Beklenen tam zamanlı The Witcher tanıtım filmi geldi! Neler var neler, bir de neler yok neler! E o zaman hepsini konuşmak lazım. Hemen aşağıya filmi bırakalım ve devam edelim; zira bir zamanlar çok farklı bir bağlamda Yennefer’in de dediği gibi, içinden geldiyse tutmayacaksın!
Tanıtım filmi, belli ki kanlı bitmiş bir mücadelenin ardından dâhil olduğumuz bir sahnede, Yennefer’in sesiyle açılıyor. Birazdan Yennefer’in söylediklerinin, ilk kısa tanıtımda da gördüğümüz ve bir Belleteyn’den olduğunu tahmin ettiğimiz sahneye ait olduğunu anlayacağız. Ağırlığı ilk bölümlere vermiş gibi görünüyorlar ancak bütün bölümlerden birer sahne koymuşlar diye düşündüğüm bir tanıtım filmi olmuş. Önceki kısa tanıtımda görmediğimiz pek çok karakteri gördük, oradaki Triss gibi bazı karakterleri ise tekrar göstermemişler. Öte yandan bazı karakterleri burada da göstermemişler.
Genel olarak bir öncekine göre daha da iyi bir şeyler gördüğümüzü düşünüyorum. Bunda illaki geride bıraktığımız üç ay gibi bir sürede yapılan işlerin etkisi de vardır. Ancak hâlâ birçok eksik var, orası da belli. Mesela hâlâ kullanılan müzik genel bir jenerik, dizinin orijinal bestelerine dâhil değil. Geralt’ın gözleri de ara ara garipleşiyor sanki. Yennefer’in gözlerinin bu sefer kat kat daha iyi durması gibi bunlara da son bir el atıp yetiştireceklerdir.
Bu sefer daha kargaşa, daha mücadeleye odaklı sahneler izledik. İki büyük savaş, birçok kılıç dövüşü, üç de farklı kovalamacadan görüntüler izledik. Dizinin dünyası ve ana meselesi hakkında biraz daha net olunmuş. Kaos ve kader temalarının altı çizilmiş, kötücüllük vurgulanmış. Düzenli olarak kan, vahşet, seks isteyenler için kötü haber; dizinin odak noktası belli ki bunlar değil. Öte yandan hikâye örgüsü gereği zamanı geldikçe bu duraklara uğranabileceğinin işaretleri de var.
Son iki aydır dizi kadrosundan isimler, koreografileri ve Cavill’in her gün katıldığı kılıç derslerini öv öv öv bitiremiyorlardı. Bunları biraz görme imkânımız oldu. Ben yeterince kitaplardaki o dans eder gibi, tek topuk üzerinde dönmeli çevik, kıvrak hareketlere benzer ve başarılı buldum. CGI kullanmaktan olabildiğince kaçıyoruz diyorlardı, öyle de yapmışlar. Bir iki yerde gerek varmış, orası da gözü yorup çok canımızı sıkmadı. Sizlerin fikirleri farklı olabilir veya izlediğimiz kısımlar iyilerden seçilmiş de olabilir tabii.
Hepsinin bir toplamında ben gayet iyi görünüyor ve derdini de anlatabiliyor diye düşünüyorum. Öncelikli olarak genel fikirlerimi söyleyip detayına öyle geçmek istedim. Şimdi karakter karakter başlıklar hâlinde söylediklerimi açmaya çalışacağım.
Geralt
Henry Cavill şova hoş geldiniz desem yersiz olmayacak. Adam tanıtım filminin de, dizinin de, Geralt’ın da her yerinde şov yapıyor. Sesinden yakın plan popo çekimine kadar, her manada. Şimdiye kadar onun içinde bulunduğu sahnelerin hepsi Son Dilek kitabında yer alan sahnelerdi. Açıkçası kullanılan repliklere kadar da sadık kalmışlar.
Şu yazıda bahsettiğimiz Blaviken’i görüyoruz. Geralt, kafasını örtmüş şekilde bir hana giriyor, arka planda “Senin türünü burada istemiyoruz” diyen bir ses var. Bir başka sahnede arka plandan Renfri “İnsanlar senin de bir canavar olduğunu söylüyorlar” derken, Blaviken’in pazar yerinde Geralt’ın kafasına bir taş atılıyor. Hemen ardından ağaçlık bir alanda Renfri repliğini tamamlıyor ve Geralt’a “Madem öyle niye onları öldürmüyorsun” diye soruyor. Geralt, burada aksanı biraz kayarak Renfri’ye cevap veriyor: O zaman onların söyledikleri şey olurum. Buradan sonra meydanlık alanda bir kılıç mücadelesi ve gördükleri şeyden korkarak geri çekilen halktan insanlar var. Hepsi birebir, Ehvenişer’den geliyor.
Nitekim tanıtım filmi ilerledikçe Geralt’ın ağzından o meşhur “Kötü kötüdür. Daha azı, daha çoğu, ikisinin ortası yoktur. Hepsi aynıdır” cümleleri dökülüyor. Üzerine bir “İkisinden birini seçmek zorundaysam hiç seçmemeyi tercih ederim” de deseymiş bu kadar olurmuş. Dememiş ya da henüz duymadık, bilmiyorum. Ama Geralt kelimeleri teker teker söylerken gösterilen sahneler ve sahnelerin içindeki karakterlerin hepsi de bu cümlelerle sonuna kadar zıttı, o kadarını söyleyebilirim. Geralt’ın ömür boyu kendisine çelişkilerini ve kurduğu cümlelerin sonuçlarını hatırlatması için kılıcının kabzasına Renfri’nin pelerin tokasını asması da gözden kaçmaması gereken bir detay olmuş. Bu serinin en çok bu yönünü anlamış olmalarından ümitliyim.
Ümit demişken, Kraliçe Calanthe, Cirilla’ya yatağından Geralt için “Oralarda bir yerlerdeyse hâlâ umut var demektir” diyordu ve onu Geralt’ı bulmaya gönderiyordu. Cirilla’m ne yapsın, söz dinleyecek. Azıcık fevri ama akıllı kız. Daha sonrasında Fareçuval, aynı yönlendirmeyi Geralt’a yapmak istediğinde ikisinin cevapları benzer olmadı. Çünkü Geralt da fevri ama en azından şimdilik, o kadar akıllı değil.
Geralt, Cirilla’yı koruyamayacağını dile getirdi; Adam Levy’nin canlandırdığı Fareçuval ise kaderinden kaçmasının hepsinin başına felaketler getireceği yönünde onu uyardı. Witcher’ımız ise henüz bunu algılayacak durumda değil, şansını denemek istiyormuş! Kötü konuşmama bakmayın, Geralt’ın bu tavırları tam da olması gerektiği gibi. Kaderini kabullenmesi, bir şeyleri umursaması ve eylemsizlikten kurtulması için Fareçuval başta olmak üzere daha pek çok kişinin Geralt’ı iteklemesi gerekecek.
Yennefer
Yennefer’in açılış konuşmasından Geralt ile ilk tanışmalarının arkada sevişen insanların bulunduğu bu ortamda gerçekleşiyor olabileceği izlenimini aldım. Kitapta ikilinin tanışmaları, Son Dilek hikâyesinde, Rinde isimli bir kasabada gerçekleşiyordu. Ortamın ait olduğunu düşündüğüm Belleteyn’deki buluşmaları ise bundan çok sonrasına denk geliyor. Bu da hâliyle sadece Ciri ile değil, Yennefer ile olan tanışma hikâyelerinin değiştirildiğini, zamansal oynamalar yapıldığını gösteriyor olabilir.
Eğer tanıtım filminin başındaki konuşmalar gerçekten de değiştirilmiş bir tanışma sahnesinden geliyorsa Son Dilek nasıl konumlanacak, orası bir soru işareti. Ama belki de Yennefer ilk birkaç cümlesini bir bölümde, sonraki o küçük gülüşmelerle biten repliklerini ise başka bir bölümde söylüyordur. O zaman taşlar yerine oturur. Artık 20 Aralık’ta göreceğiz.
Yennefer’i Geralt ile gördüğümüz bir diğer sahne ise küvet sahnesi. Doğru söyleyin, hepiniz bu sahne gelince minik çığlıklar attınız değil mi? Üçüncü oyunun açılış sahnesi akıllarda öyle çok kalmış ki zaten uzun zamandır insanlar yapımcı, yazar, oyuncu, kostüm tasarımcısı kimi bulurlarsa dizide bir küvet sahnesinin olup olmayacağını soruyorlardı. Başyazar Lauren Hissrich’te en sonunda twitter’daki hesabından dizide bir küvet sahnesi olacağını söylemişti.
Geralt suyun içerisinde hepimize kaslarını – pardon yara izlerini – sergilerken, Yennefer’in de yanı başında onu izlemesini içeren bu sahne, kitaplardaki iki yerden geliyor olabilir. Biri, Son Dilek; diğeri ise Istredd‘in de içinde bulunduğu Buz Parçası isimli hikâye. Geralt Son Dilek’te Yennefer’i aciliyetle uykusundan uyandırıyor; tanışmaları bu şekilde gerçekleşiyor ve Yennefer, Geralt’ın isteklerini dinlemeden önce banyo yapması gerektiğini söylüyordu. Buz Parçası‘nda ise ilişkileri biraz daha ilerlemişti, buz gibi soğuk bir kasabada bir han odasını paylaşıyorlar; Geralt da burada küvette vakit geçiriyordu. Tabii tanışma hikâyelerinin değiştirildiğini kabul edersek geriye Buz Parçası seçeneği kaldığını da rahatlıkla söyleyebiliriz.
Şimdiye kadar gördüklerime göre ikilinin kimyası gayet yerinde. Hikâyeyi gözünden izleyeceğimiz üç kişiden ikisi söz konusu olduğu için bu içimi rahatlatan bir şey. İkisinin ilk konuşmasına şahit olduk, söz konusu konuşma da kitaplardaki tadı veriyordu açıkçası.
Bir sahnede Yennefer’i bir balo salonunda, genç bir adamla dans ederken görüyoruz. Dans ettiği kişiyi Blair Kincaid’in canlandırdığı genç Crach An Craite zannettim. Ancak daha sonra Crach’ın o zamanlar genç bir adamdan çok, genç bir delikanlı olduğunu ve kafasındaki tacın da çok anlamsız olduğunu anladıktan sonra; bu kişinin Ben Lambert’in canlandırdığı Aedirn Kralı Virfuril olduğunda karar kıldım. Şimdilik internet de benimle aynı fikirde görünüyor. Virfuril’in tam olarak ne işlevle dizide bulunduğunu ise şu an çıkartamıyorum.
Tanıtım filminde Yennefer’i kucağında bir bebek olan mavi gözlü, iyi giyimli bir kadın ile kaçarken görüyoruz. Bu kadın, Isobel Laidler’in canlandırdığı Lirya Kraliçesi Kalis. Yazın gerçekleştirilen ilk tanıtımlar kapsamında Yennefer’in bir sahnesi izletilmişti. Sahneyi servis etmediler ancak konferansta izleyip anlatanlara göre Yennefer, bir kadını ve bebeğini askerler ve güçlü bir büyücüden korumaya çalışıyor ama başarılı olamıyordu.Söz konusu olayların kitaplarda yer almadığını da söylemem lazım, kitapların zamanında Lirya ve Rivya’nın Kraliçesi olarak Meve’i görüyoruz. Zaten öyle görünüyor ki Geralt’ın odağında yer aldığı olayların dışındaki her şey için kitaplardan farklı ve kitapların anlattığından daha eskilere uzanan hikâyeler de izleyeceğiz.
Cirilla
Belli ki sekiz bölüm boyunca minik prensesi sürekli ağlatmışlar, suratına soğan sıkmışlar, yetmemiş bir daha ağlatmışlar. Önce büyük annesini yatak döşek görüyor; sonra toplar atılıyor, sarayının duvarları parçalanıyor. O hengâmeden ve peşindeki bir düşman askerden zor kaçıp tanımadığı bir adamı aramaya giderken bu sefer yolunu kaybediyor. Hep gözleri dolu dolu, hiç mi vicdanınız sızlamadı kitapsızlar. Hiç mi utanmadınız o boncuk boncuk gözlerden yaşlar süzülürken? Öhm. Aslında tam olarak kitaplardakileri yansıtmışlar, haklarını teslim ediyorum. Kırlangıç’ın yolunda korku, ölüm ve acı var. Böyle olması gerekiyor.
Cirilla’nın sahnelerinden birinde kuş telekli o mel’un miğferi de görüyoruz. Miğferin sahibi ile Cirilla’nın arasındaki, muhtemelen Ciri’nin kabuslarında gerçekleşen uçurumun derinleşme sahnesi için, fırfırlı perde kumaşından yaptıkları Nilfgaard zırhını Cahir’e de giydirmeyi hak reva görmelerini affedebilirim. Gönül gözüyle Cahir’i de görmüş olduk.
Ormana girmeden önce Cirilla, kahretsin ki yine gözleri dolu dolu, kendi yaşına yakın bir çocuğa “Rivyalı Geralt’ı bulmam lazım” diyordu. Bu çocuk da adı Daria olan ve kitaplarda yer almayan, yeni bir karakter. İlk tanıtım turunda izletilen sahnelerden Ciri’ye ait olanı, ikisinin tanışmasını ve kaynaşmasını içeriyormuş. Söz konusu sahnedeki repliklerden anlaşıldığı kadarıyla Ciri, Brokilon’un girişinde Dara ile karşılaşıyor ve bir süre birbirlerine yoldaşlık ediyorlar. Bu sahneler servis edilmediği için başka bir şey bilmiyorum. Öte yandan Dara’nın yazılması ve Ciri’nin ormana Geralt ile birlikte girmiyor oluşu bir kez daha karakterlerin tanışma şekillerinin değiştirildiğini göstermiş oluyor.
Başka neler gördük?
Birkaç saniyeliğine de olsa, arka plandan elinde lutuyla Geralt’ın sürdüğü atın yanı sıra yürüyen Joey Batey’in canlandıracağı Jaskier’i gördük. Neden inatla doğru düzgün göstermiyorlar vallahi anlamak mümkün değil! Tanıtım filminin bitişine doğru, Cintra’dakinden de büyük bir savaşı başlatacak olan Mimi Ndiweni’nin canlandırdığı Fringilla’yı da gördük. Çok bir şey çıkartmak mümkün değil ama güçlü bir büyücü olarak politik olayların tam da olması gerektiği gibi içerisinde olduğunu çıkartabiliyoruz. Öte yandan dizi iptal edilmezse Fringilla ile Geralt bir mazi paylaşacaklar, buraya yatırım için karakteri şimdiden tanımamız iyi olabilir sanırım. Tabii işin oralara gelmesi için bir dört sezon falan geçmesi lazım.
Aretuza’yı ve MyAnna Buring’in canlandırdığı müdiresi Tissaia de Vries’i kısa bir an gördük. Bu an esnasında ne ile meşgul olduğunu henüz çıkartamadım. Tanıtım filminin süresine oranla uzun uzun saçları örtülü bir kadının yüzüne odaklandılar. Pavetta desem daha büyük gözüküyor, saç renginden dolayı Visenna desem karaktere seçilen oyuncu daha belli değil. Şimdilik bırakıyorum onu, birkaç gün içerisinde anlarız herhalde. Kızılgöz’ü de görmelere doyamayacağım bir ânı Geralt ile paylaşırlarken araya sıkıştırmışlar.
Kervan hâlinde Olasılığın Sınırları uyarlamasına doğru gittiklerini düşündüğüm bir grubu kuş bakışı gördük. Yakın bir görüntü olsaydı Yennefer ve Geralt’a ek olarak Yarpen, Tea, Vera ve Borch gibi tanıdık ve beklenen karakterleri de görecektik. Elfleri ve cüceleri de yine göstermemişler, bunun nedeni ne cidden bilmiyorum. Bir de tabii canavarlar var. Gûl olduklarından neredeyse eminim, bir hata payı bırakıyorum. Bir de Yennefer’in çöldeki kaçış sahnesinde arkadan bir eklem bacaklı görünüyordu.
Fantastik türünün içinde olduğumuzun bir emaresi iksirler ve büyülerden de bir tutam serpiştirmişler. Önceki tanıtıma göre bunların sayısı biraz daha azdı sanki. Geralt’ın Aard’ı yeter bile gerçi; netice olarak dizi, büyücüler ve canavarlar üzerine, illaki göreceğiz.
Toparlamak gerekirse kitap referansı bol ancak yeni birçok şey de yapıyoruz diyen bir tanıtım filmi olmuş. Sadece Geralt’ın bakış açısına değil, bence serinin asıl ana karakteri olan Cirilla ve hikâyenin büyük bir parçası olan Yennefer’in bakış açısına da odaklanan bir dizi izleyeceğimizi ve bunun güzel bir şey olduğunu düşünüyorum. Ana materyal kavradıktan sonra, bu temel üzerine yeni hikâyeler anlatacak olmaları da diziyi beklediğimin üzerine çıkartır.
Diziden temel beklentim de aman aman dünyaları değiştirecek bir şeyler değil, sevdiğim bir hikâyeyi güzel bir şekilde anlatan sekiz bölüm izlemek istiyorum açıkçası. Eksik kalan, konuşamadığım veya gözümden kaçan şeyler mutlaka vardır, onları da zamanı geldikçe ve ben tanıtım filmini ellinci kez izledikçe ziyaret ederiz artık.
Siz ne dersiniz? Tanıtım filmi beklentilerinizi karşıladı mı, isyan ettiğiniz kısımlar var mı? Bir çıksın da izleriz mi diyorsunuz, diziye yönelik bir heyecanınız var mı? Bir de 20 Aralık’a kadar nasıl bekleyeceğimiz konusunda önerileriniz varsa, Melitele’nin kalbi aşkına paylaşmayı unutmayın.