Bakın, kimsenin dini inancını -ne kadar bize saçma geliyorsa gelsin- sorgulayacak değiliz. Tom Cruise dünya üzerindeki her birey gibi istediği şeye inanmakta özgür bir adamdır. Ama zaten “kafayı yemesi” olarak belirttiğimiz nokta, Scientology inancı ile alakalı değil. Bir televizyon programında koltuğun üzerine çıkıp zıpladığı, lohusa sendromu yaşayan Brooke Shields’ı bunun için azarladığı, psikiyatriye “feyk bilim” deyip, neredeyse kocakarı inançlarıyla aynı kefeye koyduğu 2005-2006 yıllarında yaşanlardan söz ediyoruz bu tabirle.
Bu halkla ilişkiler faciasından önce Tom Cruise dünyanın en büyük film yıldızlarından biriydi. Oynadığı her film gişenin tepesini zorluyordu ve Cruse aksiyondan bilim kurguya, romantik filmlerden neredeyse soft pornoya kadar her rolün altından kalkabilir gibi gözüküyordu. 2005-2006 yıllarından sonra kariyeri bir anda tepetaklak düşüşe geçti. Yaptığı filmler -Mission: Impossible Ghost Protocol haricinde- ciddi gişe getirememeye başladı. Son iki üç senedir üst üste sağlam aksiyon / bilim kurgu filmleriyle karşımıza çıkıyor ama genel itibariyle Cruise’un o eski heyheyli günleri geride kalmış gibi gözüküyor.
Hazır Edge of Tomorrow – Yarının Sınırında vizyona girmişken, Cruise’ın şatafatlı dönem filmlerine bir bakalım dedik. Fragmanlardan anladığımız kadarıyla, Edge of Tomorrow da o döneme ait olmayı hak edecek bir film gibi duruyor ve bugün içerisinde kendisine dair yorumlarımızı da okuyacaksınız. O dakikaya kadar, gelin Cruise’un dünyaya hükmettiği dönemdeki filmlerine bir bakalım. Buyurun!
10. Interview with the Vampire
Kesinlikle Tom Cruise’un kariyerindeki en ilginç adımlardan biriydi. Genç okurlarımız şimdilerde kelli felli aktörlerin (senden bahsediyorum Michael Sheen) vampir oynamalarına alışkınlar, ama Tom Cruise ve Brad Pitt bunu Interview with the Vampire’da yaptıklarında; daha önceden duyulmamış bir şeye imza atıyorlardı. Anne Rice’ın romanından uyarlanan film, Neil Jordan’ın elinde türün nadide örneklerinden biri hâline gelmişti. Kristen Dunst’ın da kuvvetle muhtemel gelmiş geçmiş en iyi performansıdır.
9. Jerry Maguire
Cameron Crowe’un kendi yazıp yönettiği Jerry Maguire, 1996 senesinin en büyük ödül filmlerinden biriydi. En İyi Kurgu, En İyi Senaryo, En İyi Film ve En İyi Yardımcı Oyuncu (Cuba Gooding Jr. için) adaylıkları dışında, bir de En İyi Aktör listesine adını yazdırmıştı. Film adına aday olan da, Tom Cruise’du tabii ki. İşinden kovulup, eski patronlarına karşı rekabete giren bir spor menajerinin hikayesini anlatan Jerry Maguire’da Tom Cruise gerçekten de o Oscar adaylığını hak edecek bir performans koyuyordu ortaya.
8. Eyes Wide Shut
Tom Cruise’un o zamanki eşi Nicole Kidman ile birlikte oynadığı filmi tahayyül etmek için günümüz koşullarında Brad Pitt ve Angelina Jolie’nin, Martin Scorsese yönetiminde bir soft pornoda oynadığını kafanızda canlandırabilirsiniz. Ölmeden önce Stanley Kubrick’in çektiği son film olan Eyes Wide Shut, kaldırması zor bir filmdi. Hem son derece net kullandığı cinsellik ve okkült görsellik yüzünden; hem de Kubrick’in elini hiç korkak alıştırmadan filme yaydığı ağır alt metinlerden. Ne olursa olsun Cruise en azından bugün bir Kubrick filminde oynadığını söyleyebilir konumda.
7. Minority Report
Tom Cruise’un Steven Spielberg ile çektiği başarılı bilim kurgu filmler, Cruise’un belki de son gerçek hitleri oldular. Onlar arasında Minority Report’un yeri de bambaşkaydı. Tom Cruise hem o meşhur aksiyon yıldızı havasını yansıtabilmişti filmde, hem de bunun üzerine bir de zeka dolu bir performans sergilemişti. Philip K. Dick’in aynı adlı kısa hikayesinden uyarlanan film, pek çok yönüyle popüler kültüre izini bırakalı çok oluyor. Örnek arıyorsanız, bugün hâlâ görünmez / transparan ekranlar deyince insanların aklına Minority Report geliyor.
6. Collateral
Nispeten küçük bir kadro (Cruise, Foxx, Pinkett-Smith, Ruffalo), nispeten küçük bir bütçe ama sonuç olarak çıkan devasa bir film. Şu listeye baktığınızda bir şeyi net bir şekilde fark ediyorsunuz. Pek çok oyuncu, kaliteli yönetmenlerle çalışma fırsatı bulur. Ama Cruise kadar fazla farklı efsaneyle çalışmış olan da pek yoktur. Neil Jordan, Cameron Crowe, Stanley Kubrick ve Steven Spielberg’den sonra Michael Mann’ı da ekledi listeye Collateral aracılığıyla. Hem onun, hem de Foxx’un performansları fazlaca iyiydi.