.

Bir şeyi kabul edelim, günümüzde artık hiçbir oyun firması co-op mekaniklerini koltukta yan yana oturan iki arkadaşa göre hesaplamıyor. Hatta çoğunlukla, hesaplar ve planlar arasında “iki arkadaş” bile yok. Online olarak bir araya getirilen iki yabancının bir arada bitirebileceği şeyler artık çoğunlukla co-op oyunları. İşte tam da bu noktada geçen sene çıkan ve Steam’de gayet nezih bir kullanıcı yorumu ortalamasına sahip Expeditions: Conquistador‘un yapımcıları Logic Artists girmiş devreye ve ortaya çok eşsiz, çok ilginç bir co-op oyunu çıkartmışlar: Clandestine.

Clandestine, henüz alfa aşamasında olan bir oyun. Steam’de yeni girdiği erken erişiminin bile erken safhalarında. Üstüne üstlük arkasında öyle asırlık çınar gibi duran bir firma falan yok, hepi topu 13 kişiden oluşan ve mazilerinde sadece bir oyun olan stüdyodan söz ediyoruz. Öyle çok ucuz “al dene, beğenmezsen ne kaybedersin ki?” diyebileceğimiz bir fiyat bandında da değil üstelik. O yüzden muhtemelen sizin kafanızda oluşan çok makul bir soru var: Bugün burada neden Clandestine’dan söz ediyoruz?

Bugün Clandestine hakkında konuşuyoruz, çünkü kendisi yıllardır gördüğüm en heyecan verici co-op konseptlerinden birine sahip.

Clandestine bir stealth oyunu. Öyle bu konuyla ilgili çok kıvırtan bir hâli de yok; konusundan müziklerine, grafiklerinden genel oynanış mekaniklerine kadar bas bas “casus” diye bağırttırmış oyunu Logic Artists. Oyunun temel mekanikleri co-op şematiği üzerinden şekilleniyor. İki farklı rol var, hacker ve casus. Oyunu eğer solo oynuyorsanız iki rolü de kendiniz üstleniyorsunuz, fakat iki arkadaş oynadığınızda casus hacker ekranına ulaşamıyor, hacker da bizzat alana inip etrafta dolaşamıyor.

indir (2)

Clandestine bu sözlerimden ne anlıyorsanız tam onun üzerine kurulmuş vaziyette. Hacker olarak oynayan oyuncu, casus gibi üçüncü kişi kamerasından kontrol ettiği bir karakterin sırtına değil, dörde bölünmüş bir hacking ekranına bakıyor. Buradan o bölüm içerisindeki tüm kameralara, kilitli kapılara, hikayeyi ilerletmek için gerekli noktalara ve alarmlara erişebiliyor. Bunlara casus olarak oynayan kişinin katiyen erişimi yok, onun elindeki bilgiler bizzat gördükleriyle sınırlı.

Yani diyelim ki hikaye sizden bir ofis binası içerisinde ikinci katta bulunan A noktasına ulaşmanızı istiyor. Hacker bölümün bütün harita şablonuna sahip, fakat içerideki ince detayları görmesi için kameraları hacklemesi gerekiyor. O kameralardan gördüğü düşmanları ve ince noktaları casusa ulaştırıyor, casus da bu bilgilerle A noktasına doğru gidiyor. Arada kilitli kapı mı var? Kapının şifresini hacker’ın kırması gerekiyor. Düşmanlar casusu kenara mı kıstırdı? Uzak bir köşede bir alarmı aktive edip düşmanların dikkatini dağıtmak hacker’ın görevi.

Bu oynanış mekaniği iki şeyi mecburi kılıyor: Öncelikle, oyunu tek başınıza oynamanın hiçbir anlamı yok. Ben oyunu Logic Artists’de kullanıcı tecrübesi ve QA’den sorumlu yönetici olan Alex Mintisioulis ile birlikte denemeden önce bir süre tek tabanca denedim. Muhtemelen oyunun alfa aşamasında olmasından ileri gelen teknik sıkıntılar da sağ olsun, tutorial’ın bitimine kadar ancak dayanabildim; o da muhtemelen mesleki bir kaygı yüzünden vuku buldu, bir sonraki gün yapımcı ile oyunu oynayacak olmasam büyük ihtimalle o kadar bile tutmazdım kendimi.

indir (1)

Fakat sonra co-op modunu, Mintisioulis ile Skype üzerinden konuşarak oynama fırsatı buldum. İlk olarak casus oldum. Oyunun her yönü buram buram Splinter Cell kokuyordu, belki de değişen tek şey, hikayenin geçtiği zaman diliminin 90’lar oluşundan kaynaklanan -ve çok başarıyla verilmiş- tanıdık bir atmosferdi. Mintisioulis ben bölümde ilerledikçe “sana şu kapıyı açtım, bak şu düşmanı işaretledim dikkat et, dur girme kapıdan adam var bekle biraz” gibi talimatlar veriyordu. Aklıma ilk gelen düşünce, kendisinin muhtemelen çok sıkıcı bir iş yapmakta olduğuydu. Oyunu ben oynuyordum, o ise bir hacking ekranına bakıyordu. Üstelik oyunun 90’lar havası verme niyetinden dolayı arayüzü çok 56K modem havasında duran bir ekrandı bu. Nasıl eşit derecede eğleniyor olabilirdik ki?

Bir sonraki turda ben aldım hacking görevini elime. Ve o an, oynanışın mecburi kıldığı ikinci şeyi anladım: Bu oyunu bir arkadaşınızla oynamalısınız. Gerçekten hayatımda bu yaftayı daha rahat yapıştırabildiğim bir oyun daha bilmiyorum: Bu bir arkadaş oyunu. Casus olarak oynayan oyuncu bölüm içerisinde ilerlerken, hacker ile muhteşem bir iletişime sahip olması gerekiyor. Casus hayatta kalmak istiyorsa hacker’a güvenmek zorunda ve hacker da bütün emeğin çöpe gitmesini engellemek istiyorsa devamlı parmaklarının ucunda olmalı.

Hacker ekranı, casus gerçek zamanlı bir şekilde hareket ederken neredeyse kontrol edilemeyecek denli karmaşık bir hâl alıyor, ama neredeyse. Hiçbir zaman kendinizi kayıp hissetmiyorsunuz, ama ciddi anlamda panik durumları oluyor. Kamera, kapı ve alarmları kontrol etmek bir enter tuşuna bakıyor, ama onların kontrolünü sağlayacak noktaların network haritasındaki yeri her oyunda farklı ve o haritada sadece noktalar arasında düz bir çizgide hareket edebiliyorsunuz. Yani eğer casus arkadaşınızın hemen açması gereken kapıyı kontrol eden “node” ağın öteki tarafındaysa, önce onu bulmanız, sonra ona en hızlı gidecek yolu hesaplamanız ve tuşlara basabildiğiniz kadar çevikçe basıp hedefe varmanız gerekiyor.

indir

Bütün bunlar olurken bölümden bölüme kapı şifreleri, düşman devriye şemaları ve kameraların hacking network’ünde karşılığı olan noktaların değişiyor olması tekrar oynanabilirliği arttırıyor şüphesiz, ama bir de 90’lar havasına bulanmış bir hikayenin içerisinde bunların yaşanıyor olması olayı iyice büyüleyici kılıyor. Hikayeye detayıyla girme şansım pek olmadığından ancak istek kipinde konuşabilirim, ama şunu biliyorum, eğer hikaye yeterince bağlayıcı olursa arkadaşınızla başına oturup bir seferde bitirmeden kalkamayacağınız bir co-op oyunu duruyor olabilir karşımızda. Oyunun mekanikleri bile kendinizi bir ajan gibi hissetmeniz için birebir, bir de hikaye bu yönde destek çıkarsa, atmosfer tadından yenmez.

Tekrar altını çizmem gerek, bunu tek başınıza yaşayamazsınız. Mümkün değil. Ama bu tip oyunları seven bir arkadaşınız varsa, onunla birlikte başınıza oturduğunuzda ve eğer hikaye de sizi içine çekecek bir yapıda olursa pompalanan adrenalin yüzünden kendinizden geçeceksiniz, bundan eminim. Çünkü casusun az sonra gireceği kapıların arkasındaki kameralara hacker olarak, bir düşman köşeyi dönüp her şeyi kabak gibi görmek üzereyken ulaşmaya çalışmak hem hacker olarak hem de casus olarak oynarken o James Bond’lardan, Bourne’lardan gördüğümüz nabız artışlarını bizzat yaşamamıza sebep oluyor.

Ve eğer bu iki kişi de birbiriyle iletişimi yüksek, güveni yüksek insanlarsa bir anda ortalık “HADİ OĞLUM ÇOK VAKİT YOK” “AÇTIM KAPIYI GİR” “ŞİFRESİ NE?!” “ON BEŞ SIFIR İKİ GİR ALLAH’INI SEVEYİM LÜTFEN ARTIK” gibi naralarla yıkılır hâle geliyor. Bunu ne alakasız bir insanla online oynadığınız bir oyunda, ne de tek başınıza oynadığınız oyundan çok değişmeden karşınıza geçmiş günümüz steril co-op oyunlarında yaşayabilmeniz mümkün değil.

Oyunun günahları var mı? Tabii ki. Oyunun teknik olarak içinde bulunduğu şu haliyle oyunu satın almanızı gönül rahatlığıyla tavsiye edemiyorum. Oyun alfa sürecinde ve gerçekten de alfa olduğuna şüphe bırakmayacak bazı teknik problemleri var. Henüz optimizasyon tam yapılmamış, grafikler oturmamış, bölüm tasarımı yolun daha çok başında olduğundan etraf pek bir boş gözüküyor, hacker’a yapacak iş vermek için koridorlara mecbur kalma ve bu görüntüden de sıkılma ihtimalimiz pek yüksek (yapımcılar oyuna çeşitli çevrelerin ekleneceğini söylüyorlar ama) ve oyunun buna çok elverişli olmasına rağmen bir rekabetçi multiplayer modu yok (Mintisioulis bunun da olası bir devam oyununda ekleneceğini belirtti) vesaire vesaire.. Ama içinde yatan tasarım çok ne bir şekilde parlıyor. Benim şimdiden kafamda “Clandestine’ı beraber oynayacak arkadaşlar” listem mevcut bu yüzden. Ben eminim, oyun piyasaya çıkış seviyesine gelsin, herkes üzerine pek bir konuşuyor olacak…

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

2 Comments

Berna Aysim Çavdar için bir cevap yazın Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.