Bugün burada, başından sonuna kadar beni şaşırtmayı başaran, inanılmaz keyifli birkaç saat sunan ve gerek hikâyesi gerekse de oynanışı ile beni kendine hayran bırakan Moon Hunters hakkında konuşmak için toplanmış bulunuyoruz. Haydi gelin, Moon Hunters nasıl bir oyunmuş, ne anlatıyormuş, nasıl anlatıyormuş, hepsini konuşalım sizinle!

İlk Kayıt Noktası, oyun seçmek için fazla zamanı, oyun satın almak için fazla parası, hem fazla zamanı hem de fazla parası olmayanlar ya da her ikisine de bol bol sahip olup, “oyun almadan önce bir de sizden dinleyelim” diyenler için yaptırılmış bir inceleme hayratıdır. Oyunların incelemeleri kesinlikle objektif değildir. İlk birkaç dakikadan spoilerlar içerebilir.

Özet Geç

Oyunumuz, Issaria ismindeki fantastik bir ülkede geçiyor. Büyünün ve gücün kaynağı, gecemizi aydınlatan Ay, bir gece yok oluyor. Ay’ın yok olmasıyla büyünün dengesi sarsılıyor, canavarlar dünyanın dört bir yanına yayılıyorlar. Biz Ay’ı geri getirmeye çalışan kahramanları oynuyoruz. Güneş Kültü ve onların kralı Mardokh, hepimize savaş ilan etmeden evvel Ay’ı bulmak için beş günümüz var.

Ne Kadar Uzun?

Oyun her oynadığınızda değişiyor ve birkaç farklı sona sahip. Bir defa oynayıp bitirmek neredeyse yarım saatinizi alıyor. Bütün sonları almak, bütün becerileri öğrenmek ve bütün sınıfları oynamak istiyorsanız da minimum on saatinizi bu oyuna harcayacağınızı söyleyebilirim.

Neyi Seven Bunu da Sever?

Arkadaşlarıyla rekabetçi olmayan oyunlar oynamayı sevenlerin Moon Hunters’ı seveceğini düşünüyorum. Birbirinizle veya başkalarıyla kapışamayacaksınız maalesef. Özellikle exploration oyunları sevenler bu oyunu seveceklerdir. Birkaç saatinizi eğlenceli geçirmek için harika bir seçim.

Neyi Beklemeyin?

Kendini ciddiye alan bir oyun beklemeyin. Moon Hunters, oyuncuları pek cezalandırmayan, onlara kıyamayan, tatlı bir oynanışa sahip. Bulmacalar da pek yok. Vurdulu kırdılı bir savaş ve kafa yormanız gereken bulmacalar beklemeden, yalnızca kafa dağıtmak için harcayabileceğiniz birkaç saatiniz varsa süper olur.

Oyunda hayvan sevme var mı?*

Hayvanlarla konuşabilme yeteneğini alabiliyorsunuz. Onları sevemesek de oyundaki çeşitli kuş, kedi, tilki gibi hayvanlarla iletişime geçebiliyoruz.

Biraz Daha Detay ve Yorum?

Moon Hunters hakkında söylemek istediğim çok şey var ve hepsine yavaş yavaş değinmek için sabırsızlanıyorum aslında. Hadi şöyle bir giriş yapalım: Arkadaşlarla kaliteli vakit geçirmek için harika. Arkadaşlarla toplandınız, ne yapsak diye kara kara düşünmeye başladınız, baktınız Moon Hunters diye bir oyun da indirimde. Bu yazıyı hatırlayın, koşun, alın. Oyun, içine devasa beklentilerle girmezseniz sizi inanılmaz şaşırtacak küçük detaylara sahip.

Bu detaylar arasında benim en çok hoşuma gidenlerden birisi haritaların sürekli değişmesi. Açıkçası sürekli aynı harita üzerinde dönüp dolaşmaktan pek hoşlanan birisi değilim. Dolayısıyla uzun soluklu oyunlardan, yani eğer açık dünya gibi sağdan soldan görev toplayıp koşuşturabileceğim oyunlar değillerse, bir noktada bıkıyorum ve pes ediyorum. Birden fazla son bile olsa hepsini almıyorum, aynı şeyleri tekrar oynamaktan sıkılıyorum çünkü. Moon Hunters, sizi farklı sonlara farklı yollardan götürüyor. Bu inanılmaz tatlı bir detay: Her seferinde bir öncekinden çok da farklı olmayan ama öncekiyle birebir aynı rotayı da çizdirmeyen bir gidişatı olması çok hoşuma gidiyor.

Adımı söyledi, adımı söyledi!

Bir diğeri de oyunun, sizin önceki karakterlerinizi tanıyor ve hikâyenin içine entegre ediyor olması. Bunu biraz açıklamak lazım, o yüzden en baştan alıyorum: Şöyle ki, oyuna başladığınızda halihazırda var olan birkaç sınıftan birini seçip o karakteri oynamaya başlıyorsunuz. İsterseniz yakın, isterseniz uzak dövüş oynayın, isterseniz de yalnızca dostlarınıza destek olmak için “support” seçin. Bu sınıflar, oyunun içindeki farklı NPC’ler ile iletişime girdikçe çeşitleniyor. Yeni sınıflar, yeni karakterler açılıyor. Yani oynayabileceğiniz bir sürü karakter var, sürekli aynı karakterleri oynamak zorunda değilsiniz.

Bununla beraber oyun, her baştan sona oynayışınızda değişiyor ve etkileşime girdiğiniz karakterler, sizin eski karakterlerinizi hatırlıyor. Zira bir önceki karakteriniz artık oyunun hikâyesi içinde önemli bir yere sahip, artık o karakter de bu evrenin tarihine dahil. Dediklerimin biraz daha anlaşılır olmasını umarak yukarıya bir ekran görüntüsü bıraktım- NPC’ler adımı her söylediklerinde şımarıyorum oynarken.

Oyunun birkaç sonu var demiştim ya, bu sonlar biraz sıkıntılı. Doğrusunu söylemek gerekirse oyunun Steam’deki rehberine bakmadan bütün sonları alabileceğinizi düşünmüyorum. Oyunun içindeki bazı bulmacalar, “bulmaca” olmaktan o kadar uzak ki aldığınız son biraz şansa gelmiş gibi duruyor– Aslında siz bir bulmaca çözerek o sona ulaştınız, bunun farkında değilsiniz sadece. Buna rağmen öyle komplike bir gidiş yolu olmayan en az üç farklı son var ve onları almak da yeterince keyifli.

Bir indie oyun olmasından mütevellit bazı sıkıntıları mevcut ama bunlar oynanışı engelleyecek şeyler değiller. Bazı haritalar, diğerlerine kıyasla çok boş geliyor. Her noktasını keşfetmek isteyeceğiniz kadar ilginç bir hikâyesi var, dolayısıyla haritanın da her köşesine gitmek istiyorsunuz ama bazı yerler gerçekten bomboş, tek bir taş bile yok! Bu durumda da insanın morali bozuluyor. Belki oyunun hikâyesi biraz daha açık seçik anlatılsaydı böyle bir problem yaşanmazdı. Şu haliyle oyunun içindeki bütün NPC’ler ile konuşmak istiyorsunuz, bütün mağaralara girmek istiyorsunuz ama baktığınız yerin bomboş olduğunu görünce hevesiniz köreliyor.

Oyunun bahsetmeye değer bir diğer mevzusu da oyuncuyu cezalandırmıyor olması. Her haritada ölerek bile oyunu bitirebilirsiniz zira siz öldüğünüz zaman sıfırdan başa dönmüyor oyun, sizi direkt bir sonraki güne atıyor ve oynamaya böylece devam ediyorsunuz. Oyunun sonundaki final kavgasında ölseniz de bir sorun yok, yine sonlardan birisi açılıyor. Bir kaybınız yok yani.

Moon Hunters’ı ilk oynayışınızın sonunda size karakterinizin hikâyede edindiği yer konusunda bilgiler veriliyor. Karakterinizin evrenin tarihine nasıl entegre edildiğini okuyabiliyorsunuz. İsminizin yanına “The Wise” konabiliyor mesela- Bazen de “The Fool” gibi komik sıfatlar alıyorsunuz. Karakterinizin hikâyesini okumak, oyunun içinde aldığı yeri görmek feci zevkli. İnsanı bir daha oynamaya teşvik ediyor resmen ve bu harika bir şey.

Parasına değer mi?

Steam’de indirimsiz haliyle 25 liraya sahip olabileceğiniz bir oyun bu. Biraz sabredip indirimli alayım derseniz de zamanında bu fiyatın 2,5 liraya kadar düşmüş olduğunu söyleyeyim. Bu kadar ucuz bir fiyata, bir değil, iki değil, üç hiç değil, tam dört arkadaşınızla beraber keyifli bir vakit geçireceğiniz on saatlik bir oyun almış oluyorsunuz. Bence değer!

Sonuç ve Puan: 8/10

İnanılmaz tatlı bir soundtrack, cici bir renk paleti, rahat bir oynanış ve en önemlisi de kahkahalı, keyifli bir vakit… Moon Hunters, beni gerçekten kendine çekti. Arada küçük günahları olsa da oynadığınıza kesinlikle değiyor. İlk Kayıt Noktası olarak gönlümüzden bu oyuna kopan puan sekiz oluyor: Oynanır diyoruz, helali hoş olsun!

*= Bu kısmı çok sevdiğim Twitter sayfası Can You Pet The Dog sayfasından esinlendim. Kendilerini çok seviyoruz ve elimizden geldiğince onları kaynak göstereceğiz.

Author

İlk Kayıt Noktası, oyun seçmek için fazla zamanı, oyun satın almak için fazla parası, hem fazla zamanı hem de fazla parası olmayanlar ya da her ikisine de bol bol sahip olup, "oyun almadan önce bir de sizden dinleyelim" diyenler için yaptırılmış bir inceleme hayratıdır. Oyunların incelemeleri kesinlikle objektif değildir. İlk birkaç dakikadan spoilerlar içerebilir.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.