Bir efsanenin daha sonuna mı geldik? Hem evet hem hayır. Two and a Half Men, ekranla olan uzun birlikteliğine yavaş yavaş veda etmeye hazırlanıyor. 12 Sezondur (biraz kan kaybetmiş olsa da) izleyiciyi bir şekilde ekran başına bağlamasını bilen dizi, 19 Şubat’da sonlanacak.
Dizinin sağlam takipçileri bilirler; Charlie Sheen’in sekizinci sezonda kovulmasıyla yer yerinden oynamış, dizinin yakın zamanda sonlanacağına dair dedikodular yürüyüp gitmişti. Benim de içinde olduğum büyük bir çoğunluk, Sheen’in canlandırdığı Charlie Harper olmadan dizinin eski tadının olmayacağını düşünüyordu. Bence grupça çok da yanılmadık.
Sheen’in yerine çok kişi konuşuldu, üstünde çok düşünüldü, ardından -tam olarak da neye dayanarak çok iyi bilmiyorum- Ashton Kutcher getirildi. Walden adlı bir milyarderi canlandıran Kutcher aslında başarısız da olmadı. Ancak Charlie’ye benzemeyen bir şekilde yakışıklı, (hem zihinsel, hem de muhtemelen fiziksel olarak) sağlıklı ve karizmatik idi. Kendisi dizideki mükemmeliği temsil ederken Alan (Jon Cryer), hep aynı kaldı. Dizideki fiziksel değişimlerden en büyüğünü ise belki de Jake gösterdi; Resmen Harry Potter filmdeki öğrenciler gibi sezondan sezona çocuğun nasıl büyüdüğünü gördük, hoş da oldu.
Başarısına dayalı olarak bu kadar süresi bu kadar uzayınca, dizi hem eleştirilerin, hem övgülerin, hem de parodilerin mezesi oldu. Dizide değişen şeyler olduğu kadar klasikleşen şeyler de oldu. Charlie – Jake ilişkisi zamanla yerini Charlie – Alan ilişkisine bıraktı, sonra Walden – Alan ilişkisi ana mevzu oldu… Her ne kadar ben ve pek çok izleyici Charlie’nin diziden ayrılmasından sonra diziyi bıraksak da, bizim gibi düşünenlerin uzaklaşması yapımı çok etkilemedi ve dizi devam etti. Ancak hiç bir zaman da aynı tadı vermedi.
Sonuç olarak ister benim gibi düşünün, ister düşünmeyin; bir zamanlar hepimiz ucundan kıyısından bu diziyi bir süre de olsa sevdik. Bir veda borcumuz var!. Benzeri -ama daha güzel- komedi dizilerinde görüşmek üzere, şimdiden hoşça kal Two And A Half Men!
1 Comment
Bana kalırsa bu dizinin Sheen’den öncesi ve sonrası olarak ayırmak gerek. Yani iki farklı dizi gibi düşünülebilir. Şöyle ki; İlk Two & A Half Men ”Charlie-Alan-Jake” iken ikinci Two & A Half Men ”Walden-Alan-Jenny” oldu. (Evet, bildiğin babasının kızı bir half man portresi çizdi.) Yani evet, belki sadık hayranları ilk kısmın hayranıydı ama ikinci kısma da bu şekilde bakılarak bir şans verilebilir. Çünkü bu marka ne olursa olsun hala eğlence faktörünü koruyor. (-du ve bitiyor… Aaah ah…)