Malumunuz, Star Wars’ın resmi külliyatı Disney Lucasfilm’i aldıktan sonra sıfırlanınca, geriye pek bir şey kalmamıştı. Disney o saatten sonra sadece altı film ve iki çizgi seriyle devam etme kararı almış, ileride yayınlanacak çizgi romanlar, kitaplar ve oyunların kaale alınacağını belirtmişti. Bu uğurda da uyguladıkları hamlelerden ilki, Star Wars çizgi romanlarını Dark Horse’dan alıp, geri Marvel’a vermek oldu.
Marvel da onlarla gerçekten harikulade işler çıkartıyor bir süredir. Dört serileri vardı bir süredir devam eden. Biri Episode III ve IV arasında, üçü de IV ve V arasında geçiyordu. Kanan the Last Padawan, Princess Leia, Darth Vader ve ana Star Wars serisi. Dördünü de gönül rahatlığıyla hepinize önerebilirim, zaten daha önce de bu sayfalarda bahsetmiştim. Dört seri de Star Wars hikayesinde yeni çehreler açmaktalardı zira. Ama hiçbiri, bu haftanın Star Wars sayısı kadar dev bir başlık açmamıştı.
Önceden Leia’nın Naboo’ya gidip, Padme’nin resmine bakması ve sebebini anlamadan duygulanması gibi hatırda kalıcı dokunuşlar, Vader’ın Luke’u avlarken yaşadıkları gibi hiç değinilmemiş detaylar zaten vardı. Ama yeni çizgi romanlar film karakterlerine daha önceden bilmediğimiz bir şey yüklememişlerdi bugüne kadar. Son Star Wars sayısı ile bu değişti. Han ve Leia, geçen bölüm İmparatorluk pilotlarından kaçmak için sadece Han’ın bildiği bir gezegene iniş yapmışlardı hatırlayacağınız üzere.
İşte o gezegene, bir gemi daha indi onların peşinden. Han panik oldu, kaçmaya çalıştı, biz okur olarak anlamadık derken, içeriden bir kadın çıktı bir anda. Tam Leia Han’a “kim var o gemide?” derken, “Niye ona soruyorsun ki, yalan söyleyecek zaten. En iyi yaptığı şey o. Adım Sana Solo. Karısıyım.” dedi. Tahmin edebilirsiniz, biz de o an bir dağıldık işte. Nasıl karısı? Ne demek karısı? Bu anlattığım çizgi romanın son paneli olduğundan, bu soruların yanıtını alamadık. Ama inanın, merakımız resmen çağlayan oldu, yerinden taşmak üzere. Bir sonraki sayıyı da merakla bekliyoruz. O zamana kadar siz söyleyin, ne diyorsunuz bu işe?
3 Comments
Yiğitcan, her türlü saçmalığa “ALLAAAAHIIIIIIIM NASILDA GÜZEL OLDUUUU. ÇOK DA GÜZEL OLDUUUUU” diye atlaman baymaya başladı artık vallahi.
Eğer ki sonu iyi bağlanırsa IV ve V arasındaki o geniş boşluğu, V. filmde Han ve Leia’nın arasındaki limoni başlayan aşk ilişkisini iyi dolduracak, bir diğer taraftan da yanlış işlenmesi durumunda evrenin sağlamlığını bozma ihtimali yadsınamayacak bir hamle attılar ortaya… Ama zaten olayların başını, sonunu bilen biz okurları etkilemek için bildiklerimizi zorlayarak değiştirmekten başka da yapabilecekleri yok sanırım.
Aşırı heyecanlanmakla beraber kalıcı olmadığını kesin bir açıklaması olduğunu dusunuyorum.