Zaman ne hızlı akıp geçiyor be!
PlayStation 4‘ün duyurulduğu günü dün gibi hatırlıyorum. PS4’ün duyuru lansmanını izlemek, benim profesyonel olarak mecbur olduğum bir şeydi; ama muhtemelen mecburiyet yaşanmasaydı da izlerdim. Mecburiyet, aşırı sinirlenmemi engelledi; halbuki aşırı sinirlenmeme yeterli sebep vardı. Sony sahneye çıkıp sadece konsolun kolunu göstermişti. Çok garip bulmuştuk bunu. Kimden neyi saklıyorlardı ki?
Sonrası malumunuz, E3 yaşandı; iki rakip sahneye peş peşe çıktılar. Xbox One’ın garip, niteliksiz ve kafası karışık sunumunu 100$ daha düşük fiyattan çıkacağı, daima online olmak gibi şartlar koymayacağı, gereksiz takı taklavatı kutunun içine sıkıştırmayacağı duyurularına sahip Sony prezentasyonu takip edince konsolların yarışı başlamadan bitti. O gün oyun basını Sony’yi ayakta alkışladı. Xbox One bir daha ne yaptıysa tutunamadı.
Şimdilerde Switch sağ kulvardan enteresan bir çıkış yapıyor, ancak Switch’i bu neslin geç bir katılımcısından ziyade bir sonraki neslin erken habercisi olarak görmek belki de en doğrusu. Bu da bizi şu cümleyi kurmaya itiyor: Video oyun konsollarının sekizinci neslinin tartışmasız kazananı PlayStation 4, artık ömrünün son düzlüğüne giriyor. Bunu da biz spekülasyon ya da duyumlara dayanarak uydurmuyoruz. Bizzatihi Sony diyor.
Geçtiğimiz günlerde bir yatırımcılar toplantısında konuşan SIE CEO’su John Kodera, PS4’ün artık bu saatten sonra çok satmayacağı bir döneme girdiklerini, artık ana amaçlarının ünite satışı değil; oyuncuları bir sonraki nesle kadar ayakta ve ilgili tutmak olduğunu söyledi. “Tekrar sıçramak için bir süre eğileceğiz” diyen Kodera’nın dedikleri, zaten PS5 geliştirici setlerinin yapımcılara yollandığı dedikoduları ile birleşince uzun zamandır söylenen “PlayStation 5 2020’de çıkacak” sözüne inandırıcılık kattı. Fakat her şeyden önce, PS4’e olan bakışımızı değiştirdi biraz.
Belki bir PS2 değildi, belki kimse bir daha bir PS2 olamayacak. Ama PS4 de bu gönüllerde güzel hatırlanacak. Kıymetini bilin. Artık son düzlükteyiz.