4. Invincible
Dedik ya, her spor filminin; en azından her iyi spor filminin insanda ilham uyandırması gerekir diye? Ericson Core’un yönettiği, başrollerinde Greg Kinnear, Elizabeth Banks ve Mark Wahlberg’in oynadığı Invincible bu ilhamın tillahını veriyordu insana. Hikayeyi size şöyle özetleyelim, Mark Wahlberg, 30 yaşında bir barmen. South Philadelphia’da yaşıyor. Tek bir hayali var, o da NFL’de oynayan Philadelphia Eagles için futbol oynamak. Bir gün Eagles açık bir seçme düzenliyor takıma alınacak oyuncular için açık seçmeler düzenlemeye karar veriyor ve o dakikaya kadar karısının “senden bir halt olmaz” dediği, girdiği işlerden kovulan, hayatta tutunamamış Vince Papale’nin hayatı değişiyor. Her şeyden ilginci? Film gerçek bir hikayeden alınma. Evet…
5. Remember the Titans
Orijinal vizyon tarihinden bir sene sonra, Türkiye’de “Unutulmaz Titanlar” adıyla vizyona girmişti Remember the Titans. O zaman bile daha çocuk hâlimle buna şaşırdığımı hatırlıyorum. Amerikan futbolu filminin ne işi vardı buralarda? Bunun cevabını almak için filmi izlemem gerekiyordu, zira her ne kadar senaryo bir lise futbol takımının başına geçen ilk siyahi koçu anlatıyor olsa da, filmin teması gayet evrensel değerlerden oluşuyordu. Okulların yıllardır ayrı olduğu Virginia’da, 1971’de federal hükümet artık siyahi okulları ve beyaz okullarının ayrı olamayacağına karar verince birleşen iki lisenin hikayesi, biraz bugün Ferguson’da olanları anlamlandırmak isteyenler için de birebir…
6. Rudy
Kaiser Chiefs’in meşhur şarkısıyla karıştırılmasın, Rudy bambaşka bir filmdir. 1993’te vizyona giren, bildiğim kadarıyla Türkiye’ye hiç gelmeyen filmin adını, belki de Newsroom izliyorsanız duymuşsunuzdur. Orada bir bölüm Rudy’de geçen meşhur bir sahneye bolca referans veriyordu. Will McAvoy’un izlerken ağladığı tek film sahnesi olan o an, sonradan bölüm içinde tekrar yaratılmıştı bir nevi. İşte Rudy, o tekrar yaratılan sahnede hissettiklerinizi alıp, yirmiyle çarpıyor. Başrolünde bizim sevgili hobbit’imiz Sean Astin’in filme ismini veren karakteri canlandırdığı Rudy, duygusal, çarpıcı bir film. Ve gerçekten de çarpılmak için, sporu anlamak gerekmiyor…