Müziğin video oyunlarıyla olan ilişkisi, mecra 80’lerde bip ve bop‘tan daha kompleks sesler çıkartmayı öğrenince başladı. O tarihten bu yana video oyunlarının hemen hemen hepsi birer soundtrack ile birlikte çıkıyorlar. Bazen bu bir lisanslanmış şarkılar listesi oluyor; içine sevdiğimiz gruplar ve albümler giriyor. Bazen de orijinal oluyor. O oyun için, o mod için, o his için tasarlanmış şarkılar dizisi.
Bu orijinal soundtrack’ler, çoğunlukla bir görev ifa etmek için orada bulunuyorlar. Amaçlar belli. Oyuncuyu çok kıllandırtmadan, genel his ve vaziyeti müzikal bir biçimde özetlemek gerekiyor. Bu yüzden de genelde daha ambiyans işler çıkıyor oyun müziklerinden. Biraz daha unutulmaya müsait, biraz daha tekdüze. Ve her şeyden fenası, epey tahmin edilebilir.
Age of Mythology’nin soundtrack’i öyle değil. Bir kere baştan, isimlerden bir gariplik karşılıyor sizleri. Şarkıların adları “Patateslerini Ye” ya da “Kendi Çuvalla İyiliğinin Tam Ortasında” gibi absürt kelime öbeklerinden tercih edilmiş. Arkalarında da müzikal olarak absürt bir mantık bulmayı beklemeyin ama. Şarkıların kendinde muntazam bir odaklılık var. Bu bir mitoloji oyunu. Bu, işlerin daha basit işlediği bir dönemde geçen bir oyun. Bundan dolayı da oyunun müzikleri daha doğal bestelenmiş. Giriş müziği hariç elbette. O sizin suratınıza gelen ilk senfonik tokat. Onu yedikten sonra rahatlıyor, ve albümün huzurlu kıyılarına doğru vuruluyorsunuz.
İşte tam olarak da bütün bunlar yüzünden size Age of Mythology soundtrack’ini bir sunmak istiyoruz. Stephen Rippy ve Kevin McMullan‘ın bestelediği soundtrack albümü, bizce oyunun çıkışının 15. yıldönümünü kutladığımız şu senede, oyunu dahi unutturup tek başına dinlenecek kadar iyi. Oyun unutulmazlar arasındaki yerini uzun süre önce rezerv etti. Hep beraber bir el verip, soundtrack’i de oraya koyalım mı?