Geekyapar’ı düzenli olarak takip ediyorsanız, muhtemelen Telltale Games’e olan hürmetimizin farkındasınızdır. Sam & Max’ten Tales of Monkey Island’a, Back to the Future’dan The Walking Dead’e ve The Wolf Among Us’a kadar tüm serilerini severiz; durduk yerde överiz, önünde saygıyla eğiliriz. Telltale’in oyun tasarımı konusunda, özellikle hikaye anlatımı alanında pek çok şeyi uzun süredir çözmüş olduğunu düşünüyoruz. O yüzden de Game of Thrones’un oyununu yapacaklarını öğrendiğimizde, gerçekten aklımızı yitirecek gibi olmuştuk.
Çünkü Game of Thrones yapı itibariyle Telltale’in “kritik kararlar verme simülasyonu” tarzına çok ama çok müsaitti. Ne de olsa hem dizi, hem de kitapların oluşturduğu hikaye tümüyle birilerinin kritik dönemeçlerde kritik kararlar vermesiyle şekillenen ve aynı Telltale gibi bu dönemeçlerin bazen yanlış yerlere gitme ihtimalini gözardı etmeyen bir kurgunun üzerine kurulmuştu. Üstelik bugüne kadar Game of Thrones’un şöyle sağlam bir oyunu da olmamıştı. Ne yanlış gidebilirdi ki?
Hemen baştan söyleyelim, öyle çok fazla şey de aman aman yanlış gitmiş değil. Ama daha önce oyunla ilgili gelmiş geçmiş en iyi GoT oyunu olacağını söylerken, çıtayı biraz fazla yükseğe koymuş olabiliriz. Evet, sadece ilk bölümü oynadık. Bundan sonra oyun daha beş bölüm daha koyacak bunun üzerine. Ve evet, Telltale Game of Thrones’un rakipleri hâlâ çok zayıf, o yüzden gerçekten de gelmiş geçmiş en iyi Game of Thrones oyunu olma ihtimali çok yüksek bu oyunun. Fakat firmanın yaptığı diğer oyunlarla kıyasladığınız zaman zayıf kalan bir iş var karşımızda.
Bu zayıflığın pek çok farklı sebebi var; örneğin ekran görüntülerinde bizden geçer not alan grafikler pek çok yerde oyuncuyu Westeros’un sahip olması gereken keskin gerçekçilikten koparıyor. Walking Dead, Back to the Future ve Wolf Among Us’ın sahip olduğu çizgi roman-vari görseller, mevzubahis kaynak materyallerin tonuyla pek bir uyum göstermişti. Fakat burada yer yer gerçekten atmosfere zarar veren bir görsel lisan buldum karşımda. Başka nasıl yapılabilirdi diye sorarsanız verecek bir cevabım yok, ama şu haliyle biraz hayal kırıklığı yaşattığı kanaatindeyim.
Bir başka ciddi sorun da geçmişten gelen karakterlerin oyundaki hikayeye oturuşu tabii ki. Oyunun ilk bölümünde diziden tanıdığımız dört önemli karakter var: Margaery, Tyrion, Cersei ve Ramsay Snow. Bu dörtlüden ikisi, bana çok garip ve eğreti geldi: Margaery ve Tyrion. Ramsay Snow yine Ramsay Snow ve Cersei’nin hâli tavrı aynı diziden hatırladığımız gibi. Fakat Peter Dinklage’ın doğal karizması video oyununa uyarlanamadığından, Margaery de hikaye itibariyle olduğundan çok daha samimi bir şekilde tasvir edildiğinden (ki Margaery hakkında söylenebilecek son kelimenin “samimi” olduğu kanatindeyim) iki karakteri de garipsemeden edemedim.
Onları görmesek, tamamen özgün bir hikaye anlatsak ne olurdu bilemiyorum; ama Telltale’in bu riski aldığını görmek isterdim. Zira oyunun şimdilik en büyük problemi, dizinin şablonuna birebir uyuyor olması. Kendimize ana karakter olarak sayabileceğimiz bir avuç dolusu insan var ve bunların her biri Kuzey orijinli. Hepsi de aşağı yukarı dizideki bir karakterin şematiğine benzemesi için yaratılmış gibiler. King’s Landing’de Margaery’nin hizmetçiliğini yapan Mira, bu hikayenin Sansa’sı. Ethan biraz Bran, biraz da Arya karışımı. Ailenin kavalyeliğini yapan Gared, hem “dışarıdan ama ailenin de içinden gibi” konumuyla, hem de bölümün daha çok başında gönderildiği istikamet itibariyle tam bir Jon Snow.
Sadece o da değil, yan karakterlerin de her birinin bir yeri var gibi. Ailenin kaderi zaten Stark’lara çok yakın; hem baba, hem anne, hem de büyük oğlan şeklen ve kader açısından Stark versiyonlarına çok benziyorlar. Bunların dizi hayranlarını oyuna yakın bir yere konuşlandırmak için yapıldığı pek bir aşikar; ama bu Telltale Game of Thrones’un aynı The Walking Dead gibi kendine ait bir sese, bir soluğa sahip olmasını engelliyor. Hakeza hikaye ögeleri de birbirine çok yakın koştuğundan, oyunun vurucu noktaları bir anda tahmin edilebilir sahnelere dönüşüyor.
İlerleyen bölümlerde Telltale Game of Thrones kendi sesini oturtur, özgün bir kimliğe kavuşur mu? Mümkün. Görsel dil olarak artık geri adım atamazlar, ama bölümün hiçbir yerinde en azından hikayesel olarak geleceğe dair ümidimi kesmek zorunda kaldığımı düşündürtecek bir emare görmedim. Kabul, pek de ümitli değilim; zannettiğim kadar çılgın bir sabırsızlık içerisinde olmayacağım. İlk bölüm, Iron From Ice bana sadece şunu gösterdi; Telltale Game of Thrones’u tek tek tüketmek pek de akıl kârı değil. Bölümler toptan çıkana kadar sabretmek, retrospektif olarak ilk bölümden de daha keyif alabilmek için elzem olacak gibi sanki…
Siz ne düşünüyorsunuz?
2 Comments
Aynısını düşünüyoruz Yiğitcan, aynısını düşünüyoruz! O sebepten üstünkörü, ayrıntıya girmeyip spoiler vermeden, neredeyse zaten oynamadan kendi gözlerimizle görebileceğimiz ayrıntıları paylaşman süper olmuş. Çünkü ben net olarak tüm bölümlerin çıkmasını bekliyorum, bundan önceki Telltales’lerde sabrettim ve değdi.
Grafikler ilk gördüğümden beri oyuna karşı beni bir adım duraksatan bir konu, özellikle bu oyunu tablet ve akıllı telefonlara da çıkardıklarını düşünürsek ağlamaklıyım. Hikayenin Walking Dead gibi olacağını, tanıdık yüzler gördüğümüzde sevinip apayrı kaderler yaşayacağımızı ve kendimizi daha hikayenin kontrolünde hissedeceğimizi düşünmüştüm.
Umarım dediğin gibi ilerleyen bölümler toplar ama şu andan itibaren tüm bölümler tamamlanana kadar bu yorum yazılarını okumamaya karar verdim, üzülüyorum yıpranıyorum..
Bir de daha ilk bölümden bunu söylemek ne kadar doğru olur bilmem de sanki çok sabitlemisler bizi kararlarimiz ciddi seyler degistirmedi hiç