Prince of Persia ’08
Ne tesadüf? Prince of Persia’nın 2008’de –talihsiz bir şekilde düz Prince of Persia ismiyle çıkmış olan- mini reboot’unun konusu zaten bizim listemizle aynı. Prens, aslen biraz cilalanmış bir Quick Load butonu olan arkadaşı Elika ile birlikte pusa batmış diyarlara renk götürmeye çalışıyordu. Çok açık konuşayım, bu oyunla ilgili büyüttüğüm hayranlığım duvarda yürüme sırasında A tuşuna basılı tutmamızın mecburi olmadığını anlamamla yıkılmıştı. Basit gözüküyor, ama bu aslında tüm oyunu sadece A tuşuna basarak, basamadığımızda da Elika’nın elini tutarak geçirebileceğimiz konusundaki yargıya karşı son kaleydi. Düştü. Yani Prince of Persia ’08 çok da iyi bir oyun değil, ama listemize cuk diye oturuyor. Zira her ne kadar hayal kırıklığı yaratan tarafları olsa da, ilk renklendirdiğiniz dünyaya bakıp hissettirdikleri, gerçekten paha biçilemez.
Rayman Origins
Rayman oyunları her zaman rengarenk olurlar zaten, her ne kadar 2000’lerin ortalarında tutuldukları bir “beyaz dönem” yaşamış olsalar da. Ama bu rengarenklik genelde işin “cıvıl cıvıl” kısmında durmazdı, ki bugün de aradığımız nitelik bu zaten. Michel Ancel ve ekibi, ne zamanki Rayman’i kökenlerinde döndürmeyi tercih etti, işte o zaman uzuvsuz kahramanımız bir anda parıl parıl parlayan, insanın içinde papatyalar açtırtan bir şekle büründü. Guacamelee gibi Rayman’in yeni serisinin, özellikle de Legends’ın Latin Amerikan festival havalarından çok şey ödünç aldığını söylemek gerek bu arada. Ki bu iyi bir şey. Hem de çok!
Super Mario Galaxy
Ah, Mario… Yıllar boyunca istikrarlı bir şekilde kahverengi ve grileşen, bu monoton renk skalasını da sadece headshot’ların sıçrattığı kanın kırmızısıyla bozan oyun endüstrisine karşı ne kadar da muhteşem bir soğukkanlılıkla direndin. Bir oyununda bile “artık gerçekçi oluyoruz beyler!” deme ihtiyacı hissetmedin. Sen zaten hep kırmızıydın, gökkuşağının da her renginden oluşmuş dünyalara gidip durdun. Ama affet, senin en iyi oyunun Galaxy serisi oldu. Bir ya da iki, fark etmez. Bir yerden bir Wii bulabilirseniz, başına oturun bu oyunun. Uzay böyle bir yerse, vallah koşup gitmek isteyeceksiniz!
Tearaway
Buraya aslında LittleBigPlanet’ı da çok rahatlıkla alabilirdik, ama sonra baktık ki biraz daha mat renkler kullanmış LittleBigPlanet. Tearaway? Media Molecule’ün bir diğer oyunu ise baya baya küçükken elişi derslerinde kullandığımız o parlak kağıttan yapılma zaten. Bunu da bir metafor olarak söylemiyorum, oyun gerçekten öyle! Sony’nin çok ihmal ettiği PS Vita’ya can veren, bizim de gelmiş geçmiş Vita’ya özel en güzel oyun seçerken hiç zorlanmadığımız Tearaway’in en güzel tarafı, mobil olduğundan iç ferahlatıcılığını, cıvıl cıvıllığını her yönde yaşatıyor olabilmesi…
Viva Pinata
Tearaway o süslü elişi kağıtlarından yapılmıştı ya? Viva Pinata da parıltılı, simli Pinata eşekleri ve hayvanlarının (eşeklere ayrı bir selam çakmam gerekiyordu) yaşam simülasyonu. Rare’in bu yüz yıl içerisinde aklına gelen nadir iyi fikirlerden biri olan Viva Pinata, Xbox 360’ın geniş yelpazesinde çok onurlu bir tahta sahip. Gears’lar, Forza’lar ve Halo’ların arasında çok net bir şekilde “ben buyum, rengarengim, millete neşe katmaya geldim, başa çıkarsınız artık!” mesajını vermiş; ferah ferah geziniyor. Biz bu oyunu övmeyelim de ne yapalım şimdi?
2 Comments
Bu listeye Flower’ı da ekleyebiliriz.
Huzur ve mutluluk veren rengarenk oyun.
Bence Sunset Overdrive da bu listeye eklenebilir. Rahatlamak için fosforlu renklerin ortasında zombi kesmek ne mis bir şey! (Bunu işyerinden şu nalet çıkası gri havaya bakarak yazıyorum evet…)