Captain America: Civil War, ikinci hafta gişesini alıp koydu önümüze. Film, geçtiğimiz hafta yurtdışında toplam 156 milyon dolar, içeride ise 72 milyon dolar hasılat elde etti ve toplam gişe hasılatı rakamını 943 milyon dolar bandına çıkardı. Filmin Age of Ultron ve Iron Man 3 gibi 1.3 milyar dolar bandında tükenmesi bekleniyor uzmanlar tarafından. Bizim de görüşümüz bu yönde. Spider-Man ve Black Panther gibi karakterlerin ağızdan ağıza pazarlamaya yaptığı katkı büyürse, belki bu ikiliyi geçebilir de. Ama bugün, kendisini kapıştıracağımız film Ultron ya da Iron Man 3 değil. Bugün, Civil War’ın sadece üç haftada geçtiği başka bir filmi konuşacağız. Batman v. Superman: Dawn of Justice. Evet, Civil War, yirmi küsur günlük gişesiyle Dawn of Justice’i geçti şimdiden.
Ve bu bana kabul edilemez geliyor.
Gişe rakamlarını tek kıstas kabul eden bir yazı yazmayacağım size. Civil War ile Dawn of Justice’i kıyaslarken herhangi bir tarafı şişrmek için gişe rakamlarını argüman olarak kullanma niyetim yok. Yoksa ona bakarsak Spider-Man 3‘te gişede Winter Soldier‘dan yüksek bir rakam elde etti yani, bunları kullanarak bir şey kanıtlamaya çalışmak abes. Hayır, benim buradaki argümanım bu değil. Bu bana kabul edilemez geliyor, çünkü gerçekten, Batman ve Superman’i aynı filme koyup da, gişede kahramanlığı onlardan öğrenmiş Captain America ve Iron Man’e geçilmek için, gerçekten bir şeyleri çok yanlış yapıyor olmak gerekiyor.
Bakın, yine benim artık sıtkımı sıyıran fanboy muhabbetine geleceğiz ama, bu filmle ilgili bir eleştiri değil. Film bence kötü. Ama konu bu değil. Kötü filmlerin de popüler olduğunu gördük defalarca. Bu bir ticaretse, her popüler olan ürün kaliteli olacak diye bir kaide yok. Transformers ve Karayip Korsanları yıkıp geçiyor sinemaları ara ara. Üstelik bunun eleştirilerle de bir ilgisi yok. Transformers 5’in üzerinde hacet giderdi eleştirmenler. Film yine de gişede bir milyarı geçti. Kimse yüksek sesle “Jurassic World kusursuz bir film” demiyor, ama geçen sene kırdığı rekorları beraber izledik. Sırf dinozor var diye coşan iki film sayıyorum size bu arada. Tarihin en büyük iki süper kahramanı, nasıl dinozorları geçemez?
Biri Batman bu karakterlerin. Batman! Son iki filmi bir milyarın üzerine çıkmış, tarihin en sevilen, uğruna en iyi çizgi roman hikayeleri yazılmış süper kahramanı. O kadar muhteşem hikayesi var ki, yedi film “Batman’i Batman yapan müthiş eserler” diye saydığımız şeylerin çeyreğine dokunmadı. Noel, Hush, The Long Halloween, Tower of Babel, A Death in the Family, Gothic, Black & White, Black Mirror, Dark Victory…
Biri Superman ya bu karakterlerin! Superman ya! Tüm süper kahramanların atası, hepsinin modeli, kalıbı. Bilmeyenin “çok iyi yea, o kadar iyi karakterden hikaye mi olur ehehe” diye cahil edasıyla gülüp geçtiği, Kingdom Come, What’s So Funny About Truth, Justice and the American Way, Whatever Happened to the Man of Tomorrow, Birthright, For All Seasons, For the Man Who Has Everything ve It’s A Bird okuyanların, ne kadar kompleks, katmanlı ve her şeyi geçtim, ilham verici olduğunu bildiği o harika karakter.
Ve sen bu ikisini aynı filme koyup, Cap ve Iron Man kadar izletemiyorsun. Anlatamıyorsun derdini, çünkü senin yazarlarının kırk senedir yazdığı şeyleri zırnık anlamamış, tek bildiği duraklat tuşuna basınca iyi gözüken kareler yaratmak olan, hikaye akışı ve örgüsü yarabilmekten zerre nasiplenmemiş, montaj odasında bir YouTuber kadar yeteneği olmayan, daha önceki tek başarısı hâlihazırda akışkanlığıyla edebiyata mühür vurup medyumuna çağ atlatmış olan bir çizgi romanı harfiyen uyarlamak olan bir adama tüm evrenini emanet ettin.
Ya pardon, Superman depresyon sakalıyla Superman olmadı. Batman de lastik döverek Batman olmadı. Bu karakterleri seksen yıldır çizgi roman aleminde tepede tutan şeyleri değiştireceksen, yerine daha enteresan ve çekici bir şeyler koyman gerekir. CW dizilerinden alınma kişilik buhranları değil. Hawkeye’ı Hawkeye yapan şeylerin hiçbirine dokunması mesela Marvel. Ama yerine gizli bir aile babası, sadık arkadaş, “çekemem derdini bacım, savaşa gidiyoruz hadi gözünü sevem“ tavrı yerleştirdi. Kör topal işledi. Indy’nin açılış sahnesi gibi. Kadim anıtı kaldıracaksan, yerine en azından çuval koy. Ağırlık yapsın. Kocaman bir top yuvarlanmasın arkandan.
Ama onun için de Zack Snyder’dan fazlası olması gerekiyor insanın. Ve bu yüzden, DC Comics’in sinema cephesinde bir dinozor kadar izlenmemiş olmayı bahane edip, radikal bir değişikliğe gitmesi gerekiyor. Kır abim Snyder’ın kalemini. Sen Batman’ini Oscar’lı yönetmene oynatıyorsun zaten. Teslim et Justice League’in anahtarlarını. Snyder’a emeği için teşekkür et, çekini kes, yolla gitsin. Biz de gönül rahatlığıyla bir DC izleyelim sinemada ya. Gümbür gümbür Batman’le omuz omuza çarpışan Superman görelim. Adam gibi Flash görelim, zımba gibi Wonder Woman görelim. Her şeyden önce, DC’nin altmış yıllık şanına yaraşan hikayeler görelim, yeter, bu ne ya?