New York Comic-Con’da Marvel dizileri için “önemli sayılabilecek” detaylar paylaşıldı. Daredevil: Born Again’in 2. sezonu için oyuncular bir panelde bir araya geldi (Krysten Ritter’ı uzun bir aradan sonra Marvel sahnelerinde görebildik), X-Men ’97 ve Your Friendly Neighborhood Spider-Man’in yeni sezonlarının 2026’nın ikinci yarısında yayınlanacağı duyuruldu ve unutulmaya yüz tutmuş VisionQuest dizisinde Paul Bettany’nin yanı sıra Jarvis’in (James D’Arcy) ve Ultron’un (James Spader) döneceği açıklandı. VisionQuest, WandaVision’la başlayıp Agatha All Along’la devam eden üçlemeyi (?) sonlandıran iş olacakmış. Kendilerince element, yani üçleme uydurmuşlar diyebiliriz.

Tüm bu duyuru kargaşasında somut olarak görebileceğimiz tek şey ise 2026 Ocak’ında yayınlanacak olan Wonder Man’in fragmanı oldu. Yahya Abdul-Mateen II ve Ben Kingsley’nin başrollerinde olduğu dizinin fragmanıyla birlikte, galiba ilk kez “gerçek” bir süper kahramanın olmadığı bir MCU içeriği izledik.

Buraya dek haber almak için okuduysanız; dizinin showrunner‘ının daha önce Community ve Brooklyn Nine-Nine gibi sitcomlarda çalışmış Andrew Guest olduğunu ve ilk olarak 2013’teki Iron Man 3’te Trevor Slattery rolüyle gördüğümüz Ben Kingsley’in de 2021’deki Shang-Chi’den sonra rolünü geri devralacağını belirtmek isterim. MCU’da çok fazla geri dönüş gördük, ki buna ilk paragraftaki Jarvis’le Ultron’u da artık dahil edebiliriz, ama Ben Kingsley’in “süper gücü olmayan bir aktör” rolüyle 10 seneyi aşan bu macerası da eğlenceli oldu bence. Ha bir de evet, o adamı Superman’deki Boravia başkanı olarak biliyorsunuz.

Haber almanın ötesinde biraz muhabbet etmek isteyen geekler buradaysa kemerleri bağlamalarını rica edeceğim; çünkü ilk etapta 2025’te yayınlanacağı söylendiği için 2025 Marvel Dizi ve Filmleri Hype Listesi’ne eklediğim, hem de sürpriz yapacağını düşünüp 4. sıradan koyduğum bu dizi hakkında söyleyeceklerim var.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, “herkesin” Marvel izlediği o dönemden çok uzağız. Infinity Saga döneminde sinemaya birlikte gittiğim arkadaşlarım ya Loki dizisinde bıraktılar, ya da sadece Deadpool & Wolverine ve Daredevil: Born Again gibi ses getiren işlere bakıyorlar. Globalde de durum farklı değil, rakamlar ve Marvel’ın stratejisi de gerçekleri ortaya seriyor. Pazarlama kampanyasıyla dikkat çeken Thunderbolts bile gişede bekleneni veremedi, filmler hemencecik Disney+’a getirilmeye başlandı, hatta MCU’yu şaşalı günlerine döndürsün diye son çare olarak Robert Downey Jr.’a bile gidildi biliyorsunuz.

Bu düşüşte topun ağzına konulan ise Disney+ dizileri oldu. Eleştirilen noktalar dizilerin fazlalığı, kalitesizliği ve filmlerden önce “dizileri izleme zorunluluğu” hissedilmesiydi. Kevin Feige de Thunderbolts’un gişedeki başarısızlığından bahsederken bundan dem vurmuş bir röportajında. İnsanların “sanırım bu filmden önce tüm dizileri izlemem gerekiyor, öyleyse boş vereyim” diye düşündüğünü söylüyor Feige. Peki gerçekten tüm fatura dizilere mi kesilmeli?

Şunu baştan söyleyeyim, çizgi romanların yayın mantığı filmlerin yanına dizileri ekleyen MCU’da tutmadı. Bir okur olarak Civil War ana hikâyesini okurken bir kenarda da karakterlerin kendi serilerinin devam etmesi beni rahatsız etmiyordu, ama iş MCU seyircisine geldiğinde durum böyle olmadı. Infinity Saga’da izlediği filmler kötü de olsa o bağlantılı evren hissini yaşayarak tatmin olan seyirci, dizilerin de hepsini tüketmek istedi. Bunda Marvel’ın dizileri “film seviyesinde” diye lanse etmesinin de etkisi var. Hâl böyle olunca bu diziler, normal bir dizi sezonuna göre kısa olmalarına rağmen (ortalama 2.5-3 Marvel filmi uzunluğundalar) seyircilerin gözünde büyüdü. Gözünde büyütmeyenlerin ise kalitesizlik ve bağlantılı evren hissindeki azalma sebebiyle MCU’dan kopmalarına sebep oldu.

İşte bu noktada faturayı Disney+’a seri üretim yapmaya kesemiyorum. Esas sıkıntılar; Endgame sonrasında kendisini seyirciye -en azından veda eden Avengers üyeleri kadar- sevdirebilecek yeni karakterlerin çıkmaması, Multiverse Saga’daki hiçbir işin birbiriyle bağlanmaması ve bu sebeple içerikler arasında yaşanan kopuş oldu. Burada her şeyin Multiverse Saga’ya dahil edilmeye çalışılması veya öyleymiş gibi lanse edilmesi işleri çok bozdu bence. Yoksa aslında Disney+ dizileri MCU’yu keşfetmemiz için büyük bir şanstı.

Hawkeye dizisini düşünelim mesela. Avenger’lıktan emekli olmuş, belki de bir daha hiçbir filmde görmeyeceğimiz ama Infinity Saga’nın sevilen isimlerinden Hawkeye’ın gündelik maceralarına konuk oluyorduk. Jeremy Renner’ın tanıdık simasından Hawkeye’ı izlerken bir yandan New York’un yeraltı dünyasını görmek ve Yelena Belova ile daha fazla bağ kurmakta bir sıkıntı yok bence. Thunderbolts için de bu dizi değil, sadece Black Widow’u izlemek yeterli olabilirdi (ki öyleydi de).

Ancak Marvel böyle sadece “kenarda duracak” işler yapmak istemedi, WandaVision’la çıtayı çok yükselterek açtı ve tüm diziler öyle olacakmış izlenimi verdi. Fakat gitti Ms. Marvel gibi dar bir kitleye hitap eden bir diziden çıkan karakteri The Marvels’a koydu. Aynı filmde Ms. Marvel’ın yanındaki Monica Rambeau’yu ise 2 sene önce WandaVision’da görmüştük, görmüştük ama kanımız kaynamamıştı. Ha Moon Knight’a kanımız kaynadı da noldu peki, hâlâ 2. sezonu bekliyoruz. Kanımızın yıllardır kaynamış bulunduğu Nick Fury bile Disney+’a girince bozuldu bu arada. Ama neden bozuldu, evreni inanılmaz etkileyen bir olayı 6 bölümlük dandik bir diziye sığdırmaya çalışıp şu anda ne yapacaklarını tahmin bile edemediğimizden bozuldu.

Yani bence Marvel dizileri sayılarının fazlalığından değil, Moon Knight ve Hawkeye gibi ayakları yere basan ama MCU’ya çok da bağlanmayan işler yerine sürekli evreni ilerletmeye çalıştıkları için başarısız oldu. Burada Secret Invasion gibi evrene direkt etkisi olan; Tom Hiddleston’ın şov yaptığı, sevilebilir karakterlere sahip ve finali MCU’nun geleceğine dair heyecanlandıran Loki bile henüz meyvesini vermedi. Loki’yi izleyip Deadpool & Wolverine’e giden biri “izlemesem de oluyormuş” dediği anda evrene dair inancını kaybederek çıkıyor salondan.

İşte bu durum beni üzerken Agatha All Along’un varlığı üzmüyor. WandaVision’da Agatha’yı seven, cadılık konseptine merakı olanlar için iyi bir dizi. Bu cümledeki kitleye dahil olmadığım için izlemedim ama bundan rahatsızlık duymuyorum. Sonuçta ben de sokak seviyesi kahramanları sevdiğim için gidip kimsenin umursamadığı Echo dizisini izledim. Bence bu dizilere ÇOK tepki vermenin pek manası yok; asıl problem Secret Invasion’ın neden yayınlanmış olduğu, asıl problem “Iron Man titrini alacak” diye lanse edilen Riri Williams’ın Ironheart dizisinin neden baştan savma yapıldığı.

Burada ufak bir parantez açayım, ben böyle Marvel ana evreni çok etkilemeyen dizilere devam etsin diyorum ama sonuçta Marvel da bir şirket. Daha fazla dizi yapması için kitleyi büyütüp kâr elde etmesi gerekiyor. Hawkeye’ın 2. sezonu gelsin istiyorum ama onun da başrolünde Jeremy Renner oynuyor. (Bu örneği verdim ama yanlış anlaşılmasın, adama ilk sezon ücretinin yarısını teklif etmelerini aklamaya çalışmıyorum.)

wonder man fragman

Sonuç olarak sözün özü şu sevgili geekler, Marvel aşağılamanın popüler olduğu bu dönemde ben gidip o Wonder Man dizisini izleyeceğim. Çünkü içimde bir uhde olarak kalan Damage Control dizisi gibi süper kahramanların bu evrenin geri kalanına etkisini göstermeyi amaçlıyor. Falcon and the Winter Soldier’daki Blip mağdurlarında olduğu gibi bu dünyadaki normal insanları gösteriyor. Süper kahramanlar dışındaki yaşamın nasıl olduğuna dair bir şeyler görme imkanı sunuyor. Ironheart ve Secret Invasion gibi “standart ve ruhsuz” gözükmüyor, The Studio’ya göz kırpan komedi unsurlarıyla yenilikçi hissettiriyor. En son psikolojik gerilim ögeleri taşıyan Moon Knight’ta almıştım bu hissi.

Tüm bu laf kalabalığını yazının başlığına bağlamak isterim; Wonder Man dizisi bence “dizilerle evreni genişletiyoruz” denildiğinde tam olarak hak ettiğimiz şeydi, ama işte Marvel’ın buna hiç de ihtiyaç duymadığı bir dönemde geliyor. Maalesef ki şu an Marvel’ın ihtiyacı eski ilgiyi geri getirmek, onu da ancak one-shot Punisher filmi ve RDJ’li Doomsday gibi eskiye göz kırpan yapımlar yapabilecek gibi gözüküyor.

Author

Genellikle popüler kültür evrenlerinde yaşıyorum çünkü Thanos'un da dediği gibi "Reality is often disappointing."

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.