Marvel’ın yeni fazı, dizi cephesinde çoğumuzun beğenisi toplayan WandaVision ve arkasından gelen Falcon and the Winter Soldier ile birlikte hem biraz şimdiye kadar denemediği şeyleri deneyerek hem de sonrasına yönelik heyecanımızı kamçılayarak ilk adımlarını atıyor. Kevin Feige’nin dizinin bir suç ve gerilim dizisi olacağı hakkındaki açıklamaları ve geçtiğimiz hafta diziye dair yayınlanan ilk tanıtım filminden sonra, görünen o ki Loki dizisi de bu iki yönden diğerlerini aratmayacak. Bir ilk yorumuna şuradan ulaşabileceğiz o tanıtım filminin sonunda dizinin logosu da görücüye çıkmıştı; bir sahnede görünen kediden sonra en çok heyecanlandığım kısım olan bu logo hakkında, başrol Tom Hiddleston‘un da söyleyecekleri varmış.
Bildiğiniz üzere Loki dizisi, End Game‘in sonrasında geçecek; bu da Loki’nin karakter bazında başka bir noktada oluşuna, kendisini olduğundan çok daha iyi hatırlamamıza ön ayak olan birtakım yaşanmışlıkları tecrübe etmemiş olmasına götürüyor bizi. Bence bu durum başlı başına diziyi beklemek için iyi bir sebep olabilir fakat herkes öyle düşünmeyebilir diyerek, önce biraz derdimi anlatmak isterim. Loki, elbette birçok kez farklı kalemler ve seriler eşliğinde yeniden yorumlanmış olsa da temelinde hileci oluşuyla bilinen arketip tanrıların İskandinav mitolojisindeki karşılığı. Avengers filmleri mutlaka kendisinin bu açıdan hakkını teslim ettiler fakat yine de kendisiyle beraber yer alan bir başka ve daha çok odaklanılan tanrı kardeşinin her zaman sahnede bulunması, zaten içerisinde fazlaca barındırdığı bir sürü karakterin yanında üzerine haklı olarak eğilinememiş olması gibi sebeplerle, onun bu yönlerini çok izleyemedik gibi hissediyorum. Neticesinde de zaten bir yerden sonra, gerek seyircinin gerekse de MCU’nun motivasyonu bakımından iyi taraftan daha çok izlemiş olduk. Hâliyle içimizde var olan mitoloji geekleri veya mesela Maske gibi apayrı ama yine kendisini bir şekilde betimleyen filmleri özleyenler açısından, kendine ait bir dizisinin geliyor oluşu, onun bu yanını tamamlamak için vazgeçilmez bir fırsat.
Tanıtım filminde çizilen portre açısından Loki’nin daha çok bir otoriteden emir alarak bir şeyler yapacağını çıkartıyorduk, Time Variance Authority tarafından alıkoyulan bir Loki, yine az önce bahsettiğimiz motivasyonlar sebebiyle öyle ya da böyle, kendi doğasından ziyade evrenin ve zamanın düzenine hizmet edecek gibi görünüyor. Bir kere, bir tanrının herhangi bir organizasyona istemeden yardımcı olmak zorunda kalacağı kısmını geçsek bile; doğasında olan bencillik, hilecilik gibi temel karakteristik özelliklerini ve özellikle de şekil değiştirme kabiliyeti ve bunun üzerine gelişebilecek bir sürü yeni olayı doyasıya görme fırsatını kaçırmaktan çekiniyorum.
Ancak hem logonun her harfi ayrı telden çalan ve değişen tasarımı hem de Tom Hiddleston’ın logo hakkındaki yorumları, beni dizi için daha fazla heyecanlandırdı diyebilirim. Özetle kendisi, logonun değişkenliğinin, Loki’nin karakterini temsil edeceğini; dizinin de hem Loki’nin hem de belki bizlerin benliğimizin olabileceği pek çok şeyi bütünleştirmekle meselesi olabileceğini belirtiyor. Neticede karşımızda, kendisinin de hep öyle gördüğü gibi; karmaşık, birçok farklı karaktere bürünebilen ve içerisinde çılgınlığını taşıyan bir karakter olduğunun altını da çizmeyi ihmal etmiyor.
Sevgili Tom Hiddleston, geekler olarak diziyi her türlü izleyeceğiz; tanıtım filminde zaten hiç olmazsa zaman yolculuğu, bir uçak kaçırma sahnesi, tatlı bir yazıcı esprisi, bir göz kırpma ve elbette bir kedicik ile kalbimizi çalmıştın. Umarız bu söylediklerinin de altı sağlamdır, düz diziye coşturmaya oynamıyorsundur veya daha kötüsü, Paul Bettany’nin cameosu gibi çıkmazlar. Böylece biz de kendi dizinden önce izlediğimiz iki diziden daha güzel, daha değişik bir şeyler izleriz!
