Quentin Tarantino en sevdiğim yönetmendir. En iyi yönetmendir demeye cürmüm yetmez ama en sevdiğim derken de hiç tereddüt gereği duymuyorum. Aykırılığı, umursamazlığı, filmleri deşip geçmeden bulunamayan alt metinleri, müzik ve oyuncu seçimleri… Bu yönetmeni sevmek için çok neden sayabilirim. Bu subjektiflikten yıkılan hislerin sonucu olarak Tarantino’nun ağzından çıkacak her lafı merakla dinliyorum. Bugün o laflar arasına kurgu-gerçek evren açıklamasından bu yana yaptığı en ilgi çekici açıklamayı yaptı.
Quentin Tarantino bir süredir 70’lere, özellikle de o dönemin Holywood yaşantısına kafayı taktığını söylemişti. Yönetmenin dönem filmleri yapmayı sevdiği bilindiğinden çok da hayran inletecek bir açıklama değildi bu. Muhtemelen 70’ler Holywood’unda bol kanlı bir entrika izler bir yandan dönemin kültürüne doyarız diye düşündük. Ancak Tarantino kararlı bir açıklamanın ardından kararsız söylemiyle işleri değiştirdi. Yönetmenin kararlı olduğu konu şu: Tarantino’nun bir dahaki işi kesinlikle bir sinema filmi olmayacak. Ardından gelen açıklama ise şöyle:
Bir kitap mı yazacağım? Belki. 6 bölümlük bir mini-dizi mi çekeceğim? Belki. Ya da bir belgesel mi yöneteceğim? Belki. Şimdilik karar verme aşamasındayım.
E, nasıl yani? Bu adam onca araştırmayı sonucun ne olacağını bilmeden mi yapıyor? Ya da dediklerinin insanları kaşındıracak kadar merak uyandırıcı olduğunun farkında mı? Bir insan filmlerindeki ruhu tüm benliğinde de taşımaz ki be arkadaşım. Ortada basit ihtimaller yok: Ya bir dev yönetmen daha televizyona taşınacak, ya Tarantino gibi görsel takıntılı bir kişilik vizyonunu sadece kelimelerle anlatacak ya da çekilmiş en dehşet verici belgesellerden birini izleyeceğiz.
Doğrusu ben Tarantino’da bir kitap yazacak sabrı göremiyorum. Harika hikayeler çıkaracak sabır elbette var ama kitap yazmakla senaryo yazmak aynı şey değil. Üstelik 70’ler gibi bir dönemi göze hitap etmeden anlatmak istemeyecektir. Belgesel fikri ise akla yatkın aslında. Her şeyine karşı koyduğu sinema tarzlarını ama karşı koyamadığı kültürü daha objektik bir biçimde anlatmak isteyebilir Tarantino, yakışır da. Tabii ki sıradan belgeseller gibi olmayacaktır o belgesel. Sıra dışı sahnelere kucak olacaktır.
Yalnız hem en istediğim hem çok mantıklı olabilecek ama bir yandan da çekindiğim son seçenek diğer üçünün yanında biraz daha kendini belli ediyor. Tarantino’nun her zaman televizyona bir ilgisi oldu. Gerçi elinden tuttuğu neredeyse hiçbir televizyon işi takdir bulamadı ama, komple sırtına yükleyecekse Tarantino bir televizyon yapımını, o zaman nefesler tutulur; bir daha da zor bırakılır gibi geliyor bana. Çünkü Tarantino’nun anlatım tarzına episodik bir sistem cuk diye oturur. Her bölüm aynı dizide çok farklı bir şey izleyebiliriz. Ancak öbür yandan televizyonda bağımsızlık ender görülen bir durum olduğundan ve Tarantino tek kulağını bile istediği şekilde hareket ettiremezse huzursuz olacağından ortaya lezzetsiz bir çorbanın çıkma ihtimali var…
Bu kadar konuşuyorum da Quentin Tarantino ne yaparsa yapsın tüketicisi olacağım aşikar. Bu yüzden benden çok sizin yorumlarınız değerli.