Bu yazıma gene içimizden birinin resmini paylaşarak başlamak istiyorum:
Oyun ve oyuncu kültürüne biraz aşinaysanız bu kardeşimizi tanıyor, muhtemelen de biraz ukala bulmakla beraber seviyorsunuz. Benjamin Richard Croshaw, (ya da bilinen adıyla Yahtzee) neredeyse 8 senedir düzenli olarak Escapist websitesi için Zero Punctuation isimli programı hazırlıyor ve yüksek bütçeli pek çok oyunu doğduklarına pişman ediyor. Şahsen ben tüm eleştirilerini nefret üzerinden kuran isimleri pek takip etmem, üzerine bir de eğlence metodunu çok hızlı konuşmak üzerinden kurunca Yahtzee benim favori eleştirmenim olma şansını yıllar evvel kaçırdı. Ancak aradan geçen vakitle onun da ilk verdiği intibadan fazlası olduğunu keşfetme şansı edindim, Aslında sevdiği oyunlar olduğunu (mesela Bioshock’u ve Pyschonauts’u çok beğendiğini) ancak bir şeyi beğenmesinin seyircilerini resmen “hayal kırıklığına” uğrattığını söylemesiyle bir kanım ısınıverdi Yahtzee’ye. “Kul vefasızsa Allah ne yapsın” derler ya, günümüzün seyircisi de öyle bir şey. Birilerinin aşağılandığını ya da daha çok bağırdığını görmekten başka gaye yok sanki hayatta.
Her neyse, konumuz eleştirmenlerin yaşadığı mahalle baskısı değil. Sosyal mesajımızı da verdiğimize göre devam edebiliriz. Yahtzee’nin Zero Punctuation’ını bilen elbet boldur ama iş bu genç yazar/eleştirmenin kendi başına yaptığı oyunlara geldiğinde ortalık sessizliğe bürünür. Pek çok insanın sert eleştiriye sunduğu (bazen haklı bazen de haksız) tepki, “daha iyisini sen yap bakalım” minvalinde bir meydan okumadır. Yahtzee bu meydan okumaya ne zaman maruz kalmıştır bilinmez, ama kesin olan bir şey 2003 yılında yaptığı 5 Days a Stranger adlı oyununun video oyun tarihindeki en muhteşem korku eserlerinden biri olduğudur. Hayır, zerre abartmıyorum.
Yahtzee’nin bu çok özel ve özgün korku oyunu, adventure tiryakilerinin duymuş olacağı Adventure Game Studios isimli bir yazılım ile tasarlandı. Bilmeyenler için oyundan birkaç kare sunacağım ki nasıl bir teknoloji üstünlüğünden bahsssettiğim anlaşılsın:
Evet, görüldüğü üzere Sierra’nın 90’ların başında belki milyon dolarlar ödeyeceği ancak 2000’lerde hiçbir şey ifade etmeyen bir teknolojiden bahsediyoruz. Kolay arayüzü ve eski adventure oyunlarına özlem duyanlara sunduğu imkanlar ile Adventure Game Studio, ilgilisi için oldukça tatmin edici bir program (zamanında ben bile bir arkadaşımla oturup ufak bir oyun tasarlamaya kalkışmıştım ki aslında bilgisayara doğru düzgün format bile atamam, o derece uzağımdır tekniğe). Adventure Game Studio iyi bir program, sevimli cici oyunlara da vesile evet, ancak benim iddiam çok büyük, ben bu programla yapılan 5 Days A Stranger’ın yapılmış en iyi korku oyunlarından biri olduğunu söylüyorum. Hele ki 2003 tarihinde yayınlandığını düşünürsek, alanında birinci bile olabilir.
5 Days A Stranger, Trilby isimli bir “centilmen hırsızın” civardaki DeFoe Malikanesi’ne izinsiz giriş yapmasıyla başlıyor. Malikanenin son sahibi ve eşi yakın zamanda ölmüştür ve bina şu an içindeki tüm eşyalarla beraber sahipsizdir. Alıştığımız korku oyunu karakterlerinden ziyade bir “Arsene Lupin” havasında olan Trilby elindeki cihazların da yardımıyla malikanedeki açık pencerelerden birine ulaşır ve kendini içeri atar. İçeri girmesinin hemen ardından kapanan pencereyi bir daha açamayınca hırsızımız evin odalarında dolaşmaya ve gerekirse giriş kapısından kaçmaya karar verir. Bilmediği ise dışarı çıkışın giriş kadar kolay bir süreç olmadığıdır.
Trilby kısa zamanda içinde bulunduğu malikanenin garip bir güç tarafından lanetlendiğini öğrenecektir. İçeri bir kere giren dışarı çıkamamakta olduğu gibi dışarıyla iletişime de geçememektedir. İsabet bu ya, lanetli malikane son bir hafta bir dolu insanı duvarları arasına hapsetmiştir (Bir adet lise öğrencisi, bir televizyon spikeri, Trilby gibi bir başka hırsız/hazine avcısı ve hafif bahtsız bir karakter daha). Oyun bizim hikayeye dahil oluşumuzdan itibaren geçen beş günü anlatmaktadır. Biz hikayede ilerledikçe her geçen gün ortalık daha karışacak, karakterler gerçeklik ile sahip oldukları bağları yavaş yavaş kaybedeceklerdir.
Peki bu oyunu bu kadar güçlü kılan nedir? Lanetli malikanelerde yolculuğa ilk çıktığımız oyun tabii ki 5 Days a Stranger değil. Ancak çok az oyunda bu kadar iyi kotarılmış diyaloglara ve olay örgüsüne sahibiz. Karakterler saçma repliklere mahkum edilmemişler, her birinde bir derinlik hissetmek mümkün. Oyunun teknik zayıflığının da bilakis ona güçlü bir atmosferik destek oluşturduğunu söyleyebiliriz. Müziksiz, hatta çoğunlukla sessiz işleyen gidişatın az ama nokta atışıyla yerleştirilmiş aksiyon anlarında yerini basit ancak ürkütücü melodilere bırakması gerçekten çok başarılı hazırlanmış. 5 Days a Stranger, pek tabii oyuncusunu görsellikle cezbedebilecek bir oyun değil, ancak bu durum oyunun bizi ucuz kamera oyunlarıyla, aniden çıkan yaratıklarla ürkütemeyeceğini de gösteriyor. Gerilimin doruğa çıktığı anlar gerçekten iyi kurgulanmış senaryo oyunlarının birer eseri.
Ve evet oyunda bir miktar aksiyon sekansı da mevcut. Bu aksiyon anlarını (bence yeterince göz önüne asla çıkamamış olan) Clock Tower serisindekilere benzetebilirsiniz. Bence günümüz oyunlarından farklılığıyla dikkat çekici sayılmayı hak ediyor.
5 Days a Stranger, Yahtzee’nin ileride iki devam oyunu ve bir sürü yan oyunla destekleyeceği Chzo Mitosu’nun ilk ayağı (Hayır, oyunun esin kaynakları arasında Cthulhu yok). Size tavsiyem, farklı bir korku oyunu istiyorsanız (ve evet, farklıdan kastım yeni bir Amnesia klonu kesinlikle değil!) ve pikselli korku oyunlarına azıcık da olsa sempatiniz varsa (mesela en azından Lone Survivor oynayıp keyif aldıysanız) birkaç saatinizi 5 Days a Stranger’a verin. Memnun kalacaksınız.
İlgilileri için buyrun oyunun Abandonia sitesindeki linki: 5 Days a Stranger
Vaktim var ve gameplay seyretmek istiyorum, benim için mühim olan hikaye diyorsanız buyrum 1 saatlik öz tamçözümümüz de burada. Madem oynamayacaksınız, hiç değilse oturup seyredin derim. Herhangi bir dizi bölümünden uzun olmamakla beraber çoğundan çok daha etkili bir anlatıma sahip. :
1 Comment
tatilde yapılacaklar listesine eklendi