Sinemaların ve film dünyasının kaderinin biraz pamuk ipliğine bağlı olduğu şu dönemde yeni fragmanlar görmek filmi sinemada izleyip izleyemeyeceğimizi kestiremesek de her zaman mutluluk verici. Belki sinemada göremeyeceğiz ama bir şekilde izleyeceğiz bu filmleri, o yüzden biraz üzülsek de yapacak bir şey yok, devam edeceğiz. Soul gibi bir güzellik ile akıllarımızda taze olan Pixar yine devam ediyor, önümüze yepyeni şeyler servis ediyor. Bu da beni “Acaba tam şu anda nasıl projeler geliştiriliyor?” sorusuna itiyor doğrusu. Heyecandan yerimde duramıyorum.

Ama biz yine de Raya and the Last Dragon’a dönelim. İlk fragmanıyla heyecanla beklediğimiz şeyler listesine girmişti zaten ancak ben size yanıldığımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Güzel bir film geliyor sanıyordum. Yanılmışım. Çok güzel bir film geliyor. Ama önce bir fragmanı izleyin. Biraz üzüleceksiniz çünkü insan bu filmi hemen izlemek istiyor. Sizi tutmayayım.

Artık izlediyseniz, o kadar övdüm ama fragmanla ilgili söyleyeceklerim ufak iki tane sitem ile başlıyor: İlk fragmanın müziği bir tık daha iyiydi sanki. Ancak tabii bunu dert etmeye gerek yok, ben soundtrackler konusunda hâlâ inanılmaz mutluyum ve ümitliyim. İkinci sitemim biraz fazla şey gösterilmesi ile alakalı olabilir. Filmin çok ciddi bir kısmını göstermişler, sanki bütün mekânlara ufak da olsa bir bakış atmışız gibi hissettim ki bu biraz üzücü. Umarım fragmanlarda görmediğimiz daha başka mekânlar vardır.

Bunlar dışında, ejderhanın insana dönüşmesi biraz ters köşeymiş de sürprizi kaçmış gibi göründü gözüme, ama bir yandan da izleyeceğimiz filmin tam olarak ne olduğu daha bir belirginleşti. Şimdiden esprileri düşünüp gülebiliriz bence. Filmin süresinin daha uzun olacağını tahmin ediyorum, çünkü dediğim gibi çok fazla mekân var, Raya’nın da anladığım kadarıyla büyüklü küçüklü çok fazla görevi var. Küçüklüğü deseniz var, çöldeki sahneler deseniz var, yeraltındaki mağaralara girmeye çalışması, Tuk Tuk’ın devasa boyutlara gelmesi, ejderhayı bulmaları, say say bitmiyor olacaklar.

Dövüş teknikleri ustası bebeğe diyecek bir şey yok, çok sevimli, Tuk Tuk da öyle. Kabilelerin liderleri tehlikeli duruyorlar, neden bu kadar bölündüklerini ise tam olarak anladığımı söyleyemem. Yayınlanan özetler hep insanlıkla Druun denen düşmanların çatışmasını ve ejderhaların onları nasıl kurtardığını anlatıyor. Sonrasında ise bu insanlar bölünmüşler, hep birlikte son ejderhayı arıyorlar. Ejderhanın insana dönüşmesi ve “Ben çalışmadan yüksek not alan öğrenci gibiyim ya aslında,” demesi çok tatlı nüanslar ve Sisu’nun en sevdiğimiz karaktere oynayacağına da eminim. Ancak içimden bir ses son ejderha o olmayabilir diyor. Nitekim bir başka tekrar eden şey ise “güven”. İşleri düzeltmek için ejderhayı bulmaktan fazlasını yapmalı minvalindeki özetler Raya’nın güven sorunlarının çözümü konusunda da bir yolculuğa çıkacağımızı söylüyor. Hem Sisu da tam da böyle bir karakter.

Görsel olarak güzelliğine bir şey demiyorum. Endonezya ve çevresinin, Güneydoğu Asya esintilerinin bulunduğu mekânlar, karakter tasarımları, renkler, ışıklandırmalar, hepsi insanı içine çekiyor, tam da bu yüzden “Hemen izlemek istiyor insan bu filmi!” dedim ya. Fragmanın kurgusu, görsellerin mükemmelliği, müzik ve senaryo birleşince voilà! İnanılmaz bir film geliyor bana kalırsa.

Filmin Amerika’da 5 Mart’ta vizyona girmesi planlanıyor, ancak sinemaların hâli malum, Disney Plus’ta da yayınlanacak. Türkiye için ise Box Office’te 12 Mart olarak belirlenen tarih ayın 5’ne çekilmiş. O zamana kadar sokağa çıkma yasakları ve sinemalar ne olur bilmiyoruz ancak ertelenmesi olasılık dahilinde.

Siz ne diyorsunuz? Gerçekten beklediğimiz kadar güzel bir şey çıkar mı, sizin de ağzınızın suyu aktı mı?

Author

İstanbul'da yaşıyor, buraya yazacak havalı bir şey de bulamadı. @charles_bourbaki

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.