Bir eleştirmenin yapması gereken en önemli şeylerden bir tanesinin, eleştirilen eseri parçalarına ayırmak olduğunu düşünmüşümdür hep. Mühim olan, görüş belirtmekten de öte, mevzubahis işi tanımlayabilmektir; tüm günahları ve sevaplarıyla. Her şeyi masaya serip, okuyucunun karşısına sunarsanız zaten objektif olan bazı şeylere eriştiğinizi fark edersiniz. Ama onun da ötesinde, bunu yaparken, okurların da kendi görüşlerini oluşturmalarına müsaade etmiş olursunuz
Fakat işte, Warcraft filminde bunu engelleyen bir taraf var. Film, hayatımda gördüğüm en “hayranlar tarafından, hayranlar için” yapılmış işlerden biri. Hatta ileri gideyim, hayatımda hiçbir sinema filminin, kaynak materyale bu kadar saygı duyan biri tarafından yapıldığını görmedim. Duncan Jones filmin her köşesini Blizzard’ın derin mitolojisine sevgi ve saygıyla doldurmuş resmen. O kadar ki, Peter Jackson’ın Orta Dünya’ya olan hürmeti, Jones’un Azeroth’a karşı beslediği hislerin önünde diz çöker, tövbe ister. Emin olun.
Ama işte, film de kötü bir yandan. Yapacak bir şey yok. İçine ne kadar sevgi katılırsa katılsın, film kötü. Warcraft oyunlarını oynamamış, evrene hakim olmayan birinin filme iyi deme şansı yok. Dahası, kimse oyunlara hakim olmayan birine “filmi neden beğenmedin?” de diyemez. Zira iyi uyarlamaların, gerçekten iyi uyarlamaların bunu aşması gerekiyor, değil mi? Kaçınız Buz ve Ateşin Şarkısını okumuştu Game of Thrones‘dan önce? Kaçınız Yüzüklerin Efendisi’ni ilk Jackson’ın elinden tecrübe etti? Kaçınız Abrams öncesi Star Trek’e hakim?
Warcraft bu verdiğim üç örneği, uyarlama konusunda aşamıyor. Ama her birini detay anlamında bir kaşık suda boğacak kadar aşkla işlenmiş. Spoiler verme niyetim yok, ama geniş planlarda karakterlerin arkasında aynı WoW’da olduğu gibi aniden ve izansızca iklim şartları değişen bölgeler görmeniz, heykeline kadar detaylandırılmış Stormwind, oyun karelerine selam çakan çekimler, zırhların detayları, küçük easter egg’ler… Filmde bir Warcraft hayranını resmen zevkten dört köşe edecek zilyar tane şey var. Zilyar. Ben şu an Duncan Jones bu filmlerden yirmi tane çekse, art arda izlerim. Devamı gelsin diye de çıldırıyorum zaten.
Bunlar, eğer halihazırda evrene bir aşk besliyorsanız, sizin sahip olduğunuz temelin üzerine büyük bir keyif çıkılmasını sağlıyorlar. Bildiğiniz, tanıdığınız bir dostunuz var büyük ekranda, ama bir de size çikolatalar, petifürler falan ikram ediyor; öyle düşünün. Burada sadece “sevdiğiniz karakterleri büyük ekranda görmek” mefhumu değil söz ettiğim. Resmen film Warcraft hayranıysanız, size sevgi gösterilerinde bulunuyor. Küçük jestler yapıyor, küçük sürprizler atıyor. Samimiyetle söylüyorum, sizinle aynı şeylerin geek’i olan birini bulursunuz da, aynı göndermeler ve şakalarla eğlenirsiniz ya? Hah, Warcraft geek’leri tam onu yaşayacak işte Duncan Jones’un üçüncü filminde. Peki ya Warcraft’ı bilmeyenler?
Tüm samimiyetimle söylüyorum, filmi çöpe atın gitsin.
Az buçuk Warcraft 1, 2, 3, WoW ya da Hearthstone oynamadıysanız, gerçekten, filme paranızı harcamayın. Seveni ihya eden o gerçek aşk parçacıkları işin içinden çıkınca, karşımıza gerçekten de kafası çok karışık bir keşmekeş kalıyor sadece. Filmin bu konudaki en büyük, en affedilemez günahı, bazı konuları açıklamama kararını dahi açıklamıyor olması. Bu yazımız spoiler’sız, o yüzden üstü kapalı konuşuyorum: Film bir takım öykü örgüleriyle ilgili çok kilit detayları size söylemiyor, üstelik sizi de söylememezlik yapmadığına inandırıyor.
Şöyle izah edeyim: Filmin ana mevzusunun Dreanor’dan Azeroth’a geçiş yapan, yoz Orc’larla İnsan’ların savaşı olduğu kamuya malum bir bilgi. Filme gitmeden önce, fragmandan görebileceğiniz bir bilgi. Filme gidince, derinleşmesini umduğunuz bir bilgi… Ancak derinleşmiyor. Dreanor neydi? Bir gezegen mi? Başka bir kıta mı? Paralel bir düzlem mi? Film bir cümleyle geçiyor mesela. Orc’ları ne yozlaştırdı? Gul’dan niye böyle iğrenç bir kişi? Film açıklamıyor. Medivh neyin Guardian’ı? Kirin Tor ne? Neden elf kulaklı ve cüce kılıklı iki ırk İnsan’ların yardım çağrısına soğuk?
Cevaplanmayan sorular bu kadar da değil üstelik. Spoiler’a girersek, şuraya gerçekten bir wikiyi utandıracak kadar boşluk dolduracak bilgi eklemek zorunda kalırız. Cidden söylüyorum. Filmleri bazen, özellikle de uyarlamalarsa, “kaynak materyale saygısızlık” ile suçlarız bazen. Ama burada biraz ters bir durum var. Jones evrene o kadar hakim ki, bütün süreci o yönettiğinden, bazı şeylerin sadece oyunu bilenlere malum olabileceğini çok ciddi bir şekilde göz ardı etmiş.
Bakın, bunun ne kadar altını çizsem boş. Filmin tamamı boyunca beynim arka planda bir Warcraft wikisi açıp, oradan veri alımı yaptı boşlukları doldurabilmek için. Ve her birinde de, “ulan ya bilmiyor olsaydım?” diye düşündüm. Çünkü gerçekten, olay akışı, arka plan bilgileri, olayların birbirine bağlanışı o kadar eksik ki… Yani şu kadarını söyleyeyim, Medivh‘in durumu başından beri mi öyleydi, yoksa mücadele ede ede mi bu duruma düştü; o bile net dillendirilmiyor film tarafından.
Hikaye örgüsü böylesine deliklerle dolu olunca, bir yerden ya oyunculuk, ya da epik savaşlar kurtarır diye düşünüyorsunuz. Oyunculuğun öyle bir zahmete girme niyeti yok. Orc tarafı CGI desteğiyle birlikte mükemmel gözüküyor, izlemesi de fena keyifli. İnsan tarafında da Medivh ve Khadgar performansları iyi. Ama Dominic Cooper resmen “burada olmak istemiyorum” diye bağırıyor film boyunca, Travis Fimmel da karakterin gerektirdiği mağruriyet seviyesinde bir türlü karar kılamamış vaziyette dolanıyor. Ruth Negga ve Paula Patton‘ın performansları ise orta şekerli. Biraz daha iyiye kayıyorlar.
Epik savaş da yok. Film final savaşına çok bilinçli bir kararla, küçük çapta gidiyor. Evren içi bir izahı var, ama o evren içi izahı da onlar yaptılar zaten. Büyük bir muharebeyle bitmemiş olması yine de kurtarmıyor anlayacağınız. E film zaten kopuk hikaye anlatımına, boşluklarla dolu bir örgüye, vasat oyunculuklara sahip, bir de o savaşı vermeyince, Warcraft bilmeyen için izlenmesi iyice zul bir hâl alıyor. Ha ama, Warcraft seviyorsanız eğer, lunapark treni gibi. Emin olun, bittikten sonra bir daha binmek isteyeceksiniz.