İnternetin günümüzde bu kadar yaygın olması muhteşem bir şey, cidden öyle fakat bu yaygınlık ve her türlü bilgiye erişebilme durumu, benim şu hayattaki en tiksindiğim şeylerden birini de beraberinde getiriyor ne yazık ki: Spoiler yemek. Bu illet ne kadar kaçınmaya çalışırsanız çalışın, illaki buluyor sizi bir yerde. Artık içinde ne olacağını bilmeden bir film izleyemez, hangi karakterin öleceğini duymadan bir oyun oynayamaz olduk. Kendimizce çeşitli önlemler almaya çalışsak da bazı insanlarda bulunan “önceden her şeyi öğrenmeye çalışma” hastalığı yüzünden kurunun yanında yanan yaş biz oluyoruz.
Bu olay özellikle çok beklenen yapımlarda daha da bir ön plana çıkıyor. Göz önünde oldukları ve en ufak bir bilgi kırıntısı bile haber değeri taşıyıp tık getirdiğinden dolayı bir şey sızmaya görsün, yetmiş farklı sitede görüyorsunuz; hatta konuyla alakasız yerel gazete sitelerinde filan bile denk geliyor. 2021’in en büyük sinema olayı Spider-Man: No Way Home da tam olarak böyle bir süreçti. Filmde olduğuna kesin gözüyle bakılan ve sayısız sızıntının başrolünde olan iki Spider-Man’den biri Andrew Garfield ise tekrar kostümü giyip giymediğine dair sorulan bütün soruları ustalıkla yanıtlamış ve her seferinde aynı yalanı farklı kelimeler kullanarak tekrarlamıştı: “Ben filmde yokum!”.
Artık bu gerçek resmi olarak da ortaya çıktığı için üzerine rahatça konuşabilen aktör, geçenlerde verdiği bir röportajda ise tüm bu sene boyunca konu hakkında yalan söylemekten tuhaf bir haz duyduğunu itiraf etti.
“Stresliydi, yalan söylemeyeceğim. Oldukça stresliydi ama aynı zamanda tuhaf bir biçimde zevkliydi. Tıpkı gazetecilerle oynadığım devasa bir vampir-köylü oyunu gibiydi, insanlar tahmin etmeye çalışıyordu, bayağı eğlenceliydi. ‘Tanrım, yalan söylemekten nefret ediyorum’ diye düşündüğüm zamanlar oldu. Yalan söylemeyi sevmem ve iyi bir yalancı da değilim ama bunu bir oyun çerçevesinde tuttum. Ve kendimi sürekli o karakterin hayranıymışım gibi hayal ettim [Spider-Man’i kast ediyor] ki yapması zor değildi.”
Oyuncu devam ediyor açıklamaya: “Kendimi şu pozisyona koydum; Peki, ne bilmek istiyorum? Ciddiye alınmamak ister miydim? Bana yalan söylenmesini ister miydim? Sürekli tahmin etmeye çalışmayı ister miydim? Sinemaya gittiğimde öğrenmeyi ister miydim? Tekrar tekrar tahmin yürütmeyi ister miydim? Aktörün, beni filmde olmadığına dair inanılmaz bir şekilde ikna etmesini isterdim. Sonra sinemada tahminlerim doğru çıktığında kafayı yemek isterdim. İstediğim şey bu olurdu.’’
Hani derler ya “Hay senin ağzını öpeyim!” diye. Şu ikinci paragrafı okuyunca Andrew Garfield için dedim ki “Hay ben senin ağzını öpeyim be!“. O kadar harika bir empati ki bu, o kadar saygı duyulası bir düşünme süreci ki. Bu kadar basit ya, teşekkürler bu tavrın için. Şu tavrı daha sık görsek de filmleri izlemeye her şeyi bilerek gitmesek artık. Dur, Her Şeyi Öğrenmem Lazımcılık! Bu arada bende cidden işe yaramıştı biliyor musunuz? Hiçbir zaman filmde olmadıklarına tamamen ikna olmadım ama film vizyona girip de YouTube’da sızan video thumbnail’ı görene kadar hâlâ içimde “Ya olmazlarsa” şüphesi vardı bir çeşit.
Spider-Man: No Way Home film olarak anıldığı kadar film öncesindeki bu “yalan” süreciyle de anılacak belli ki uzun yıllar boyunca. Andrew Garfield Tick, Tick…Boom ile bir ödül aldı ama biz de “Yılın Yalancısı” ödülünü verelim adama, harika bir performanstı! Siz hiç inanmış mıydınız söylediklerine? Sızıntılar önümüze düşmese de bu iki karakteri ilk defa sinemada görsek aklımızı kaçırmaz mıydık? Hangi Spider-Man favoriniz? Andrew Garfield’ı tekrar kostümü giyerken görmek istiyor musunuz? Düşüncelerinizi kendinize saklayın ve bu sefer yorumları yalanlarınızla doldurun.
5 Comments
Bu yazı sayesinde her şeyi önceden öğrenme hastalığına sahip olduğumu öğrendim. Spoiler’a aldırmam hatta çok merakla beklediğim bir şeyse öncesinde en ufak detayına kadar bilmekten de mutlu olurum ama bu, herkesin kulağına spoiler haykırdığım anlamına gelmiyor tabii. Bazıları da tam tersi şekilde hissediyor ve bu konuda hassas, onu da anlayabiliyorum. Benzer bir anlayışı benim de karşıdan beklemem normal olsa gerek, toplumsal anlaşmalar böyle işler. Ben özellikle sormayan kimseye cevapları haykırmam ama spoiler’a ayrıldığı belirtilen alanlarda bazılarımız da bir şeyleri önceden öğrenmekten memnun yahut sadece o kadar umursamıyor olabiliriz ve gerekli uyarı yapıldığı takdirde bu alanlara da ihtiyaç vardır. Karşılıklı anlayış, filmin ertesi günü video görseline spoiler koymamanın sağduyusu kadar gerekli gizliliği sağladıktan sonra derdini anlatmak isteyenler için de çalışmalı bence. Ben kendime hâkim olamıyorum o yüzden siz de Reddit’te spoiler tagli, üstüne özellikle tıklamadıkça kapatılmış olan yazıları yazmayın demek de biraz sansür sanki.
Öte yandan Spider-Man: No Way Home veya genel olarak Marvel yapımları özelinde söylenen tek yalan Andrew Garfield’ınki değildi. Emin’in aksine bazı bilgileri saklamak için hayranlara en az dokuz ağızdan tekrar tekrar yalan söylenmesini vicdan, saygı ve empatiyle dolup taşan bir eylem olarak göremedim. Bazı şeyleri saklı tutmakla yalan söylemek aynı şey değil; milyar dolarlık sektördeki insanlar kafa kafaya verip, bir bilgiyi saklamak için yalan söylemekten başka bir çözüm bulamıyorlarsa buna ancak gülebilirim çünkü konuşmayı henüz öğrenen çocuklar da aynısını yapıyorlar.
İlk paragrafa katılıyorum. Spoilerlı başlıklara girip de sonrasında bundan yakınmak bayağı saçma bir hareket olur. Benim orada asıl kastettiğim şey daha ziyade bazı spoilerların o kadar olay olması ki artık -güya- üstü kapalı konuşulsa bile ne olduğunun anlaşılması. Mesela bu durum özelinde, o sızan görselleri görmemek imkansız seviyeye gelmişti neredeyse, bunun gibi. Yani senin de yaptığına inandığım ”Bunu sadece bu bilgiyi öğrenmek isteyenlerle konuşayım”dan ziyade ”Bunu öğrendim, bir şekilde imalarla, yaptığım çok da ketum olmayan yorumlarla belli edeceğim” tavrı internete asıl hakim olan tavır ne yazık ki.
İkinci paragrafta ise ben durum özelinde memnunum. O kadar sızıntı ve söylenti hatta birebir efekt almamış görsel bile çıkmasına rağmen aktörün ve stüdyonun bu yolu izlemesine sevindim, çünkü son güne kadar hep o %1’lik şüpheyi tutabildiler, ben de ki bir şeylerden ”emin” olmadığım zaman daha çok seviyorum bu işleri. Daha farklı durumlar da olduğu oluyor, mesela Avengers: Infinity War’un ilk fragmanındaki son sahnenin filmde olmayıp çok daha zayıf bir versiyonla değiştirilmiş olması bayağı sinir etmişti. Dolayısıyla ”Bana hep yalan söyleyin” demem fakat gerektiğinde inkar edilmesi de çok saygısızlık gibi gelmiyor bu tür sürprizlerde. 😀
Spoilerdan yakınılmış ama başlıkta da spoiler verilmiş hani. Hoş olmadı. Çok aldırmam ama yine de isterdim sürpriz olsun. Yeni bir yapım sayılır sonuçta. Uzun süredir de girmiyordum bu siteye. Neyse…
Neredeyse iki ay geçmiş yahu? Spoilerlı başlık atmamız için daha ne kadar zaman geçmesi gerekiyor üzerinden?
Haklısınız. Kafamda kendi kendime düşündüğüm şeyleri yazayım dedim sadece. Geç kalıyorum ben genelde bir çok şeye 🙂