Yazarlık söz konusu olunca, bazı mertebeler vardır. Acayip bir popülarite edinmek, bunun belki de en temellerinden biridir. Clive Cussler, Tom Clancy, Dan Brown gibi daha görece “sabun köpüğü” işler yazanlar, bu seviyeye erişmişlerdir örneğin. Kitapları yok satar, adlarını herkes bilir, ama gönüllere çok dokunmazlar. Bu mertebeler kademe kademe artarak giderler, bir kitapla gönülleri titremekle başlayıp, bir eseri baya “klasik” seviyesine ulaştırmaya kadar uzanır.
Bir de başka bir tip efsane olanlar vardır. Bunların kitapları, sadece sevilmez. Tutkuyla bağlanılır bu eserlere. Üzerine felsefe kitapları yazılır, alimler peydahlanır, hayranlar resmen ordu olurlar peşinde. Nesillerden nesillere aktarılan bir şeydir bu eserlerin sevgisi ve nesillerden nesillere de korunur. Benim görebildiğim çok az kişi erişebilmiştir bu seviyeye. Ve kesinlikle, Terry Pratchett onlardan biri.
Usta yazar, 40 kitap çıkarttığı Diskdünya serisini bitiremeden geçtiğimiz aylarda vefat edince, serinin geleceğiyle ilgili çok spekülasyon dönmüştü. Bir vakittir Alzheimer’s hastalığıyla mücadele eden Pratchett, sağlığı kötüleyince “ileride seriyi kızım devam ettirebilir” demişti. Kızı da dış kapının mandalı değildi elbette, özellikle video oyunlarında yazarlık yapmış, geçtiğimiz senelerde üstlendiği Tomb Raider senaristliğiyle de ödüller almış bir insandı.
Fakat Rhianna Pratchett, bu ihtimale kapıyı erken kapattı. Terry Pratchett’ın ölümünden önce yazdığı son roman olan The Shepherd’s Crown’ın Diskdünya serisiyle ilgili yayınlanmış son ana iş olacağını söyledi Rhianna. Ne kendisinin yeni bir roman yazacağını, ne de başkasının yazmasına müsaade edeceğini belirtti. Kendisinin beyanı, “Uyarlamalarda, yan işlerde çalışırım, ama o kadar. Diskdünya babamın mirasıydı. Ben kendiminkini yaratacağım” yönünde. Ne yalan söyleyelim, bizce de en iyisi bu. Duyuyor musun Christopher? Bak ne evlatlar var…
(Şaka şaka. Onu da severiz.)
3 Comments
O son cümleyi yazmayacaktın işte.. Oldu mu hiç 😀
Christopher ?
J.R.R Tolkien’in oğlu