Playstation’ın Plus üyelerine her ay küçük sürprizleri olduğu malumunuz dâhilinde midir? Bu sürprizlerin içerisinde bazı oyunlara ekstra indirimler sunulması, haftalık fırsat teklifleri yapılması ve de her ay belirli sayıda seçilmiş oyunun kullanıcılara ücretsiz olarak önerilmesi var. Seçilen oyunların türü çeşitlilik arz ediyor tabii ki, bazen daha kıyıda köşede kalmış oyunlar hediye edilirken, bazen de Just Cause, Bloodborne, God of War III gibi daha çok yankı uyandıran ve arzu nesnesi olmuş oyunlar seçiliyor.

2019’un Mart ayı için Playstation Plus oyunları şunlar oldu: Call of Duty Modern Warfare Remastered ve The Witness. Bu vesileyle sizlere oynayıp harikulade bulduğum The Witness’tan bahsetmek istiyorum.

The Witness, 2016 yılında birden fazla platforma çıkmış olan yapboz temalı bir macera oyunu. Birtakım olayların yaşandığı bir adada mahsur kalan oyuncu, çeşitli ipuçlarını izleyip karşısına çıkan yapbozları çözerek adadan kurtulmaya çalışıyor. Oyunun süresi bulmacaları çözme hızınız veya çözerken aldığınız yardımla orantılı olarak değişiyor.

Mekanikler Nasıl?

the witness - harabe

The Witness, birincil kişi gözünden oynanan bir açık dünya oyunu. Genelde oyun oynamak söz konusu olduğunda aklına yapboz veya bulmaca çözmek gelmeyen bir insan olarak oyuna ilk başladığımda, sadece önümü görebilecek olmamın,  bulmacaları çözmeme yardımcı olabilecek bazı detayları kaçırmama neden olabileceğini düşünmüştüm. Ama ilerledikçe bunun çok mantıklı bir seçim olduğunu anladım. Çünkü ekranda gerçekten bakmak istediğiniz şeylerin dışında hiçbir şey yok, bu da rahatlıkla oyunun içine girmenizi ve odaklanmanızı sağlıyor. Zaman zaman da sizi rastlantı sonucu asla göremeyeceğiniz bazı şeyleri fark edebilmeniz için doğru yere bakmaya zorluyor hâliyle.

Yürümeyi ve etrafa bakabilmeyi sağlayan tuşların dışında oyunda sadece koşmak ve çevredeki unsurlarla etkileşime girmek amacıyla iki tuş kullanıyorsunuz. Atlamak, tırmanmak veya düşmek gibi durumlar oyun için söz konusu değil. Oyun türüyle bağlantılı olarak bunların olmaması normal karşılanabilir ancak ben bu durumun da bir yönüyle oyuna odaklanmayı kolaylaştırdığını düşünüyorum. Yapmanız gereken tek şey bulmacaları çözmek ve oyunu tamamlamak; dolayısıyla oyun sizi bunlardan başka bir şeyle uğraştırmamak gibi güzel bir karar almış. Bulmacaları çözmek için gerekeninden fazla ses yok, müzik yok, NPC’ler yok. Sadece siz ve keşfedilmeye açık bir dünya var.

Yapbozlar Nasıl?

the witness bulmacalar

Oyunda çeşitli bölgelerde karşınıza çıkan ekran ve panellerdeki 600’den fazla bulmacayı çözerek ilerliyorsunuz. Bu ekran ve panelleri fark etmek oldukça kolay ancak bulmacalar için aynı şeyi söyleyemiyorum.

The Witness’ın oldukça çeşitli bir bulmaca yelpazesi var; labirentler, kareler veya bloklar gibi şekiller, renkler, desenler vesaire… Bunlar bazen bulmacada tek başlarına yer alıyorlar bazen de bir arada kullanılıyor. Hepsinin de gerektirdiği ayrı bir çözüm yöntemi var. Ayrıca bulmacaları çözebilmek için çevresel unsurlara da fazlaca dikkat etmeniz gerekiyor; ışık, yansımalar, simetri, sesler gibi.

Her ne kadar küçük bir bölgeden bahsediyor olsak da bu bir açık dünya oyunu. Dolayısıyla bazı bölgelere erişim sağlamak için de çaba harcamanız gerekiyor. Oyun, sizi nereleri dolaşacağınız veya bulmacaları çözmeye nereden başlayacağınız konusunda tamamen serbest bırakmış. Fakat bu bölgeler ve bölgelerde karşılaşacak olduğunuz bulmacalar birbirinden bağımsız da değil, o yüzden ister istemez deneme yanılma yöntemiyle doğru yolu bulmaya çalışıyorsunuz. Bir bölgeye yanlış zamanda girmenin veya bir bölgeden bulmacaları çözmeden ayrılmanın herhangi bir zararı yok. Aksine oyun sizi, çevreyi algılamanız ve sonuçları kendiniz keşfetmeniz için teşvik ediyor. Daha önce görmediğiniz bir bulmaca tipiyle karşılaştığınız zaman yapmanız gereken tek şey diğer bölgeleri gezip, bu tipten bir bulmacanın nasıl çözüldüğüne dair bilgileri aramak.

Yalnız, oyuna başladığınıza yanınızda mutlaka kâğıt ve kalem bulundurun veya ekran görüntüsü almaya hazır şekilde bekleyin. Çünkü bazen iki farklı yerden elde ettiğiniz unsurları birleştirmeniz veya daha önceden gördüğünüz bir şekli tekrar kullanmanız gerekebiliyor.

Karşınıza çıkan neredeyse her şey birbiriyle bağlantılı, boş yere çabalamış gibi hissettirecek bir olay yaşamıyorsunuz. Tetiklediğiniz şeylerin sonucunu görebiliyorsunuz. Bulmacalar da yeteri kadar zor, basit şekilde çözülebilecek bir bulmacanın ardından dakikalarca sizi başından ayırmayacak başka bir bulmacaya rastlayabiliyorsunuz. Hepsinin çözümüne bir şekilde ulaştığınızda ise gerçekten tatmin oluyorsunuz.

Ortam Nasıl?

the witness - kapı

Aylık oyunlar arasında The Witness’ı gördüğümde, oyun görüntüleri arasında ilk dikkatimi çeken şey nefes kesici güzellikte manzaralara sahip olması oldu. Yazının başından beri kullandığım görsellerin hepsi oyuna ait. Renk paleti harika, bölgelerin hepsinin kendisine göre bir habitatı var, su ve ışık yansımaları, gölgeler güzel düşünülmüş. Bazı manzaralar ekran görüntüsü alıp, bastırıp, odanın tavanına asılmayı hak ediyor. Bazı bölgelerde öyle şeyler var ki bir Rönesans tablosunu aratmıyor.

Biraz kişisel olacak ama gene de söyleyeceğim. Ben bu tarz oyunlarda yalnızlık hissinden pek hoşlanmam, durumu olduğundan daha da ürkütücü bir hâle getirdiği için tedirgin olur ve kaçınırım. Hâliyle bir odadan kaçma veya gizemli patikalarda yol bulmaya çalışma tarzı oyunlar, çoğunlukla etraftaki ürkütücü atmosfer ve hoş olmayan görüntüler ve sesler kullanılması sebebiyle bana göre değildir. Eğer benim gibi olanlarınız varsa The Witness’a kesinlikle bakmalılar. Oyunun içinde dolaşırken yalnızlığı ve soyutlanmışlığı hissediyorsunuz, yer yer yanlış giden bir şeylerin olduğunu da fark ediyorsunuz ancak atmosfer o kadar cıvıl cıvıl ve rengârenk ki bu ikisinin tezatlığı arasında rahatsız hissetmeniz mümkün olmuyor.

Nasıl Oynayalım?

the witness - ressam

Bulmaca merkezli oyunları genel olarak seviyor ve oynuyorsanız burada size fazladan bilgi veya yönlendirme vermek gibi bir iddiam olamaz. Burada söyleyeceklerim biraz daha bu tarz oyunları çok oynamayan kişiler için olacak. The Witness’ı yalnız başınıza oynayabilirsiniz pek tabii ama benim gibi yanınızda birileri varken oynarsanız oyundan aldığınız zevkin iki katına çıkacağına söz verebilirim. Sizin takıldığınız yerlerde yanınızdakinin takılmadığını görecek, farklı bir gözün bakış açısının aslında ne kadar önemli olduğunu fark edeceksiniz diye düşünüyorum. Bazen çok zor bir bulmacayla karşılaştığınız ve takılıp oyunu kapatmak gibi bir isteğe kapıldığınız anda bu ikinci göz teşvik etmek veya sıkılmamak için de yardımcı oluyor.

The Witness’ın bulmacalarından bazıları, içlerinde barındırdığı şekiller ve bu şekillerin hepsinin de belirli bir modeli izlemesi, simetri ve tahmin yürütmenin gerekliliği gibi unsurlarla rahatlıkla bir IQ testinin parçası olabilirmiş gibi duruyor. Bunu oyundaki bulmacaları çözmek için aşırı zekâ gerekir veya bulmacalar aşmış bir dehanın elinden çıkmış filan demek için söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Zaten IQ testlerinde de zekâ direkt olarak matematiksel işlemler, hızlı okuma vb. yollarla bağlantılı olarak düşünülüp tespit edilmiyor. Daha ziyade size verilen ön koşullardan yola çıkarak akıl yürütme, mantıksal bağlantılar kurma ve doğru şekilde düşünme becerileriniz sınanıyor.

the witness - manastır

Nitekim The Witness içerisinde bulmacalar yoluyla elde edilen ve oyunun sonucunu etkilemeyen bazı bulunabilir unsurlarda da az önce söylediklerimi destekleyebilecek materyaller kullanılmış. Spoiler olmaması için bunları açıklamak istemiyorum ama genel olarak videolar ve ses kayıtlarından bahsettiğimi söyleyebilirim. Bu materyaller, oyunun görselliğinden sonra en etkilendiğim kısmı oldu. Arkasında çok etkileyici bir hikâye olmasa bile iyi seçilmiş temaların kullanıldığını gösteriyorlar ve bilim, sanat ve felsefe üzerine düşündürücü nitelikteler. Eğer oyuna bir şans verirseniz bunları mutlaka bulun ve tecrübe edin derim.

Elimden geldiğince çıkışından üç yıl sonra rastladığım, günler boyu üzerinde uğraştığım ve kafamı meşgul eden, neticesinde ise hayran kaldığım bu oyunu anlatmaya çalıştım.

Sizler ne dersiniz? The Witness’ı daha önceden oynayanlarınız var mı? Varsa nasıl bulmuştunuz, tavsiye eder misiniz? Siz de benim gibi daha önce bu oyuna rast gelmediyseniz veya henüz oynamadıysanız, yazıyı okuduğunuzda oyun hakkında kafanızda güzel şeyler canlandı mı? Yazın da biraz The Witness konuşalım işte, siz gerisini anladınız.

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.