İtiraf etmeliyiz ki bu zamana kadar Amazon Prime, diğer dizi ve film izleme platformları kadar kalitesini kanıtlayamadı. Tamam, birkaç tane şahane iş çıkardı fakat işte onlar da bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda ne yazık ki. Öte yandan şimdiye kadar yapılmış en iyi süper kahraman dizilerinden ikisi Amazon Prime’da yayınlanıyor. Bu diziler tabii ki The Boys ve Invincible‘dan başkası değil. Invincible’ın ikinci sezonu için şimdilik bir süre daha beklememiz gerekiyor fakat The Boys dizisinin üçüncü sezonuna sonunda kavuştuk. Eh, hâliyle bu kadar çok sevdiğimiz diziye yaptığımız bölüm bölüm incelemelerimiz de geri gelmeli öyle değil mi? Hadi gelin o halde daha fazla vakit kaybetmeyelim ve The Boys’un üçüncü sezonundan yayınlanan ilk üç bölümü spoilerlı olarak konuşmaya başlayalım!

Geçtiğimiz sezon The Boys bizi biraz üzmüştü yalan yok. Sezonun ilk bölümlerinde hiçbir yere bağlanmayan altyapılar kurması ve bu altyapıların uzadıkça uzaması sıdkımızın sıyrılmasına neden olmuştu. İlk üç bölüm nezdinde rahatlıkla söyleyebilirim ki The Boys’un üçüncü sezonu, geçen sezonu şimdiden geride bıraktı bile. Bu yüzden sezon incelemesini büyük bir keyifle yazdığımı bilmenizi istiyorum. Zira uzun bir aranın ardından yeniden The Boys’u izlerken mutlu oluyorum.

İkinci sezon finalinde Victoria Neuman ile iş isteyen Hughie’nin, kariyerindeki büyük zirve ile başlıyoruz bu sezona. Butcher ve ekibinin desteğini de arkasına alan Hughie, süper kahramanlarla doğru yoldan savaşmaya başlamış. Fakat çok geçmeden aslında bütün sistemin bir kurmaca olduğunu ve süper kahramanlarla “doğru yoldan” savaşmanın mümkün olmadığını anladı. Tabii anlar anlamaz da hemen Billy Butcher’ın kapısını çaldı. Ha bu arada üç sezondur üst üste ilk bölümlerde Hughie kan banyosu yaptı. Artık bu bir gelenek hâline geldi diyebiliriz sanırım.

Sezondan ilk videolar geldiğinde Billy Butcher’ın gözlerinin parladığını gördüğümde tadım kaçmıştı. Zira süper kahraman konseptine bu kadar karşı olan bir insanın, onlarla savaşmak için süper güçlerden faydalanması bana göre yanlış bir tercihti. Fakat bahsettiğim bu sahneleri dizide izleyince tüm fikrim değişti. Zira Billy Butcher’ın güçlerinin sadece kısıtlı bir süre için geçerli olması bir yana dursun, Billy Butcher’ın bu gücü kullanmasından kaynaklanan hem fiziksel hem de duygusal hasarı çok iyi işliyor dizi. Bu yüzden şimdilik oldukça memnunum bu karardan. Öte yandan Billy’nin, Homelander’ın oğlu Ryan Butcher ile olan ilişkisi bu sezon yine izlemesi oldukça keyifli hikâyelerden biri oldu.

Artık Hughie ile olan ilişkisini saklamadan yaşayan Starlight’ın ise yine başı dertten kurtulmuyor. Stan’in işgüzarlığı yüzünden Homelander’ın bütün nefretini üzerine çeken Starlight, resmen kelle koltukta yaşıyor. Özellikle Homelander’ın üçüncü bölümde onu istemediği bir reklam ilişkisine zorlaması, hem Starlight’ın hem de Hughie’nin sinirlerini çok fazla bozacağa benziyor. Öte yandan Deep’in Seven’a geri dönmesi de Starlight’ı deliye döndürecek gibi. Acaba gerçekten bu sezonun sonunda Starlight’ın sabrını kaybettiğini ve bir Homelander’a dönüştüğünü görür müyüz? Bence görmeliyiz!

Ya Homelander demişken gerçekten karaktere ve Antony Starr’a bir parantez açmak istiyorum. Homelander’ın ekranda olduğu her saniye geriliyorum resmen. Karşımda bir sosyopatın olduğunu iliklerime kadar hissediyorum. Özellikle Starlight’ın kendisine yaptığı şantajı tamamen tersine çevirip kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir insan görünümü çizen Homelander, ekran başında titrememe sebep oldu. Artık Homelander ile aynı sahnede bulunan herkesin can sağlığından endişe duyar hâle geldim. Gerçekten muhteşem bir başarı bu!

Bu sezonla birlikte kafamızdaki en büyük soru işaretlerine sahip kişi kesinlikle Stan oldu. Vought’un başındaki isim olarak bir yandan Vought’u korumak için her şeyi yapan diğer yandan da alttan alta kuyusunu kazan Stan Edgar’ın motivasyonunu bir türlü anlamadım. Şimdi bir de Victoria Neuman’ı evlat edindiğini öğrendik iyice çığırından çıktı işler. Bu adam gerçekten ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum ama inanılmaz büyük oynuyor sevgili Giancarlo Esposito, hayran olmamak elde değil.

The Boys’un üçüncü sezonu bizim heyecanlanmamız ve mutlu olmamız için yeterince büyük bir sebep. Fakat bir de bu sezona Soldier Boy rolünde Jensen Ackles’ın katılacağını öğrendiğimizden beri heyecanımız ve mutluluğumuz iki kat arttı. Şimdiye dek sadece flasbackler sayesinde gördüğümüz Soldier Boy’un akıbetini merak ediyoruz. Acaba kendisi sadece flashback olarak mı kalacak yoksa Billy, Rusya’ya gittiğinde Soldier Boy’un yaşadığını mı öğrenecek. Bu da merak ettiğimiz konular arasında.

Son olarak bir de olmazsa olmaz diyerek sansür konusuna değinmek istiyorum. Dizinin ilk çıktığı gün Amazon Prime’dan açıp bölümü izlemek isteyenler penis patlatma sahnesinin blurlandığını gördüler. Fakat açıkçası ben, sahnenin bu şekilde çekildiğine ikna olup fazla sorgulamadım. Daha sonraki bölümlerde Homelander’ın Müslümanlara yönelik yaptığı sert yorumların hem altyazıda hem de seste sansürlenmesiyle olayın farkına vardım. Geriye dönüp birinci bölümü tekrar izlediğimde ise bahsettiğim penis sahnesinin neredeyse tamamının kesildiğini gördüm. Şimdilik bir açıklama gelmediği için bu sansürün Amazon tarafından mı yoksa RTÜK tarafından mı yapıldığını bilmiyoruz. Fakat The Boys gibi oldukça sert içeriklere sahip bir dizi için sansürün nerede biteceğini merak ediyoruz

Siz The Boys üçüncü sezonunun ilk üç bölümünü nasıl buldunuz sevgili geekler? Sizin için de bu sezon, ikinci sezondan daha mı iyiydi? Homelander’ı görünce siz de benim gibi panik oluyor musunuz? Gelecek bölümlerde bizi neler bekliyor? Yorumlarınızı büyük bir heyecanla okuyor olacağım, görüşmek üzere!

Author

Kalabalıkta sesini kaybetmemek için içerik üreten biri. Her ateşin iyi bir hikâyeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Film, kitap, dizi, karikatür oyun ve müziğin her türlüsüne ilgisi vardır ama parası yoktur. Onu her yerde "Tavşan" diye çağırabilirsiniz.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.