Selamlar ve sevgiler pek sevgili geekler! Baharın tadının kaçtığı şu son günlerde birazcık neşelenmek için Pokemon: Detective Pikachu filmine gittim ve size bununla ilgili düşüncelerimi aktarmak için şu an burada huzurlarınızdayım. Pokemon çizgi filmi ile Show TV ve Star TV başında büyümüş, tasolarla Pokemonculuk(!) oynamış ve hatta hala da Pokemon Fire Red ve Pokemon GO gibi oyunlarıyla gününü gün eden biri olarak bugün aranızdayım.

Doğruyu söylemek gerekirse filmi benimki kadar büyük bir coşkuyla kaç kişi bekliyordu bilmiyorum. Ama şahsen ben, canım Pokemon filminin biletleri çıkar çıkmaz aldım, öyle bir heyecandı benimkisi yani! Eh, bir de son günlerde özellikle Endgame etkisinin hala devam ettiğini ve tüm platformlarda Game of Thrones’a kin kusulduğunu düşünürsek oldukça geri planda kalacağına emin olduğum Pokemon: Detective Pikachu‘ya tabii ki de ilk günden gidecektim, ya ne olacaktı?!

tatliliktan-olecek-yeni-detective-pikachu-nun-fragmani-yayimlandi-1555958377

Film duyurulduğunda hafif korku ve tabii ki büyük bir heyecanla bekliyordum. İlk aklıma gelen aşırı ütopik bir dünyada, insan boyutlarında bir Pikachu’nun olayları çözmesiydi. Neyse ki sonradan bir oyun uyarlaması olduğunu öğrendim… Tim Goodman adındaki bir gencin çeşitli tesadüfler sonucu(!) sadece kendisinin anlayabildiği bir Pikachu ile yolunun kesişmesi ve beraber oldukça gizemli(!) bir olayı çözmesi üzerine geçen, aşırı klişelerle dolu, yer yer komik ve oldukça PONÇİK bir filmdi Detective Pikachu. Geçmişin getirdiği duygularla beni tatmin etti, hatta bilirkişi olsam 10 üzerinden 7,5’u var bende. Açar, ara ara da izlerim ama film normal bir insan için 7,5 puanı hak eder mi, asıl mesele bu.

Kesinlikle hayır! Filmde birtakım tempo sorunları ve hatta Justice Smith’in hiç inanmadığı küçük oyunculuk problemleri vardı ama ben yedim açıkçası. Pokemonseverlerin seveceğini ama Pokemon ile ilgisinin sadece “Kendini Pikachu sanan çocuk camdan atladı” seviyesinde olanların ise hiçbir şey anlamayacağı bir film olmuş. Bu arada Ryan Reynolds kaliteli seslendirmesi ile filmi sırtında taşımış. Ha bu arada, merak edenler için belirteyim, Ryan Reynolds’ın Pikachu’su da “Pikapool” değil, içiniz rahat etsin.

Genel ve spoilersız yorumlama kısmını atlattığımıza göre ben yavaştan SPOILERLI incelememe geçiyorum, buradan sonrasını okuyup okumamak tamamen sizin sorumluluğunuzda.

detective-pikachu-psyduck-1

Film tam olarak Tim Goodman ve arkadaşının pokemon yakalama macerası ile başlıyor ve filmde ilk karşılaştığımız pokemon ağlayan bir Cubone. Ana karakterimiz de annesini kaybettikten sonra babasından uzaklaşmış ve hatta pokemon eğitmenliğinden vazgeçip sigortacılığa başlayan yalnız bir karakter; aynı Cubone gibi! Filmin hikayesi oldukça klişe ve oldukça tahmin edilebilir şekilde ilerliyor. Sizi şaşırtan veya ters köşe yapan hiçbir şey yok, belki sonu dışında.

Tim, babasını kaybettiğini öğrendikten sonra pokemon yakalamanın, eğitmenin ve pokemon savaşlarının olmadığı, insanlarla pokemonların beraber yaşadığı ve her insanın bir pokemon partneri olduğu Ryme City isimli bir şehre gidiyor. Açıkçası Ryme City’e giderken bize ve Tim’e izletilen video ile “Hee evet kötü adamlarımız bunlar” diyorsunuz ve yanılmıyorsunuz. Gel gelelim kötü sandığımız ama aslında iyi olan adam, filmin sonunda ortaya çıkıp kahramanımızı bir sahnede kurtarıyor ve ufak bir “plot-twist” etkisi yaratıyor. Ee, bu bildiğiniz tembel yazarlık ama…

Pikachu’nun tatlılık abidesi oluşundan yola çıkarak animasyonların her birine bayıldığımı, Mewtwo hariç, itiraf etmeliyim. Fakat yine de eğri oturup doğru konuşmak lazım; filmin en büyük problemlerinden biri, göstere göstere ilerlemesiydi. Gizli pokemon dövüşlerinin yapıldığı yerdeki Blastoise-Gengar dövüşü ilk pokemon oyunlarına göndermeydi mesela. İtinayla gözümüze sokulan bazı Roket Takımı repliklerini de bu kategoride değerlendirebiliriz tabii: “Bak burada mor bir sıvı var, aç da ne olduğunu görelim, heh gördük mü bak bunun adı R, evet evet Roket Takımına gönderme. He bunu yapan bir kötü adam var, nasıl mı bulacaksın, ya soru mu bu git kaybolan ağabeyimin iş arkadaşının yanına mutlaka bir şey biliyordur!” 

5beb3e47f556fc654612e386-1334-667

Film, neden sadece Tim’in Pikachu’yu anlayabildiğini en sonunda Mewtwo ile zoraki bir şekilde açıklıyor. Hikaye bir şekilde ilerliyor ama “E nasıl bulabilecekler?” dediğiniz anda yine bir şekilde(!) tesadüfler zinciri oluşuyor. Eleştiriyorum ama filmde eğlendim ha, beklediğimi buldum. Gerçi çok da beklentim olmadığını düşünürsek beklediğimi bulmak çok zorlamadı.

Şimdi filmde sevdiğim şeyleri anlatabilirim, yeterince kötülüklerinden bahsettiğimi düşünüyorum zira. Öncelikle Mr. Mime sahnesi aşırı hoşuma gitti. Pandomim detayına önem vermeleri, Mr. Mime’ı bir pokemonun değil de dümdüz bir insanın anlayıp, çözmek için adımlar atması çok tatlıydı. Bara gittiklerinde horlayan adamlar ve şarkı söyleyen Jigglypuff ayrıntısı güzeldi de şarkı devam ederken bizimkiler niye sızmadı onu çok da bilemedim… Şu geçmişteki olayları gösteren hologram beni çok heyecanlandırdı, çok iyi kullanmışlar ve olay çözümü için hikaye ve diyalog yazamadıklarından bu olayla yardımcı olmaları filmin bekası için gerekliydi. Pikachu’nun çizgi filmin şarkısını ağlayarak söylemesi ise tek kelimeyle MUH-TE-ŞEM-Dİ! Sanırım yıllarca YouTube’da bu sahneyi açıp tekrar tekrar izleyeceğim…

“Pokemon…
Oh, your my best friend in a world we must defend…”

bf0747af-cf5f-4831-9622-3c80dc0a67f8-d1b57d4749ee0f177f61ea5a28ef9531

Ve filmin yıldızına gelirsek; Ryan Reynolds’ın Pikachu’su! Pikapool olmasından çok korkuyordum, Pikachu’nun ayrı bir karakter olmasını ve Deadpool ile kıyaslanmamasını istiyordum. Ve inanır mısınız korktuğum gibi çıkmadı, aksine tam da istediğim gibi olmuş! Pikachu kendi başına sapasağlam bir karakter ve filmi sırtında alıp taşıyor. Sahneye her çıktığında gözlerimizi onun üzerinden zaten alamıyoruz ve sürekli sarılıp sevesimiz geliyor! (Göbüşünü sevdiğiminin!) En önemlisi de tatlı mı tatlı bir sürprizin varlığıydı diyebilirim: Sonunda kayıp babanın Ryan Reynolds çıkması… Ah, çok şekerdi!

Pokemon’u alışa gelmiş hikayelerinin dışında sinemada görmek güzeldi, benim için tekrar izlenebilecek bir film, tat olarak Ready Player One filmi gibiydi diyebilirim. Çerezlik, hayranlara özel kalan bir film; ama Pokemon‘u ve bu evreni gerçekten iyi bir film ile sinemada görmek çok isterim, içimde ukde kaldı artık!

Günün sonunda yüzümde tebessüm ile ayrıldığım bu filmi günahıyla, sevabıyla bağrıma bastım ve 7,5 verdim. Tabii ki o kadar etmeyeceğini biliyorum, benimki tamamen duygusal. Her şey çok güzel olacak biliyoruz ve o çok güzel olacak Pokemon filmini de heyecanla bekliyoruz.

Author

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.