Ruha etkisi, en zarif sözlerle, kalbe kahve içirmek olarak tarif edilebilecek bazı işler vardır. İlla ki denk gelmişsinizdir bunlardan bir kaçına. Bir yerden, bir noktadan sizin derinizin altına işlenmiş, iliklerinizi ısındıran, moleküllerinizi titreştiren şeylere hitap eder bunlar. Ya çocukluktan yakalar sizi, ya gençlikten, ya da hayatınızın bir hayli duygusal bir döneminden. O dönemi kıymetli yapan şeyleri tekrar sunar önünüze. Böylece içiniz bir hoş olur.
Gilmore Girls’ün tam dokuz sene sonra gelen yeni dört bölümlük mini dizisi A Year In The Life böyle bir şey işte. Eğri oturup doğru konuşalım, Amy Sherman-Palladino’nun yarattığı ne sakinliğiyle büyüleyici Stars Hollow kasabası, ne de seri ve bol pop kültür referansıyla bezeli konuşmalarıyla baş döndürücü Gilmore kadınları 2016 yılında kendi başına çok bir anlam ifade etmiyor. Ancak o sözünü ettiğimiz kemik var ya? Ona konuşmasını da çok iyi biliyor.
Fragmanı arzu edenler, şuradan da izleyebilirler. Yaptıktan sonra görecekler ki, Sherman-Palladino her şeyden önce “Gilmore Girls’ü çok sevmiş olan, çocukken yaptığı kardan adamı on yıl sonra hâlâ erimemiş hâlde bulmuşçasına sevinsin” demiş. Fragman kısa ömründe vurması gereken her notaya büyük bir keyifle vuruyor. Genç kızların ilk aşkları Dean ve Jess‘i de görüyoruz, hepimizin önce nefret edip sonra bayıldığı Paris de çıkıyor bir yerden, kasabanın delisi Kirk de var…
Sadece bu da değil. Lorelei’ın babasını oynayan Edward Herrmann’ın vefatını da çok ince ele alacağa benziyor dizi. Hakeza bir yerlere Rory’nin yetişkinlik buhranları da –en azından üniversite öncesi ergenliklerinden daha iç açıcı bir biçimde– güzel sıkıştırılacakmış gibi. Üstelik Emily de daha altı doldurulmuş bir şekilde karşılayacak bizi, belli. Yani özetle, bu fragman baya eski, tadı da ağza öyle geliyor, ancak bizim şu an için bu duruma bir itirazımız yok. Siz ne diyorsunuz?